"AYDIN" ÜZERİNE BİR DENEME
Tarihsel ve Toplumsal Bir Yaklaşım
Halit Suiçmez
Edebiyat alanındaki kitaplarımızdan ilki
olan,” Eski Dostlar, Deneme- Öykü Seçkileri” nde; “
Aydın ve Entelektüel” adlı bir denememiz yer almıştı.
O yazıda, “aydın” ve “entelektüel“i
birbirinden ayırmış, “aydın”ı, … yanlışa, haksızlığa mutlaka tepki veren, tutum
alan, adil, özgür ve güzel bir gelecek için ödünsüz savaşım veren … insan” diye
tanımlamıştık. (Dr. Halit Suiçmez, Aydın ve Entelektüel, Eski Dostlar Deneme – Öykü
Seçkileri, Brc Mtb., Mayıs-2005, Ankara, Ortak Kitap, syf. 76-77)
Elbette her tepki vereni de Aydın
sayamayız.
Kavramı siyasal, felsefi, ekonomik-
politik, psikolojik boyutlarıyla derinliğine ve genişliğine incelemek gerekir.
Bu ise, gelecek çalışma ve yazılarımızın
konularından biri olacaktır.
Aydın kim? Hangi Aydın? İşlevi ne, yazarlar aydın mıdır?.. gibi soruların
yanıtlarına –bu yazıda bir parça yer versek de– geniş zamanda eğileceğiz.
Aydınlar çok yerde, çok zaman
suçlanmışlardır. Hapislere atılmış, özgürlükleri kısılmış, öldürülmüş,
kısıtlanmış, sürgüne gönderilmiş, türlü işkenceler yapılmıştır. Gerçek Aydınlar
her koşulda yılmadan mücadele etmişler, Büyük İnsanlık yürüyüşüne kalıcı izler
ve katkılar bırakmışlardır.
Kimdir Aydın?
Aydın’ın kim olduğunu anlayabilmek için
tarihsel ve toplumsal durumunu özetlemek gerekir;
On yedinci yüzyılda Batı Avrupa’da
Burjuvazi, dünya görüşü ve bir toplumsal sınıf olarak ortaya çıkar. O tarihe
dek bilgiyi elinde tutan sınıf Ruhbanlardı. Kilise ekonomik, politik ve
yönetsel güce sahipti.
Okuma salt rahibin işiydi. Kilise,
Hıristiyanlığın kutsal bekçisi ve temsilcisiydi. Din adamı, derebeyiyle –
feodal bey ile köylü arasında bir aracıdır.
Pratik bilgi uzmanları / sahipleri
burjuvazinin gelişmesiyle ortaya çıkar. Dönemin Bilginleri mühendisler,
matematikçiler, hukukçular, tıp insanları, yazarlar, düşünürlerdir.. Ticaretin
gelişip yaygınlaşması, mühendislerin ve bilginlerin varlığını ve bu sürece
katkılarını gerekli kılar.
Bunlar birer sosyal sınıf olmadıkları
gibi; seçkin bir kesim de değildir. Çünkü ticari kapitalizmle bütünleşmiş
Merkantilizm ögeleridir.
İşte gelişen ticari ve daha sonra sanayi
burjuvazisinin dünya görüşü, analitik yöntemler “Aydınlar” denilen bu
kesimlerce oluşturulacaktır.