Etik Yozlaşma
veya Burjuva Siyasetinin Sefaleti!
Fikret Başkaya
Etik, ‘sorumluluk, dayanışma, sınır demektir’. Potansiyel olarak yapılabilir olandan sakınmaktır. Etikten farklı olarak ‘ahlak’, iyiyle kötünün ayrımını yapar… … Kapitalizm etik değerlere yabancılaşmış bir sistemdir. Her şeyi metalaştırıyor, nesneleştiriyor, şeyleştiriyor, soysuzlaştırıyor, canlı olan ne varsa ölü metalara dönüştürüyor. Bu yüzden boşuna kapitalizme kadavra medeniyeti demiyorum… Oysa, etik değerlere yabancılaşmış bir toplumsal yaşam, sürdürülebilir değildir.
Marx, Felsefenin Sefaleti adlı ünlü eserinde şöyle yazmıştı: “En sonunda, insanın ayrılmaz parçası olan her şeyin alış -veriş ve pazarlık konusu olduğu zaman gelip çattı. Bu, o zamana kadar el değiştiren fakat ticaret konusu olmayan, erdem, duygu, kanaat, bilgi ve bilinç gibi şeylerin de ticaret konusu olduğu bir zamandır. Tek kelimeyle her şey ticaret konusu oldu. Bu genel kokuşma ve evrensel ölçekli alış – veriş dönemidir. Eğer ekonomik terimlerle ifade etmek gerekirse, bu, maddi olsun manevi olsun, her şeyin gerçek değerinin saptanması için pazara getirildiği bir zamandır.” Bu satırların yazıldığı 1847 yılından bu yana 176 yıl geride kalmışken, metalaşma, şeyleşme, yozlaşma, soysuzlaşma da artık insan havsalasını zorlayacak boyutlara ulaşmış bulunuyor… Siyaset de etik değerlere külliyen yabancılaştı…
AKP iktidarında sömürü, yağma ve talan artık hiçbir sınır tanımıyor… Bu kör gidiş vakitlice durdurulamazsa, geriye kurtarılacak pek bir şey kalmayacak… Esasen Türkiye’de siyaset oldum-olası bütçenin, hazinenin ve müştereklerin (herkesin olanın) yağma ve talanıyla yol alıyor ama 21 yıllık AKP iktidarı bütün rekorları kırdı… Elbette önceki dönemde de doğa yağması yapılıyordu ama belirli sınırları pek geçmiyordu…
AKP döneminde doğa yağması, ekolojik yıkım neden derinleşti? Sorunun cevabı kapitalizmin içinde bulunduğu konjonktürle doğrudan ilgili… Artık neoliberal küreselleşme çağında kapitalizm yeteri kadar artı-değer, fazla değer, yeni değer yaratmakta zorlanıyor… Sermaye ‘yeteri kadar’ değerlenemiyor, ekolojik yıkımı azdırma pahasına çözümü doğa yağma ve talanında buluyor…