‘Domuzbağı Depremi’
Atalay
Girgin*
Yakın geçmişi bilenler ve daha hafızalarından silinmemiş olanlar için “domuzbağı” kavramı tanıdıktır. Bu kavram, 1990’lı yılların “mezar evleri”ni ve bu evlerde “domuzbağı” ile öldürülen insanları anımsatır. Ve o dönemin kanlı ve İslamcı örgütü Hizbullah’ı çağrıştırır elbette.
Peki;
“2000’li yıllarda yasal alana geçerek”, genel başkanı Saray katında Recep Tayyip
Erdoğan tarafından huzurda ağırlanan ve hüsnü kabul gören, AKP’yle ilişkileri
de iyi olan “HÜDA-PAR’ı kurduğu” söylenen Hizbullah ortadan kalkmadı mı?
Lafzi
söylemlere inanırsanız, yukarıdaki sorunun cevabı “Evet”tir. Ama gerçekleşen
bazı olaylara bakar ve yazılanları değerlendirirseniz yanıt “Hayır”dır. Kendini
fesh ederek yasal alana geçtiği ve “HÜDA-PAR” olarak yasal siyasal faaliyete yöneldiği
söylenen Hizbullahçılar, yazılanlara göre, “Kendilerine ‘Şeyh Said Teyyareleri’
adını vererek Kobani olaylarında sahneye çıktı”.
Anlaşılan oydu ki Hizbullah ve Hizbullahçılar, açıklamaların aksine hem yasadışı silahlı örgütlenmesini koruyor ve sürdürüyordu, hem de HÜDA-PAR ve adına “sivil toplum örgütü” denilen bazı yapılar üzerinden farklı alanlarda faaliyetlerine devam ediyordu. Bu alanlardan biri de eğitim, okullar ve eğitim sendikalarıydı.