Çocuk
Tacizcisi Vekil Kim? Hangi Partili?
Atalay
Girgin*
Hatta
bu çocuk tacizcilerini bilenler bile bunları uzun yıllar boyunca bilmezlikten
geliyor, hiç utanıp sıkılmadan aynı siyasal partinin saflarında ya da aynı
Meclis’in çatısı altında oturabiliyordu. Ve bir çocuk tacizcisini, sanki bir ‘devlet
sırrı’ misali kıskançlıkla saklıyorlardı.
Sorsanız,
her şey vatan-millet-devlet ve toplum için derlerdi. Bu arada milletin,
toplumun tacize uğrayan, çocuk fuhuşu pazarında sermayeye dönüştürülen
çocuklarının başına gelenler ise umurlarında bile olmazdı.
Şamil Tayyar ve Çocuk Tacizcisi
Vekil
İşte
tam da bu minval üzre, AKP MKYK üyesi Şamil Tayyar’ın sosyal medya üzerinden
yaptığı açıklama bir dizi soruyu akla getirdi. Bunların başında yer alan soru,
bu kişinin kim ve hangi partiye mensup olduğuydu.
Ancak
Şamil Tayyar, Odatv’nin bu konuda kendisine yönelttiği “kimi kastettiği”ne ilişkin soruyu, “Hassasiyetiniz
için teşekkür ederim.
Mevzuyu bu noktada bırakmak
istiyorum. Hakkınıza helal edin.”1 diyerek geçiştirdi.
Aslında “geçiştirdi” sözü hafif
kalır. Şamil Tayyar, “çocuk tacizcisi” bir “eski vekil” olduğunu beyan ettiği bu
kişiyi, hem yargıdan hem de kamuoyundan sakladı. Yani ayan beyan bir biçimde
suçlu olan bir kişiyi korumayı tercih etti.
Peki; neden? Şamil Tayyar, bu tacizci vekilin kim ve hangi partiye mensup olduğunu vatan, millet, devlet ve toplum için mi sakladı? Hak hukuk için mi? Adalet yerini bulsun diye mi? Yoksa ekonomik ya da siyasal, bambaşka çıkar hesapları ya da pazarlıklar için mi?
Gazeteci kökenli, eski AKP
milletvekili ve halen AKP MKYK üyesi olan Şamil Tayyar’ın “Çocuk tacizcisi” bu “eski
vekil”in kim ve hangi partiye mensup olduğunu saklama nedeninin “Vatan, millet”,
“hak, hukuk ve adaletin yerini bulması” olmadığı aşikârdır. Çünkü Şamil Tayyar’ın
önceliği ve amacı “ vatan, millet, devlet, toplum”, dahası “hak, hukuk, adalet”
olsaydı, tercihi saklamak değil açıklamak olurdu. Ama o bunu tercih etmedi.
Helin Avşar’a verdiği elleri kelepçeli
pozlar hala arşivlerde duran Şamil Tayyar’ın, suret-i haktan görünerek yaptığı
açıklamaları, “Hakkınızı helal edin” türü sözleri, “vatan, millet”, “hak, hukuk
ve adaletin yerini bulması” için değilse, ne içindir? Yanıt sizindir efendim.
Sorular
Bunlardan İbaret Değildir
Evet! Sorular yukarıdakilerden ibaret değildir. Şamil Tayyar’ın sözleriyle “Çocuk tacizcisi eski vekil”i hangi parti lideri milletvekili listelerine koymuş ve seçtirmiştir? Keza bu “çocuk tacizcisi eski vekil”, bakanlık da yapmış mıdır? Eğer yaptıysa, onu bakanlık koltuğuna oturtan, bakanlıkla ödüllendiren başbakan kimdir?
Dahası;
Şamil Tayyar, bu “çocuk tacizcisi eski vekil”in varlığını, açıklama yapmadan
saatler önce öğrenmediyse eğer, kaç yıldır bu sırrı ve suçluyu kamuoyundan ve
yargıdan saklamaktadır? Hala “çocuk tacizcisi vekil”in adını ve partisini
açıklamamayı tercih ettiğine göre, bu bilgiyi açıklamak için onun ölmesini mi beklemektedir?
Peki; hangi maddi ya da manevi haz ayrıcalığı karşılığında? Ve hangi kirli ya
da temiz hesaplar ve pazarlıklar adına?
Keza;
bu “çocuk tacizcisi eski vekil”in çocuk fuhuşuyla herhangi bir ilişkisi var
mıdır? Acaba TBMM’de kurulan “TBMM Çocuk Araştırma Komisyonu”nun yıllardır,
çocuk fuhuşuyla ilgili kapsamlı bir araştırma yap(a)mamasının “çocuk tacizcisi”
vekil ya da vekillerle bir ilişkisi söz konusu mudur?
Soruları
daha da çoğaltmak mümkün ama şimdilik şunlarla bitireyim faslı: Acaba TBMM
koltuklarını işgal eden “çocuk tacizcisi” eski ya da yeni vekil ya da vekilleri
bilen tek kişi Şamil Tayyar mıdır? Bu sorunun yanıtı “Evet”se de vahimdir, “Hayır”sa
da…
“Çocuk Fuhuşu” Denince…
“Çocuk
fuhuşu” denince, AKP’nin ilk dönem milletvekillerinden birisi olan Turhan Çömez’i
anmadan geçmek olmaz. Çünkü Turhan Çömez, eğer yanlış bilmiyorsam, en azından
son yirmi yılda hazırlanmış olan tek “Çocuk Fuhuşu Raporu”nun sahibidir. Bu
rapor üzerine TBMM’de bir araştırma komisyonu bile kurulmuştur.
Kurulmasına
kurulmuştur ama, bu komisyonun neyi ne kadar araştırdığı da bunun sonucunda ne
yaptığı da belli değildir. Tıpkı günümüzde adı olsa da esamisi okunmayan TBMM
Çocuk Araştırma Komisyonu gibi…
Turhan
Çözmez ise hazırladığı ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a da sunduğu “Çocuk
Fuhuşu Raporu”na ilişkin şöyle demiştir: Sadece
Sayın Erdoğan ve zamanın Devlet Bakanı Sayın Çubukçu ya verilmişti söz
konusu rapor. (…) Dramatik ve derin bir sorun bu. Bununla savaştım diye başıma
gelmedik kalmadı.
“Çocuk
Fuhuşu Raporu”nu hazırlayan ve “Dramatik ve derin bir sorun bu. Bununla
savaştım diye başıma gelmedik kalmadı” diyen Turhan Çömez’in, tıpkı Şamil
Tayyar gibi, bu sorunun ve ilişkiler ağının daha ötesini bilmiyor olması mümkün
mü? Keza bu işin siyaset dünyasında ve TBMM çatısı altında hangi vekillere, hangi
güçlü siyasal şahsiyetlere, hangi partilere ve liderlerine ulaştığına ilişkin
bilgisinin olmaması mümkün mü?
Peki;
Ergenekon davasına bile dahil edilen “Çocuk Fuhuşu Raporu”ndan sonra Turhan
Çömez’in başına neler geldi? Bunu merak ettiğim ve “Çocuk Fuhuşu Raporu”
bağlamında açmak istediğim için kendisine sorular yönelttiğim Turhan Çömez, nedendir
bilinmez, bunlara hâlâ yanıt vermedi.
Kim
bilir belki de bunun nedeni, “başıma gelmedik kalmadı”dan daha ötesinin
gerçekleşmemesi içindir. Çünkü kendisinin de belirttiği gibi, “Dramatik ve
derin bir sorun bu.” Hem de bir ucu TBMM’ye ve siyasal partilere ve onların
vekil ya da vekillerine dek uzanan…
Neylersiniz
ki yasamadan, yargı ve yürütmeye dek tüm toplumsal kurum ve kuruluşları yerle
yeksan olurken çözülene ve çürüyene teslim olan her toplumun makûs talihidir bu…
O
toplumun çoğunluğu çözülenin ve çürümenin bataklığında saf tutarken, çocukları
da fuhuş pazarında sermayeye dönüşür. Nefsini o pazardan doyuranlardan bazıları
da gün gelir yasama organında, yürütmede ve yargıda her şey olurlar.
Elbette bununla da sınırlı kalmazlar eğitim dâhil tüm kurumlarda boy verirler. Birileri de bunlara ilişkin bildiklerini saklamalarının ve aynı değirmene su taşımanın karşılığı olarak “Hakkınızı helal edin” diyerek helallik dilenirler. Mukadderat işte!
* Ankara
Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Öğretmen
Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Güncel ve Düşünsel; http://atalaygirgin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder