GELDİ ÖLÜM DE…
Halı çırpar gibi balkondan
yetişir
gibi otobüse tam saatinde
öylesine basitçe geldi ölüm de.
Kapıyı
çarpıp çıkar gibi
yastık
yüzü diker gibi,
kaybeder
gibi terliğin tekini de
öylesine
sade
geldi ölüm de.
Öylesine
rahat,
öyle
rastgele,
unutmuş
bir şeyini gidecek hemen
elleri ceplerinde
öyle
teklifsiz, öyle pespembe
konması
gibi bir saksağanın
sıkılıp yere
öyle geldi
durduk yerde ölüm de
‘Yuvarlanıp
gidiyoruz işte’ der gibi,
üşüyüp
ceketini giyer gibi,
O sonsuz
maviliği özler gibi
simsiyah bir gecede
öylesine
kaygısız
geldi ölüm de
Sallanması
gibi rüzgarda akasyanın
kedinin
öbür kediden kaçması,
bahçe
kapısının kapanması gibi
akşam üstünde
öylesine
hafifçe geldi
ölüm de.
Sanki göz
seğirmesi,
sanki
şiirin iki dize teklemesi
kristal
bir aynanın yere düşmesi
her şeyi tam
gördüğünde
öylesine
kolayca
geldi ölüm de.
Öpücük
gibi güzelce,
uzaklara
gider gibi el ele,
bir daha
kanar gibi hep aynı yalana
gezip
dolana dolana
ürkek bir
yolcu gibi odana
o koyu
sessizliğinde
usulca geldi ölüm de
Balkondan
aşağı bakar gibi,
elinle
yüreğini tutar gibi,
yapayalnız
yatar gibi,
için için ağlar gibi
burnunu yastığa gömüp de
-tüm beklediklerinin yerine-
öylesine
apansız
geldi
ölüm de…
Gülseren Kayın Öker