Robotların
"yapay zekâsı"
sizi
yeryüzü cennetine taşır mı?
Fikret
Başkaya
Robotlar, insanın
bazı özelliklerini taklit edebilen makinalar. Robot kavramı ilk defa Çek
yazar-dramaturg, Karel Capek tarafından bir bilim-kurgu oyununda [1920] kullanılıyor.
Slavca rabota'dan türeme ve eski
[kadim] Slavca'da angarya, serf anlamına
geliyor. Yapay zeka Batı'da önemli bir ilgi, kaygı ve tartışma konusu olsa da, bizde
sıra öyle şeylere pek gelmiyor. Şeytanla mücadele, kadınların nasıl giyineceği,
kız çocuklarının ne zaman evleneceği... gibi önemli konulardan yapay zekaya, robotlara bir türlü sıra
gelmiyor...
Robotlar, yapay zeka aslında kapitalizmin
ürettiği/kapitalizmi üreten teknolojinin ulaştığı son aşamadan başkası değil. Kapitalizm
teknikçi bir üretim tarzı. Üretim, vahşi/yıkıcı bir rekabet ortamında
gerçekleşiyor. Her bir kapitalist veya kapitalist işletme, rekabetçi konumunu
korumak, yarışta kalabilmek, için her seferinde en ileri üretim tekniklerini kullanmak,
sermayesini büyütmek zorunda. Aksi halde toplam artı-değerden yeterli payı
kapamaz ve yarışın dışına itilir. Başka türlü ifade edersek, kapitalizm
dahilinde teknoloji, münhasıran kâr etmenin ve kârı büyütmenin hizmetindedir...
İnsanlar daha az zahmetle, daha az çalışarak, daha kolay üretsinler, rahat yaşasınlar
diye üretilmiyor. Kapitalist sınıfın her seferinde daha çok zenginliğe el
koyması için peydahlanıyor ve kullanılıyor. Modern teknoloji harikalar yaratırken, insanlığın ve
uygarlığın tehlikeli bir eşiğe gelip-dayanması, bu temelli çelişkinin/bu saçmalığın
bir sonucudur...
Sanayi kapitalizmi
sahneye çıktığı günden beri teknoloji sürekli ilerliyor ve lâkin, her seferinde
işler daha da sarpa sarıyor ve bir sürdürülemezlik durumu ortaya çıkıyor. Bu
bariz uyumsuzluk da hiç bir zaman gerektiği gibi tartışılmıyor. İnsanlar
kapitalist teknolojiden büyülenmiş durumda... Bir teknoloji hayranlığı, bir
teknoloji güzellemesidir gidiyor. Yegane amacı ve varlık nedeni kârı artırmak,
daha çok değere-zenginliğe el koymak olan bir teknik buluş, bir teknolojik ilerleme insanlığa ne teklif
edebilir ve hangi temel sorunu, ne kadar çözebilir? Teknolojik gelişmeyle birlikte
işlerin giderek sarpa sarması, doğrudan bilimin ve tekniğin uzlaşmaz
çelişkilerle malûl sınıflı bir toplumda üretiliyor ve kullanılıyor olmasıdır. Zira,
egemen sınıflar [mülk sahibi sınıflar], tekniğe egemen olduğunda doğaya da
egemen oluyorlar. Oysa, teknik kendiliğinden iyi veya kötü, militarist veya
barışçı değildir... Aynı teknoloji farklı ellerde pekâlâ farklı sonuçlar
doğurabilir... Aksi halde toplumu denetim altında tutan bir egemen kapitalist [yönetici]
sınıfın elinde bir sopaya dönüşebiliyor...
Üretimin amacının
kârı artırmak değil, insan ihtiyaçlarını karşılamak olduğu, değişim değeri
değil, kullanım değeri üretmenin
kural olduğu müştereklere dayanan gerçekten
sosyalist bir toplumda, robotlar ve yapay
zeka sadece toplumsal refahı artırmakla kalmaz, aynı zamanda kültürel,
entellektüel, sanatsal yaşamı da bir üst seviyeye taşıyabilir... O durumda, çok yorucu, bıktırıcı,
usandırıcı, can sıkıcı işlerin robotlar tarafından yapılması, kitle işsizliği
ve sefalet anlamına gelmez. Tam tersine, boş zaman/hoş zaman yaratır, eğitim,
kültür ve sanat alanına daha çok odaklanmayı mümkün kılar... Aile yaşamını,
sosyal yaşamı zenginleştirir... Oysa kapitalizmin hizmetine koşulmuş bir teknik,
toplumsal dokuyu tahrip ediyor, toplumsal dayanışmayı ve uyumu aşındırıyor,
insanları atomize edip, yalnızlaştırıyor... Her teknik ilerleme, insanı insana, toplumu doğaya yabancılaştırıyor...
Artık dünya ölçeğinde geleceğe dönük genel bir kaygı, umutsuzluk ve
huzursuzluk hali var...
Mesele doğrudan
üretim araçlarını ve toplumu kimin kontrol ettiğiyle ilgilidir... Kapitalizm
dahilinde robotlar, yapay zeka, başlıca üç amaç için kullanılıyor: 1. kârı
artırmak; 2. insanları öldürmek [savaş], 3. insanları gözetlemek... Julian
Assange: " İnsanlığın geleceği,
makinalar mı insanları kontrol edecek, insanlar mı makinayı kontrol edecek
mücadelesine indirgenmiş bulunuyor" derken, insanlığın yüz yüze
geldiği temel bir soruna gönderme yapıyordu... Zira, kapitalizm dahilinde
robotların yaygın kullanımı işsizliği-yoksulluğu artırıyor, özel yaşamamıza
burnunu sokuyor ve güvenliğimizi tehdit ediyor...
Kapitalistler için
robotlar bulunmaz nimettir zira, robot acıkmaz,
susamaz, yorulmaz, dinlenme ihtiyacı
duymaz, ücret istemez, ücret artışı talep etmez, hastalanmaz, grev yapmaz,
çocukları yoktur... Velhasıl mükemmel "işçilerdir...". Lâkin
kapitalistler için robotların bir de kusuru var: Robot satın almaz... Oysa, kapitalist için asıl sorun üretilenin
satılmasıdır [realizasyondur]. Tabii
robotlar satın almayınca iki şey ortaya çıkıyor: Birincisi, işsizlik arttığı
için üretilenin satılması sorunlu hale geliyor ve ikincisi, gelir dağılımı
dengesizliği sermaye sınıfı lehine daha da bozuluyor... Bunun anlamı, verimli
değerlenmesi mümkün olmayan bir sermaye "fazlasının" oluşmasıdır ki, işte
finanslaşma denilenin nedeni bu...
Bu vesileyle yapay zeka [Intélligeance artficielle] ile
ilgili bir hususa açıklık getirmek gerekiyor. Esasen insan aklı [zekası]
makineye, alete, aygıta transfer ediliyor. Yoksa, makinanın, robotun kendinde bir
"akıl" olamaz. Dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov bir robota
yenildiğinde, bire birlik bir karşılaşma söz konusu değil. Zira, robota onlarca
insanın aklı [zekası] enjekte edilmiş durumdadır. Kasparov'un karşısında bir
tek özne yok... Aynı şekilde bir robotun bir uzman hekimden daha iyi kanser
teşhisi yapabilmesi de öyle... Orada hekimin karşısında tek bir robot yok ama
onlarca başka uzmanın aklı [zekası] var...
İkinci bir husus
da, faaliyetlerin tamamının yüzde yüz otomatize edilebilir olmamasıdır...
Nitekim yüzde yüz otomatize edilebilir olanın toplam faaliyetlerin %5'i
civarında olduğu tahmin ediliyor. Fakat, robotlaşma, otomasyon ve 'yapay
zekanın' on milyonlarca, belki yüz milyonlarca insanı işinden edeceği kesin... 2013
tarihli bir Oxford araştırmasına göre, izleyen 20 yılda ABD'de işlerin %47'sinin
otomatize olabileceği ileri sürülüyordu..
Sanayi devriminden
bu güne geçen zamanda, kapitalizm her türlü teknolojik gelişmeyi bir sömürü,
baskı, savaş ve katliam aracına dönüştürdü. Tekstil makinalarının üretim
sürecine sokulduğu dönemde Londra ve Manchester'in varoşlarında akıl almaz bir
sefalet tablosu ortaya çıkmıştı. ABD'de iplik makinaları nerdeyse köleliği
hortlatmıştı... Uçakların ilk kullanım alanı on binlerce sivili “stratejik
bombardımanlarla“ katletmekti... Nükleer enerji de ilk deneme alanını Hiroşima
ve Nagazaki'de bulmuştu... O halde soru şu olabilir: Bu teknolojiler milyarlarca
insanın refahını, yaşam standardını yükseltme potansiyeline sahipken, neden bir
sömürü, baskı, zulüm ve katliam aracına dönüştürülüyor? Kapitalizmin ürettiği teknoloji harikaları gerçekten insan
yaşamını iyileştirmenin, kolaylaştırmanın, hizmetinde olsaydı, şimdilerde
insanlık ve uygarlık "iklim krizi" denilen bir felaketle yüz yüze
gelir miydi? Sabah akşam ekolojik krizden söz etmeye gerek kalır mıydı? Canlı
türleri bir bir gezegeni terk eder, biyolojik çeşitlilik hızlı bir tempoyla yok
olur muydu?
Gerçek durum
böyleyken hala kapitalizmin ürettiği teknolojinin her türlü sorunu çözeceğine
dair yaygın inanca ne demeli? Hangi teknoloji
mucizesi kutupların kopup-eriyen buzullarını yerine koyabilir? Hangi teknoloji harikası yok olan canlıları
geri getirebilir? Kaldı ki, teknoloji 'bağımsız' bir değişken değildir. Enerji
olmadan bir hiçtir. Akıllı telefonun aklının işe yaraması için şarj kordonuna
takılması gerekir... Aksi halde bir hiçtir... Kasparov'u yenen robota kaç watt
enerji harcadığını hiç merak ettiniz mi? Enerji kaynakları da dahil, bu
dünyanın kaynakları sınırlıdır... Şimdilerde, artık kapitalizmin dayattığı saçma
üretim ve tüketim çılgınlığının faturasını ödeme zamanı gelmiş bulunuyor... Velhasıl
tartışmanın zeminini değiştirme zamanı da çoktan gelmiş olmalıdır... Aksi halde
yapay zeka, yapay saçmalıklar üretmeye
devam edecektir...
Yapay zeka harikalar yaratıyor, drone'lar [silahli hava araçları],
Orta-Doğu'da, Kuzey Afrika'da, Afganistan'da, vb. binlerce, on binlerce insanı
öldürmeye devam ediyor... Demokrasi ve özgürlük timsali Amerikalılar, konforlu
salonlarda, oturdukları yerde bilgisayarın tuşuna basarak, hedefteki "düşmanı"
tam bir isabetle katledebiliyorlar... Geçtiğimiz Nisan ayında Google'un 3000
den fazla çalışanı bir deklarasyon yayınlayarak, Google'un ve taşeron
şirketlerinin drone savaşına karışmaktan
vazgeçmesini ve şirketlerin savaş teknolojileri üretiminden uzak durmalarını
talep ettiler... Fakat yapay zeka sadece
öldürme sektöründe etkili değil. Mesela Amazon,
depolarında çalışan işçilerin her hareketini gözetliyor, kaç defa tuvalete
gittiklerini, mola verip vermediklerini takip ediyor... Aslında tüm insanlık yapay zeka tarafından gözetim altına alınmış
durumda...
O halde çözüm ne
olabilir, ne yapmak gerekiyor? Denklemi ters-yüz etmek gerekiyor... Teknolojileri aklın hizmetine sunmak
gerekiyor... Aklı teknolojilerin
hizmetine değil... Kapitalist sömürü, yağma ve talanın hizmetine değil...
Esasen tabir mazur görülürse, yapay zeka hem
zehir ve hem de ilaç... Dolayısıyla kimin nasıl kullanacağına bağlı...
Şimdilerde 'bu durumun' farkında olan bir hareket oluşmakta ve ümit verici ama
elimizi çabuk tutma gereğini de hiç akıldan çıkarmamak şartıyla... Zira zaman daralmakta...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder