14 Şubat 2021

Soruşturma Başlatan Bir Soru

 

“Siz Öğretmenlerin Neler Yaptığını Biliyor Musunuz Öğretmenim?”

Atalay Girgin*

Sorular, eğer sormasını bilirseniz, en mükemmel kapıları açan basit açkılar gibidir. Yapmanız gereken o açkıyı kullanmak ve açılan kapıdan içeri bakmaya ya da girmeye cüret etmektir.

Yerinde ve zamanında sorulmuş bir soru, özenle saklanan gerçeklerin üzerindeki kapkaranlık örtüyü bir tül misali yırtıp atabilir. Söz ve mantık oyunlarının, süslü yalanların, vaatlerin, hamasi nutukların ardına gizlenen hakikatlere ulaşmayı sağlayabilir. Yeter ki uygun yerde uygun zamanda sorulmuş olsun.

Bundan dolayıdır ki gerçeklerin bilinmesini istemeyenler; saklayacak bir şeyleri olanlar; yalanlar ve yanılsamalarla hükmedenler; yaşanan gerçekliğin hakikatini, yalanın ve hamasetin ışık geçirmez şalıyla sarıp sarmalamak isteyenler; sorup sorgulayanları, soruların peşine düşüp araştırmalara girişenleri sevmezler. Çünkü söze dökülen her soru, toprağa düşen ve havasını, nemini, tavını bulduğunda yeşerip boy vermeye hazır bir tohum gibidir. Hangi zihin(ler)de ne zaman ve nasıl karşılık bulacağını, hangi sonuçlara neden olabileceğini kim bilebilir ki…

Velhasıl; her soru, kendi içinde açık ya da örtük yanıtlar ve yeni sorular barındırır. Tıpkı başlıktaki soru gibi… Yeter ki onu anlayacak, düşünen, soran sorgulayan zihinlerle buluşsun. Çünkü sonucu önceden kestirilemese de er ya da geç gerisi gelir artık…

Soruşturma Sürecini Başlatan Soru

İşte “Marmaris ve Muğla MEM’de Garip Bir Soruşturma Öyküsü1”yle başlayan yazılara neden olan da böyle bir sorudur: Siz, öğretmenlerin gezide neler yaptığını biliyor musunuz?

Bir kız öğrencinin ağzından dökülen bu soru, o kadar çok şey anlatır ki… Örneğin; Gezide konuşulması gereken bir şeyler oldu. Bunu öğretmenler yaptı. Hatta önemli bir şeyler oldu. Siz bunları biliyor musunuz? Eğer biliyorsanız neden gereğini yapmadınız ya da yapmıyorsunuz? Eğer siz bilmiyorsanız, ben biliyorum. Anlatmaya hazırım. Neden sorup öğrenmiyorsunuz?

Bunlar, o kız öğrencinin sorusunda dışa vuran ve ilk akla gelen bildirimlerdir. Bu bildirimleri düşündüğünüzde, aslında o sorunun altında hem bir itirazın hem itham eden bir yargının hem de bir yardım çığlının saklı olduğu fark edilir. Elbette birazcık düşünen, duyarlılığını yitirmemiş olanlar için… Dahası anlamak ve sorup sorgulamak isteyenler ve gereğini yapmak isteyenler için, soru yankılandıkça çoğalır, çoğaldıkça yankılanır zihinlerinde… Ta ki yanıtını buluncaya dek!

Sorunun Peşine Düşen Başkan                                                                      

Öğrenci, soruyu okul müdür yardımcısına yöneltir. Ancak o anda aynı odada bulunan 75. Yıl Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı Abdullah Tubay da bunu işitir. O andan başlayarak hemen sorunun peşine düşer.

Sözü edilen, 15 Kasım 2019 tarihinde, Marmaris Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nce, günübirlik olarak Efes’e düzenlen gezidir. Bir grup (yaklaşık 20-25 arası) öğrencinin yer aldığı geziye katılan okul müdürü Aziz Murat Düzgün, Hüseyin Engür ve Sedat Sarıoğlu’nun yaptıklarına ilişkin anlatılanlar kabul edilebilir değildir. İşin içinde cinsel tacize dek uzanan iddialar vardır.

Bunun üzerine Abdullah Tubay, hem öğrencileri koruma kaygısı hem de toplumsal sorumluluk bilinci ve duyarlılığıyla harekete geçer. Birçok kişiyle konuşur. Edindiği bilgi ve iddiaların eşliğinde, ilgililer hakkında bir şikâyet dilekçesi kaleme alır. Ve sonra yanında okul aile birliğinden bazı üyelerle birlikte ilgili makama giderler.

Marmaris Kaymakamı’nın Kararı

Marmaris’te bilinen ve çokça konuşulan nedenlerden dolayı, bu ilgili makam, Marmaris İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve 18-19 yıldır onun müdürlük koltuğunda oturan Züleyha Aldoğan değildir. Aksine doğrudan Marmaris Kaymakamı Ertuğ Şevket Aksoy’un kapısı çalınır.

Marmaris Kaymakamı Aksoy, ilgililer hakkında görevli oldukları gezi sırasında içki içtikleri ve bir kız öğrenciye cinsel tacizde bulunulduğu iddialarını içeren dilekçeyi alır. Okur. Abdullah Tubay ve diğer üyeleri dinler ve sonra da soruşturmanın selameti açısından gerekli olan kararı verir.

Şikâyetçilerin yanında hemen Züleyha Aldoğan’ı arar. Ve Okul Müdürü Aziz Murat Düzgün, Sedat Sarıoğlu ve Hüseyin Engür’ü görevden aldığını bildirir.

Aynı zamanda talimat niteliğinde olan bu karar çok geçmeden Marmaris 75. Yıl Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ndeki ilgililere ulaşır. Aziz Murat Düzgün, Sedat Sarıoğlu ve Hüseyin Engür, ilçenin en yüksek mülki idare amirinin kararını öğrenir öğrenmez, “İlçeden büyük il, kaymakamdan büyük vali var” dercesine hemen Muğla yoluna düşerler.

Ve iddialara göre, soluğu İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serap Aksel’in yanında alırlar. Amaç soruşturma süresince görevden uzaklaştırmayı durdurmaktır. Gerekli görüşmeler yapılır. Neler konuşuldu ve kimlerle ne mutabakata varıldıysa huzur içinde, mutlu ve mesut olarak Marmaris’e dönülür.

İl Maarif Müfettişleri Marmaris’te

Başarmışlardır. Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerince, soruşturmanın selameti ve öğrencilerin korunması yönünde değil, haklarında şikâyetçi olunanlar lehinde tavır alınmıştır. Marmaris Kaymakamı Ertuğ Şevket Aksoy’un kararı hükümsüz kılınmıştır. Gezi tutkunu ve haklarında taciz iddiası olan da dâhil üç kafadar görevden uzaklaştırılmaz.

Aksoy’un, soruşturma süresince “görevden alma/uzaklaştırma” kararının ne denli isabetli ve yerinde olduğu, İl Maarif Müfettişlerinin soruşturmaya başlamasıyla daha da iyi anlaşılır. Ancak amacına ulaşan Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri olur.

İddialara göre, ifade alma sürecinde öyle bir düzen oluşturulur ki müfettişlerin odasına girecek her öğrenci önce soruşturulanlardan birisi olan okul müdürü Aziz Murat Düzgün’ü görmektedir. Ve ifadeden çıkışta da yine onunla karşılaşmaktadır. Bir öğretmenin verdiği ifadedeki bilgiler neredeyse gün bitmeden, yine ona iletilir.

Yalnızca bu da değil. Yine iddialara göre (iddia dediğime bakmayın ayniyle vakidir) hem öğrenciler hem de öğretmenler üzerinde baskı kurulur. Baskıyı yapanlar yalnızca Aziz Murat Düzgün, Sedat Sarıoğlu ve Hüseyin Engür’den ibaret değildir. Onlarla birlikte hareket eden bir grup öğretmen de bu işe katılır. Ve süreç organize bir grubun baskı, tehdit ve mobbingine dönüşür.

Bu yapılanları öğrenen ve gidişattan endişe duyan Abdullah Tubay, müfettişlerine itirazını bildirir. Ancak bu itiraz üzerine, neredeyse soruşturmanın son aşamasında ifade alımına ilişkin yapılan değişiklik olup bitenleri etkilemez. Ve soruşturmaya ilişkin ifade alımı çok geçmeden tamamlanır. Müfettişler ‘mahir’ ve haklarında soruşturma yürütülen üç kafadar da hallerinden memnundur.

“İddialar Sübuta Ermemiştir”

Soruşturma dosyasının, Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ‘mahir’ müfettişlerince, şikâyet edilenlerin aklanmasıyla sonuçlanacak biçimde kapatılmak üzere olduğunu düşünen Okul Aile Birliği Başkanı Abdullah Tubay, süreci bir üst aşamaya taşır.

Cimer üzerinden, şikâyet ve iddialarını üst makamlara iletir. Bununla da yetinmez ve 2020 yılı Mart ayının sonlarına doğru Muğla Devrim Gazetesi’ne bir açıklama yapar. “Çocukları önce taciz, sonra tehdit ettiler” başlığıyla yayınlanan haberde, Abdullah Tubay’ın “Şu an için idari soruşturma sona erdi. Çocukları tehdit ettiler. Çocuklar bastırıldılar. Bu nedenle şikâyetçi olmaktan korktular. Adli soruşturma başladı. Şu an onu bekliyoruz.” dediği belirtilir.

Abdullah Tubay’ın Cimer başvurusundan haberleri olmayan Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yöneticileri, söz konusu haber üzerine Marmaris soruşturmasına ilişkin bir açıklama yapmışlardır. Bu açıklama İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre’nin bilgisi ve onayı dâhilinde mi yapılmıştır? Yoksa İl Milli Eğitim Müdürü Serap Aksel’in inisiyatifiyle mi, bilinmez.

Ancak Tubay’ın sözlerine yanıt niteliğinde olan ve yine Muğla Devrim Gazetesi’nde haber olarak yer bulan bu açıklamada, ‘mahir’ müfettişlerin soruşturma raporuna atıfla şöyle denilmiştir: Soruşturma raporunda söz konusu iddialarla ilgili olarak, adı geçen öğrenciler de dâhil olmak üzere, hiçbir öğrencinin iddiaları doğrulayıcı bir beyanı olmamıştır. Söz konusu inceleme raporunda; şikâyetçi okul aile birliği başkanı ve şikâyetçinin tanık gösterdiği kişilerin ifadeleri değerlendirildiğinde iddia sahiplerinin bile iddia konusunda birliktelik sağlamadıkları ve iddiaların sübuta ermediği belirtilmiş”tir.

Peki; iddialar sübuta ermemiş midir? İddialar hangi koşullar altında sübuta ermemiştir? Peki; koşullar değişince sonuç ne olmuştur?

Yanıtlar sonraki yazıda efendim.



* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”,  Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com

1Marmaris ve Muğla MEM’de Garip Bir Soruşturma Öyküsü” başlıklı yazı: https://www.gercekgundem.com/yazarlar/atalay-girgin/3025/marmaris-ve-mugla-memde-garip-bir-sorusturma-oykusu

Hiç yorum yok: