Milli
Eğitim Bakanı Görevden Alınıyor Mu?
Atalay Girgin*
14 Kasım’da odatv’de
yayınlanan “İşte İktidarın MEB’teki En Başarılı Bakanı”1
başlıklı yazıda, mevcut gelişmelerden hareketle, artık Milli Eğitim Bakanı Ziya
Selçuk’un da “Halefini bekleyen bir bakan” olduğunu belirterek şöyle yazmıştık:
“Lakin her imajın olduğu
gibi her makyajın da bir miadı vardır. Üç vakte kadar olmasa da beş vakte kadar
imaj da makyaj da silinir. Bu anlamda şimdiden söyleyebiliriz ki Ziya Selçuk
halefini bekleyen bir bakandır artık. Belki de o anı sabırsızlıkla ve iple
çekmektedir.
Ancak Ziya Selçuk’un hakkını da teslim
edelim: Göreve gelmesinin üzerinden bir yıl bile geçmeden, makamı kendisine
lütfedenleri bir biçimde ikna ederek, yetersiz de olsa, okula başlama yaşını 60
aydan 69 aya çekebilme iznini aldı. Hiç yoktan iyidir. Umarım bu, halefi
atanıncaya dek toplum adına elde edebildiği tek başarısı olarak kalmaz.”
Bu sözlerimizin üzerinden bir ay bile
geçmeden, yazdıklarımızı destekleyen bir bilgi gazetelere düştü. Hem de Ziya
Selçuk’un olası halefinin de adını telaffuz eden bir bilgi…
Saray iktidarı
çevresinden isabetli bilgiler alabilen gazetecilerden birisi olan Yeniçağ
Gazetesi yazarı Ahmet Takan “3600 ek gösterge damada takıldı”2 başlıklı yazısında, yukarıdaki bilgileri
teyit edercesine şöyle dedi:
“Eğitim
Bakanı Ziya Selçuk, Ekim ayında verdiği müjde haberi ile yanlış yaptı!.. Bence,
Bakan bey, Cumhur Hükümeti (!) sistemini kavrayamamış. Bakanların bu sistemde
figüran bürokrat rolünden öteye gidemeyeceği gerçeğinin herhalde farkında
değil. Zaten yakın bir zamanda yapılacak kabine(de) değişikliği ile ilgili
dedikodularda da adı geçiyor.”
Odatv’de “Erdoğan mı Ziya Selçuk mu
yalan söylüyor” başlığıyla yayınlanan, “ Ziya Selçuk’un sözünün hükmü ya da 3600
konusunda kim yalan söylüyor?”3 diye
sorduğumuz 25 Kasım tarihli yazıda ise Bakanın verdiği sözlerle, o makama neden
getirildiğini, o makamın kendisine hangi amaçla lütfedildiğini unutmuş olduğu
tespitinde bulunarak şöyle demiştik:
“Hem Ziya Selçuk hem de tüm eğitim
camiası ve Türkiye öğrendi ki bakanın ağzından çıkan bir söz, ona o makamı ve
statüyü lütfedenlerin mührü vurulmadığı sürece hükümsüzdür. Çünkü Ziya Selçuk,
o makama, bakanlık koltuğuna, herhangi bir konuda icraatta bulunsun, başta
öğretmenler olmak üzere, kendi personeline sözler versin ve yerine getirsin
diye oturtulmamıştır. Aksine kabinenin imajı açısından, yalnızca izin verildiği
kadarını yapsın ve kamuoyunda temsil görevinin gereği olarak rolünü oynasın
diye getirilmiştir.
Ancak Milli Eğitim
Bakanı, beklendiği gibi, kamuoyunda ve öğretmenler arasında gördüğü ilginin de
etkisiyle, kendisine lütfedilen makam ve statünün asıl olarak imaj için
olduğunu kısa zamanda unutmuştur.”
İmaj için kendisine
kabinede görev verildiğini unutarak, yaptığı birçok konuşmada, icracı bir bakan
hüviyeti sergileyen Ziya Selçuk’un ne kadar süre daha görevini sürdüreceği
şimdilik bilinemese de halefinin kim olacağına ilişkin iddia yine Ahmet
Takan’ın yazısında yer aldı.
Halef Bilal Erdoğan mı?
Takan, “Hem sizler hem
de Bakan bey için yeni rejimde Türkiye'nin nasıl yönetildiğine dair
net fotoğrafı bir kez daha ortaya koyalım” dedikten sonra şu bilgileri
paylaştı:
“İbrahim Kalın; Dış siyaset ve güvenlik
politikalarından sorumlu...
Berat Albayrak; Ekonomi ve ticaretten
sorumlu...
Bilal Erdoğan; Eğitim, kültür ve gelecek nesillerin
yetiştirilmesinden sorumlu.
Bu üçlünün en tepesinde de baş koordinatör ve son
karar verici R. Erdoğan var. Gerisi hikaye!”
Ahmet Takan, “Gerisi hikaye!” dese de… Gerçekten
bundan sonrası hikaye mi olacak? Yoksa yaşanacaklar, yaşanması olası
gelişmeler, tüm hikaye ve masalların hükmünü tadil mi eyleyecek?
Göreceğiz! Hep birlikte yaşayıp göreceğiz! Eskiler,
gün doğmadan neler doğar diye boşuna dememiş olsa gerek! Gün ola harman ola!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder