MEB’de
Hangi MEM “Tacizci” Öğretmeni Müdür Olarak Atadı?
Atalay
Girgin*
Milli Eğitim Bakanlığı’nın taciz ve tacizciyle mücadele dersinden sınıfta kalışı, yeni değil. Yani bu dersten bir türlü sınıfı geçemeyişi, Ziya Selçuk’un, 12 yaşında ve aynı zamanda bir ilköğretim öğrencisi olan kız çocuğunun, bir tarikat liderinin cinsel tacizine uğrayışı karşısında, kısacık bir kınama mesajı bile yayınlayamayışıyla, “dut yemiş bülbül” misali suspus oluşuyla başlamadı. Ondan öncesi de vardı.
MEB
ve MEM’ler (Milli Eğitim Müdürlükleri), neredeyse, gazete manşetlerine
düşmediği, televizyon ekranlarında görünmediği sürece, kız-erkek demeden öğrencilere
ve kadın öğretmenlere yapılan taciz ve tacizciler karşısında, genellikle, idare-i
maslahat eyledi. Hele de tacizci öğretmen ya da idareci, MEB ya da MEM içindeki
egemen gruplardan, sendikalardan birine mensupsa; yöneticilere yakınsa; “Yeni
Türkiye” ve “Üst akıl” korusunda da yerini almışsa, önerilen cezalar bile disiplin
kurullarında en alt sınıra çekildi.
Örneğin; soruşturma sonucunda, taciz eylemi “sübuta ermiştir” denilerek birçok öğretmen ya da idareci hakkında önerilen “Kınama” cezaları, bir kademe indirilip “Uyarma” cezasına dönüştürülürken; bunların uygulanması ve gereğinin yapılmasına bile riayet edilmedi. Velhasıl, öğrencilere ve kadın öğretmenlere yönelik cinseltaciz eylemleri fazlaca önemsenmezken, tacizci öğretmen ve idareciler ise şu ya da bu nedenlerle, bir biçimde gözetildi.
Hatta
en alt düzeyden verilen cezaların bile silinmesi için gereken yasal süre
beklenmedi. Ve taciz eylemi “sübuta ermiştir” denilen öğretmenlerin, Milli
Eğitim Müdürlükleri tarafından idareci ya da müdür olarak görevlendirilmesi ya
da atanmasında hiçbir sakınca görülmedi. Her halde, “Bu bizim adam. Namazında,
niyazında, alnı secdeye değen bir Müslüman! Nasibini kesmeyelim! Dünya nimetlerinden
biraz daha nasiplensin!” diye düşünülmüş olmalı ki vakit geçirmeden koltuğa
oturtuldu.
Başlıkta
“Hangi MEM, “Tacizci” Öğretmeni Müdür Olarak Atadı?” diye sormuştum. Aslında,
öğretmen camiasında yaşananlara uzak olmayanlar açısından bunu, “Hangi MEM’ler” diye sormak gerek. Elbette
sorunun devamı da “tacizci öğretmenleri” biçimine dönüştürülmeli. Neylersiniz
ki sınırlı bir alanda başlık yazmanın açmazı ve azizliği işte… Kusura bakmayın!
Bu açıklamanın ardından, yazıyı daha fazla uzatmadan başlıktaki soruya dönelim
ve bu MEM’lerden birine kısaca değinelim:
Hangi MEM “Tacizci” Öğretmeni Müdür
Olarak Atadı?
Okurun sabrını ve merak sınırlarını daha fazla zorlamadan bu sorunun yanıtını kısaca verelim ve sonra devam edelim: “Tacizci” öğretmeni müdür olarak atayan MEM, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’dür.
Bu
atamanın tarihini, sayısını, atanan “tacizci” öğretmenin hangi ilçede hangi okul
müdür yapıldığını yazabilirim. Keza atama kararının altında kimin imzasının
olduğunu da… Ama gerek yok, şimdilik! Biraz paçaları tutuşsun, biraz araştırsınlar
bakalım.
Peki;
bu atama, yani “tacizci” öğretmenin müdür olarak ataması nasıl yapıldı?
Daha
önce bulunduğu ilde erkek öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen ve
soruşturma sonucu, müfettişlerin meşhur sözüyle, hakkındaki bu iddia “sübuta
ermiş” olan ve aynı zamanda idarecilik de yapan öğretmen hakkında hem disiplin
hem de idari yönden karar veriliyor: İl dışında branşına uygun bir okula
görevlendirilmesi ve idarecilik
görevlerinin üzerinden alınması.
Tacize
uğradığını iddia eden öğrenci, ilgili Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şikâyetçi
olmakla kalmıyor. Aynı zamanda mahkemeye de başvurup bu öğretmen hakkında dava
açıyor. Ve dava sonucunda da bu “tacizci” öğretmen ve idareci hakkında adli
ceza veriliyor.
Kim Takar Bu Cezaları?
Bu arada söz konusu kişi, idari olarak il dışına görevlendirilmesini beklemeden tayin talebinde bulunuyor ve Ankara’da bir okula atanıyor. Allah’ın hikmeti bu ya! “Yürü ya kulum!” demiş bir kere… Kısa bir zaman içinde de işler yoluna girip tıkır tıkır yürümeye başlıyor. Elbette tek başına ve yalnızca kendi marifetiyle değil! Malum! Saz arkadaşları da var: En başta İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün bazı çemiş yöneticileri ve bunun yanı sıra da “Kambersiz düğün” olacak değil ya, malum sendikanın ilçedeki ileri gelen bazı temsilcileri tabii ki…
Koşullar
olgunlaşmış, ayağa takılacak tüm engeller neredeyse temizlenmişti. Müdürlük
başvuru dosyası hazırlanmış, İlçe Milli Eğitim Müdürü de “taciz”ciliği “sübuta
ermiş” olan zat-ı muhteremi, listenin en üst sıralarına yazarak Ankara İl Milli
Eğitim Müdürlüğü’ne göndermişti. Ardı sıra il nezdinde gerekli girişimler,
gerekli kulisler yapılmıştı. Her şey hazır sayılırdı artık. Düğüne sayılı
günler kalmıştı. ‘Damadı gerdeğe sokma’ya kararlıydılar. Ve başardılar.
Ankara
İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün atama kararnamesi çok geçmeden geldi. Aylardan
Kasım’dı. Ankara MEM, “idarecilik görevlerinin üzerinden alınması” gerektiği
belirtilen “taciz”ciliğinin “sübuta erdiği” söylenen birini, hem de çok kısa
bir süre sonra pansiyonlu bir okul müdürlüğüne atamıştı.
Tam
da “Körün istediği bir göz Allah verdi iki göz” misaliydi. Bu zevat, kendisine
altın tepside sunulmuş bir fırsatı değerlendirmesin de ne yapsın ki… Utanmadan
bir de geri mi tepsin? O kadar da nankör olmadığından olsa gerek ki bunu
yapmadı elbette. Atanmasının hemen ardından, zaman geçirmeksizin, pansiyonda
kendisine özel bir oda kurup oraya yerleşti. Ya sonra…?
Sonrası
aşağıdaki soruların yanıtlarıyla birlikte gelecek yazıda efendim. “Ben
sabırsızım, gelecek yazıya kadar bekleyemem” diyenler için de iki önerim var: “Aşk Mavidir Öğretmenim” ve “Arzu Okulu” kitaplarını okuyun! Bunlar
boşuna yazılmadı. Ama okurken, “Hiçbir kitapta gerçek yoktur” önermesini sakın
aklınızdan çıkarmayın!
Şimdi
sorulara gelelim:
1-
“Taciz”ciliğinin “sübuta erdiği” ve “idarecilik
görevlerinin üzerinden alınması” gerektiği belirtilen bu zevatı okul
müdürlüğüne atayan Ankara İl Milli Eğitim Müdürü kimdir?
2-
Peki; Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü,
bir tek bu “tacizci” öğretmeni mi müdür olarak atadı? Ne gezer efendim! Allah
ne verdiyse… Her şey Allah’ın takdiriydi, mukadderattı. Onlar da Allah’tan
geleni geri çevirecek değillerdi ya…
3-
Bu zevatı okul müdürlüğüne aday olan/aday gösterilen kişiler listesinin en üst sıralarına yazan İlçe Milli Eğitim
Müdürü kimdir?
4-
Keza, hakkındaki erkek öğrencisine “taciz”
kararına; okul pansiyonunda yatılı kalabilecek olanların kimler olduğunu
düzenleyen yönetmelikte, okul müdürü sayılmamasına rağmen, bu zevatın “okul
pansiyonunda kalmasında herhangi bir sakınca olmadığı”na ilişkin raporu imzalayan
ve onay veren Ankara İl Milli Eğitim Müdürü kimdir?
5-
“Tacizci”liğinin “sübuta erdiği”
belirtilen bu kişiyi korumak için, onun lehine, hadi yalan söyleyen demeyeyim,
gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar kimlerdir?
Soruları daha da çoğaltabilirim. Ama gerek yok
şimdilik… Ve daha fazlasıyla birlikte tüm yanıtlar konuyla ilgili gelecek
yazıda efendim.
Not: Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ve Ankara İl Milli
Eğitim Müdürlüğü’nden konuyla ilgili olarak yapılacak olan gerçeğe uygun her
açıklamaya köşemiz açıktır. Varsa bir sözünüz bekliyorum. Eğer bu konuda sözünüz
yoksa “Sukut ikrardan gelir” demektir. Bu durumda da hemen gereğini yapın!
Elbette yapabilirseniz!
* Ankara
Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi
Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder