26 Haziran 2021

MEB’deki “Soygun Grubu”nu Ziya Selçuk TBMM’den Sakladı

 

MEB’deki “Soygun Grubu”nu Ziya Selçuk TBMM’den Sakladı   

Atalay Girgin*

Dünü bugüne bağlayan gece bir tweet atıldı. Tweet olmasa da içerisinde dışa vuran bir bilgi beklenmedikti.

O ana dek tahmin ediliyor, konuşuluyor, hatta sorulup yazılıyor olsa da yetkililerin hakkında konuşmadığı, yok saydığı iddiaları doğrulayan bir tweet… Ya da hiç umulmadık bir anda birilerini yazılan üç beş sözcükle açığa düşürüveren bir tweet…

İşte dün gece atılan tweet böyle bir işleve sahipti. Tweeti atanın böyle bir kaygısı ve amacı var mıydı? Bilmiyorum. Ama onu paylaşan sıradan biri değildi. Yıllardır işin içindeydi. Ya olup biten her şeyden haberdardı ya da hiçbir şeyin farkında olmayacak kadar saf…

Ancak hakkında ileri sürülen iddialar üzerine, yıllardır emek vererek yaptığı işi anlatıp, kararlılıkla kendini savunurken, sanki farkına bile varmadan, o güne dek telaffuz edilmeyen MEB’deki rant ve koltuk çetelerince sürdürülen soygun düzeninin “Omerta” kuralını çiğneyip geçiverdi.

İşte O Kişi: Dr. Selçuk Özdemir

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşi Oktay Selçuk’un yönetim kurulunda olduğu İnova Akademi Bilişim Eğitim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ortağı Dr. Selçuk Özdemir, MEB’de “soygun yapmak üzere örgütlenmiş bir grubun” var olduğunu dile getirdi.

Halkın Kurtuluşu Partisi-HKP’nin, Ziya Selçuk da dâhil, kendisi hakkındaki suç duyurusunun ardından, twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda, “Bakanlık içinde soygun yapmak üzere örgütlenmiş bir grubun” olduğundan söz eden Selçuk Özdemir, Ziya Selçuk öncesinde de sonrasında da bunların kendilerini alet etmeye çalıştığı pisliğe bir gram bulaşma”dıklarını belirtti. 

Peki; bunlar ne anlama geliyordu? Kimin yazdıklarını doğruluyordu? Ve kimi, neden açığa düşürüyor, gerçeğe aykırı beyanda bulunmuş olma konumuna itiyordu?

MEB’de Çeteler Yeni Değil

Selçuk Özdemir, MEB’de en az bir rant çetesinin, onun deyişiyle “soygun yapmak üzere örgütlenmiş bir grubun” olduğunu beyan ediyordu. Dahası bu rant ya da “soygun grubu”nun Ziya Selçuk’tan önce de sonra da var olduğunu belirtiyordu. Yani bunların varlığını geçmişten beri biliyordu. Ve buna rağmen yıllarca susmuştu!

Peki; onun bildiklerini başka kimler biliyordu? Örneğin; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bakan yardımcıları, kardeşi Oktay Selçuk,  daha önceki bakanlar, genel müdürler, daire başkanları, vb bilmiyorlar mıydı? Bildikleri halde neden üzerine gitmemişlerdi? Acaba kendileri de bunun bir parçası mıydı? Neyse… Soruları çoğaltmadan devam edelim.

Bunları dikkate aldığımızda ortaya çıkan kaçınılmaz sonuç şudur: Bu “soygun grubu”nun tamamı değilse bile en azından birkaç üyesi Selçuk Özdemir tarafından biliniyordu. O halde Selçuk Özdemir’in yapması gereken ilk iş MEB’de “soygun yapmak üzere örgütlenmiş grubu”n bildiği ya da tanıdığı elemanlarını tüm kamuoyuna açıklamaktır. Hatta idari ve adli anlamda suç duyurusunda bulunmaktır.

Elbette bu olup bitenleri, geçmişten beri tanıdığı ‘bakan’ Ziya Selçuk ve hem onun kardeşi hem de kendi ortağı olan Oktay Selçuk ve diğer şirket ortakları ve yönetim kurulu üyeleriyle paylaşıp, sonra da hep birlikte işin üzerini örtmeye karar vermedilerse…

Atılan tweete kadar ki yaşanan sessizliğe bakılırsa, kendi aralarında konuşmuş olmaları büyük olasılıktır. Çünkü MEB’de akçeli işler yapıp hem de hiçbir yetkili ve etkili birilerinin desteğini almadan, bir “soygun grubu”na karşı, tek başına Selçuk Özdemir olarak iş yapabilmek herkesin harcı değildir. Hele de ortada bir şirket varken… Onun yönetim kurulu üyelerinden biri de Oktay Selçuk’ken…

Selçuk Özdemir Yazdıklarımızı Doğruladı

Selçuk Özdemir’in “soygun grubu” diye adlandırdığı, MEB’deki rant ve koltuk çetelerinin varlığı sır değildi. Bu durum geçmişten bugüne biliniyordu. Hatta bazı sendika liderleri, arada sırada ya da kendi istekleri yönünde gelişmeler olmadığında yaygarayı basıyorlar ve “MEB’in taşra teşkilatları çetelerin elinde” türünden açıklamalar yapıyorlardı.

Ama nedendir bilinmez, MEB merkez teşkilatına ilişkin hiç seslerini çıkarmıyorlardı. Tam da bunları gözeterek, “Sendikalar MEB’deki “Büyük Operasyon”un neresinde? Ya Bakan…?1” başlıklı bir yazı kaleme almıştık. Ne var ki ne ‘bakan’dan herhangi bir ses geldi ne de sendikalardan…

Elbette bu kadar değildi. Ve bunun öncesi de vardı. Çünkü asıl sorun “MEB’de Büyük Operasyon”la deşifre olmaya başlamıştı.

Çeteler Ayyuka Çıkıyor

“MEB’de Büyük Operasyon” metni, Bakanlıktaki rant ve koltuk çetelerinin alenileştiği ve sosyal medya, whatsapp grupları ve kendi kontrollerinde olduğu ileri sürülen internet siteleri üzerinden birbirlerini deşifre ettikleri bir sürecin işaret fişeği olup çıkmıştı. İsimler ve olan, olması beklenen olaylar sayılıp dökülüyordu. Ama hiçbir MEB yetkilisi bunlar hakkında harekete geçmiyor, herhangi bir işlem yapmıyor ya da talep etmiyordu.

İşte bu sürecin daha ilk günlerinde şöyle yazdık: “Büyük Operasyon” ya da MEB’de Neler Oluyor?2” Yine ne ‘bakan’dan bir ses vardı ne bir sendikacıdan ne de bir başka yetkiliden. Herkes dut yemiş bülbül misali sus pustu. Oysa söz konusu metin, iktidarın en tepesinden bakanlıklara, emniyetten muhalefet partilerine ve gazetelere dek, sosyal medya üzerinden iletilmişti. Gazeteler ve haber siteleri bile ortaya saçılan bilgi ve iddiaları yazmıyordu.

Ancak rant ve koltuk çetelerinin birbirlerine ilişkin ifşaatları devam ediyordu. Ve söz konusu yazıyı “MEB’de ÇetelerSavaşıyor! Bakan Ne Yapıyor?3” başlıklı yazı izledi. Sonra da “MEB’de Büyük OperasyonuYazan Bir Vali Mi?4” başlıklı yazı ile daha önemli bir iddiayı kaleme aldık. Aslında “Vali” de malum biriydi.

Sürekli soruyor ve yeni sorular yöneltiyorduk. Lakin tüm yetkililer hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu. Neredeyse ‘bakan’ından bakan yardımcılarına dek herkes, MEB’de rant ve koltuk çeteleri yokmuş ve herhangi bir kesim arasında da hiçbir çekişme yaşanmıyormuş gibi davranıyordu. Tabir-i caizse tam bir “Omerta” haliydi hüküm süren…

Yani MEB merkez teşkilatında olan, başta en yetkililer olmak üzere, neredeyse herkes hem her şeyi biliyor, tarafları tanıyor ama hiç kimse hiçbir şey anlatmıyordu. Hatta, savcılıklara suç duyurusunda bulunmak bir yana, nedendir bilinmez, başta Ziya Selçuk olmak üzere, hiçbir yetkili, idari soruşturma talebinde bile bulunmuyor ya da bulunamıyordu.

Sorun TBMM’ye Taşınıyor

Bu arada “Büyük Operasyon” ya da MEB’de Neler Oluyor?” ve “MEB’de Organize Çeteler Çatışıyor; Bakan Ne Yapıyor?” başlıklı yazılar ve tarafların ilgili metinlerinden hareketle, CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya konuyu TBMM’ye taşıyordu.

Yıldırım Kaya, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yazılı olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği “soru önergesi”nde MEB’deki çeteleri ve bunlara ilişkin iddiaları soruyordu. Tabir-i caizse, Ziya Selçuk’a “Bunlar hakkında hangi işlemleri yaptınız?” diyordu.  

Yanıt süresi içinde ve yazılı olarak gelmişti. Ancak MEB’de rant ve koltuk çetelerinin varlığına ilişkin en küçük bir bilgi yoktu. Bakanlıkta her şey normaldi! ‘Bakan’ Ziya Selçuk’un verdiği yanıtta, çetelerin esemesi bile okunmuyordu. Koskoca ‘bakan’ “Var” demiyorsa yoktu! Olsa söylemez miydi hiç! Yüce milletin yüce meclisinden, TBMM’den de saklayacak değildi ya…

Zaten Meclis’te hep doğrular söylenir ve hiç gerçeğe aykırı beyanda bulunulmazdı. Meclis’e hep doğru yanıtlar verilir, hiç yalan söylenmez ve ondan hiçbir şey saklanmazdı! Orada hakikatten gayrı hiçbir kişiye, güce, çıkara biat edilmezdi. Ve beyan esastı.

Hele de o beyan bir bakana, özellikle de “ahlak”, “ahlaki değerler”, “ahlak telakkisi” ve “etik” gibi kavramları dilinden düşürmeyen bir ‘bakan’a aitse… Hele de o bakan tüm öğretmenlere, öğrencilere örnek olması beklenen bir ‘bakan’sa… Onun beyanından sual edilir miydi hiç!

Ziya Selçuk’un Yanıtları Hükümsüzdür

Ne var ki Milli Eğitimin ‘bakan’ı Ziya Selçuk’un beyanının ömrü “yatsı”yı aşsa da Selçuk Özdemir’in açıklamalarına kadar sürdü. Ve Selçuk Özdemir’in attığı 140 karakterlik bir tweetin içinde yer alan MEB’deki rant ve koltuk çetelerine işaret eden “Bakanlık içinde soygun yapmak için örgütlenmiş bir grubun” varlığından söz eden sözleriyle tüm geçerliliğini yitiriverdi.

Peki; bu gelişmeler üzerine Ziya Selçuk, yazılarda dile getirdiğimiz sorular neyse de CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın TBMM’den kendisine yönelttiği “soru önergesi”ne, hiçbir şeyi saklamadan, gerçeğe aykırı olmayan bilgilerle yeniden bir cevap verir mi? Bu kez doğru bilgilerle, MEB’deki rant ve koltuk çetelerini ya da Selçuk Özdemir’in ifadesiyle “soygun grubu”nu TBMM’ye anlatır mı?

Sizi bilmem ama ben hiç sanmıyorum. Belki gün gelir anılarında yazar… Onlar da ne kadar doğru olur ne kadar gerçeğe aykırı ve yanlış, yalnızca Allah bilir diyeceğim ama orasını Allah bile bilemez. Çünkü Allah kimin neyi nasıl yazıp yazmayacağına karışmaz! Tıpkı kişinin ağzından çıkan ile yaptığı arsındaki tutarsızlıklara karışmadığı gibi… Yoksa yanılıyor muyum Ziya Selçuk?

Peki; bu tweetlerden sonra Selçuk Özdemir’e ne olur? Onun başına herhangi bir şey gelir mi? Yoksa uygun bir biçimde susar ya da susturulur mu? Kim bilir belki de daha yüksek bir sesle konuşur. Kim bilir belki de…



* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com

 

Hiç yorum yok: