Bir İflasın Kısa
Öyküsü…
“Muasır Medeniyeti yakalayıp üstüne çıkmaktan” “Türkiye Yüzyılı’na”…
Fikret
Başkaya
“Bir toplumsal
formasyonun başarısı düne göre bugün
neye sahip olduğuyla değil, fakat karşı kaşıya olduğu sorunları çözebilme
yeteneğiyle ölçülür”. (1)
“Muasır Medeniyet” denilen 500 yıldır Dünya’nın geri kalanını sömüren, yağmalayan, talan eden kolonyalist, emperyalist, kapitalist Batı’dır… Batı ile dünyanın geri kalanı (Asya, Afrika, Latin Amerika) arasındaki ilişki, sömürü, bağımlılık, hakimiyet ilişkisidir… Dolayısıyla, sürekli olarak eşitsizlik ve hiyerarşi üreten kapitalist dünya sistemi dahilinde kalarak, Batı’yı yakalamak mümkün değildir… Esasen öyle bir şey eşyanın tabiatına aykırıdır… Yüz yüze geldiğimiz sayısız sosyal kötülükler ve ekolojik yıkım kötü politikalardan çok, kötü sistemin eseri…
Verili eşitsiz ilişkiler bütünü dahilinde kalarak, kendi ayakları üstünde durabilen, bir toplumsal yaşam mümkün değildir… Velhasıl, boşuna neden söz ettiğini bilmek önemlidir denmemiştir…
Kapitalist
dünya sistemi hiyerarşik, pramidal bir yapılanmadır. Pramidin tepesinde daima
hegemonik kapitalist-emperyalist bir devlet bulunur… Onu ikinci, üçüncü
derecedeki kapitalist-emperyalist ülkeler izler… En zenginlerden en yoksullara
doğru bir yapı ve işleyiş geçerlidir… Pramidin aşağılarından yukarı doğru
zenginlik transferi söz konusudur… Birilerinin
(azınlığın) zenginliği, çoğunluğun (pramidin aşağısındakilerin) yoksullaşması
sayesinde mümkün oluyor… Bidayetten itibaren şımarık Batı’nın zenginliği, dünyanın
geri kalanının sömürüsü, yağma ve talanı sayesinde mümkün oldu… Aynı harika
şair Bertolt Brecht’in tahtarevalli şiirindeki gibi… Kapitalizm
dahilinde yoksulluk üretmeden zenginlik üretmek mümkün değildir… Dolayısıyla yeryüzünün
lanetlilerinin, şimdiler Güney denilen ülkelerin Batıyı
yakalaması, “ilerlemesi”, “kalkınması”, onun gibi olması asla mümkün değildir… Aslında arzulanır bir şey de
olmamalıdır… Dünya’yı yaşanamaz bir yer haline getiren kolonyalist-emperyalist
Batı’nın nesi sizi cezbediyor? Kolonyalist-emperyalist- ırkçı Batı gibi olmak
asla mümkün de gerekli de değildir ama başka şey yapmak, başka türlü olmak da
imkânsız değildir…
Kaldı ki, eni-sonu 500 yıllık geçmişi olan kapitalizm bir sürdürülemezlikdurumu veya aynı anlama gelmek üzere bir ‘uygarlık krizi’ ortaya çıkarmış bulunuyor… Sadece ‘uygarlık krizi de değil, şimdilerde Antropocene denilen bir jeolojik çağ dönüşümünü de tetiklemiş bulunuyor… Bu, insanlığın ve uygarlığın kritik kavşağa ulaştığı demeye gelir… Velhasıl burjuva uygarlığının insanlığa telif edebileceği bir şey yok… İnsanlığın ve uygarlığın geleceği, güzel gezegenimizi yaşanamaz bir yer haline getiren kapitalizmden çıkmaya indirgenmiş bulunuyor… Ya vakitlice kapitalizmden çıkılacak ya da insanlığın ve uygarlığın bir geleceği olmayacak…