13 Kasım 2020

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'u Bile Kandırdılar!

 

Adana Valiliği ve Adana MEM, Bakanı Neden Kandırdı?

Atalay Girgin*

“MEB’de Fransız Öpücüğü Değil Dezenfekte Öpüş Zamanı1” başlıklı yazıda değinmiştik. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü üzerinden okullara, 1675 TL gibi fahiş bir fiyatla satışı yapılan “Elektronik Ahşap Dezenfektan Standı”na ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yanıtlaması istemiyle bir “Soru Önergesi” verilmişti.

CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer tarafından 15 Mayıs 2020 tarihinde verilen bu “Soru Önergesi”ne, Ziya Selçuk, 17 Temmuz 2020 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın yazısıyla yanıt verdi.

Fatura Orta Yerde Dururken…

Strateji Geliştirme Başkanlığı, bu cevabi yazıyı hazırlamadan önce Adana Valiliği’ne sormuş. Muhtemeldir ki Valilik de Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dolayısıyla İl Müdürü Veysel Durgun’a sormuştur. Ve gelen bilgiler ışığında da Milletvekili Orhan Sümer’in “Soru Önergesi”ne cevap verilmiştir.

Bu cevabi yazıda Adana Valiliği’nden gelen bilgiler ışığında, “Okullara dezenfektan cihazı alımı için herhangi bir ihalenin yapılmadığı” doğrulandıktan sonra şöyle devam ediliyor:

“İl Milli Eğitim Müdürlüğünce de herhangi bir cihaz siparişinde bulunulmadığı; okul müdürlüklerinden de herhangi bir cihazın alınmasının talep edilmediği; dezenfektan cihazı alınması konusunda okulların hiçbir şekilde zorunlu kılınmadığı, belirtilmektedir” deniliyor.

Elbirliğiyle, Zincirleme Yalan Mı Söyleniyor?

Ancak 15 Mayıs 2020 tarihli “Soru Önergesi”nin verilişinden yaklaşık 7-8 gün önce, Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü adına, birim fiyatı 1420 TL’den 500 adetlik bir fatura kesiliyor. Yani Adana Valiliği’nin ve ona dayanarak da Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın belirttiğinin aksine, daha o tarihte siparişten öte bir satın alma söz konusudur.  Ama Valilik herhangi bir sipariş bile olmadığından söz ediyor. Peki; kim ya da kimler yalan söylüyor? Neden ve niçin söylüyor?

Keza olup bitenlerin görgü tanıkları ve whatsapp mesajları da satın almanın daha Mayıs ayının ilk haftasında gerçekleştiğini ve ikinci haftasında Adana’ya geldiğini doğrular niteliktedir. Örneğin; bir görgü tanığı, cihazların Ankara’dan geldiğini belirterek, “İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kitap deposunda depolanarak ücreti ödeyen müdürlere teslim edilmiştir” diyor.

Bir whatsapp mesajında ise o dönem Yüreğir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü olan Salih Erden,  cihaz parasının yatırılması gereken IBAN numarasını da yazarak, “Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yaptırılan “Otomatik Sensörlü Dezenfaktan Cihazları” Adana’ya getirilmiş olup, haftaya okullara dağıtılacaktır” diyor. 

Kimler Ne İçin Kimleri Kandırıyor?

Bu da gösteriyor ki Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un Milletvekili Orhan Sümer’in “Soru Önergesi”ne verdiği cevaptan yaklaşık 70 gün önce kesilen 7 Mayıs 2020 tarihli fatura, sırasıyla hem Bakanı, hem Strateji Geliştirme Başkanlığı sorumlularını, hem de Adana Valiliği yetkililerini yalanlamaktadır.   

Dahası “İl Milli Eğitim Müdürlüğünce de herhangi bir cihaz siparişinde bulunulmadığı” bilgisini aktaran Adana Valiliği yetkilileri de Bakanı ve kendilerinden bilgi soran Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerini kandırmakta, verdikleri gerçeğe aykırı bilgilerle onları yanıltmaktadır.

Peki; neden? Yoksa Adana Valiliği’nden birileri de bu işin içinde mi?

Tepeden Tırnağa Çürümüş Bir Düzen

Akıl sağlığını yitirmemiş, aklını birilerinin ya da herhangi bir varlığın ipoteğine vermemiş ve bunların ardında vecd içinde secde etmeyen herkesin fark edebileceği gibi tepeden tırnağa ahlâki çürüme bataklığında hüküm süren ve adına kapitalist sömürü düzeni denen bir düzen var Dünyanın dört bir yanda…

Boşuna toplumsal çözülme ve kültürel çürümenin başladığı bir yerde hiçbir kurum ve kuruluş bunun dışında kalamaz, diye yazmıyorum.

Boşuna eğitimde ve “MEB’de Ahlâki Çürüme ve Ahlâksız Teklif2”lerden söz etmiyorum. Çünkü kültürel ve ahlâki çürüme öylesine nüfuz etmiş ki her yere, tabir-i caizse patlamış dev bir çıban misali, düzenin duvarlarının her bir yerinden, bulabildiği her bir yarıktan irin sızıyor; kara mı kara, kanlı mı kanlı, pis mi pis bir irin…

Peki; kim, kimler temizleyecek bu irini? Kime, kimlere çıkacak bu irinin faturası? Eyy okur! Yine sen, ben, o, yani bizler mi ödeyeceğiz faturayı? Yoksa, kendi pisliklerinde boğulması gereken haramzadeler ve onların aymaz çemişleri mi?



* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com

Hiç yorum yok: