Ziya
Selçuk Eğitimde Enkazın Faturasını Kimlere
Çıkar(ama)dı?
Atalay
Girgin*
Eğriye eğri, doğruya doğru!
Milli Eğitim Bakanı Ziya
Selçuk, hem bir öğretmen ve eğitim bilimci hem de insan olarak kibar, nazik ve
karşısındakine saygılı bir kişi olması hasebiyle sözünü seçerek, bilerek ve
nezaketle söylüyor. Kırmadan, dökmeden, yapıcı bir biçimde hitap ediyor
karşısındakine ve hedef kitleye… Çünkü, yanlış kabullerle doğru sonuçlara
ulaşmak gibi bir yanılsama içinde olsa bile, bir şeyler yapmak istiyor. Hem de
geçmişte Talim Terbiye Kurulu Başkanı sıfatıyla yaptıkları ortadayken… 2003’ten
bu yana yapılan ve adına “nicel birikim” denilerek üzeri örtülmek istenen
eğitim enkazının oluşturulmasında emeği geçenlerden birisi de kendisiyken…
Başta “2023 EğitimVizyonu”nda (buna ilişkin ayrıntılı
değerlendirme “Eleştirel Pedagoji
Dergisi”nin 2019 Ocak sayısında
yayınlanacaktır) dile getirdikleri olmak üzere, görüş ve düşüncelerinin
birçoğuna katılmıyor olsam bile bu nitelikleri ve donanımıyla son yıllarda
MEB’in başına gelmiş örnek bakanlardan birisi... Keza bu nitelikleri, eğitim
alanına ilişkin birikimi ve entelektüel kapasitesini de taçlandırıyor.
Elbette Ziya Selçuk’un bu
özellikleri yalnızca eğitim camiası tarafından bilinmiyordu. Devletlûların da
malumuydu. İşte tam da bundan dolayı, kamuoyundaki yaygın ve güçlü kanaat odur
ki eğitimin enkaza dönüştüğü/dönüştürüldüğü bir zamanda, kabineye makyaj ve
imaj kabilinden Milli Eğitim Bakanlığı görevine getirildi. “2023 Eğitim
Vizyonu”nu açıklayıncaya dek de bu işleve uygun bir biçimde birçok kesimin
sempatisini alarak yoluna devam etti.
Ancak her geçen gün
makyaj da imaj da soldu ve miadını tamamladı. Malum; her şeyin, her tekil ve
tikel varlığın, bir miadı ve sonu vardır. Tıpkı imajın ve makyajın olduğu gibi…
Bunda, neden göreve getirildiğini
kavrayamamak kadar, asıl söz sahibinin kim ya da kimler olduğunu idrak edememe
dâhil, birçok etkenin rol oynadığı aşikâr. Ancak burada öncelikli konumuz
olmadığı için bunun üzerinde durmuyor ve başlığa dönerek soruyu yineliyorum: