“Siz
Öğretmenlerin Neler Yaptığını Biliyor Musunuz Öğretmenim?”
Atalay
Girgin*
Sorular, eğer sormasını bilirseniz, en mükemmel kapıları açan basit açkılar gibidir. Yapmanız gereken o açkıyı kullanmak ve açılan kapıdan içeri bakmaya ya da girmeye cüret etmektir.
Yerinde
ve zamanında sorulmuş bir soru, özenle saklanan gerçeklerin üzerindeki kapkaranlık
örtüyü bir tül misali yırtıp atabilir. Söz ve mantık oyunlarının, süslü
yalanların, vaatlerin, hamasi nutukların ardına gizlenen hakikatlere ulaşmayı
sağlayabilir. Yeter ki uygun yerde uygun zamanda sorulmuş olsun.
Bundan
dolayıdır ki gerçeklerin bilinmesini istemeyenler; saklayacak bir şeyleri olanlar;
yalanlar ve yanılsamalarla hükmedenler; yaşanan gerçekliğin hakikatini, yalanın
ve hamasetin ışık geçirmez şalıyla sarıp sarmalamak isteyenler; sorup
sorgulayanları, soruların peşine düşüp araştırmalara girişenleri sevmezler. Çünkü
söze dökülen her soru, toprağa düşen ve havasını, nemini, tavını bulduğunda
yeşerip boy vermeye hazır bir tohum gibidir. Hangi zihin(ler)de ne zaman ve
nasıl karşılık bulacağını, hangi sonuçlara neden olabileceğini kim bilebilir ki…
Velhasıl;
her soru, kendi içinde açık ya da örtük yanıtlar ve yeni sorular barındırır. Tıpkı
başlıktaki soru gibi… Yeter ki onu anlayacak, düşünen, soran sorgulayan
zihinlerle buluşsun. Çünkü sonucu önceden kestirilemese de er ya da geç gerisi
gelir artık…
Soruşturma Sürecini Başlatan Soru
İşte “Marmaris ve Muğla MEM’de Garip Bir Soruşturma Öyküsü1”yle başlayan yazılara neden olan da böyle bir sorudur: Siz, öğretmenlerin gezide neler yaptığını biliyor musunuz?