Adana
Valiliği ve Adana MEM, Bakanı Neden Kandırdı?
Atalay
Girgin*
“MEB’de Fransız Öpücüğü Değil Dezenfekte Öpüş Zamanı1” başlıklı yazıda değinmiştik. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü üzerinden okullara, 1675 TL gibi fahiş bir fiyatla satışı yapılan “Elektronik Ahşap Dezenfektan Standı”na ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yanıtlaması istemiyle bir “Soru Önergesi” verilmişti.
CHP
Adana Milletvekili Orhan Sümer tarafından 15 Mayıs 2020 tarihinde verilen bu
“Soru Önergesi”ne, Ziya Selçuk, 17 Temmuz 2020 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı
Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın yazısıyla yanıt verdi.
Fatura Orta Yerde Dururken…
Strateji Geliştirme Başkanlığı, bu cevabi yazıyı hazırlamadan önce Adana Valiliği’ne sormuş. Muhtemeldir ki Valilik de Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dolayısıyla İl Müdürü Veysel Durgun’a sormuştur. Ve gelen bilgiler ışığında da Milletvekili Orhan Sümer’in “Soru Önergesi”ne cevap verilmiştir.
Bu cevabi yazıda Adana Valiliği’nden gelen bilgiler ışığında, “Okullara dezenfektan cihazı alımı için herhangi bir ihalenin yapılmadığı” doğrulandıktan sonra şöyle devam ediliyor:
“İl
Milli Eğitim Müdürlüğünce de herhangi bir cihaz siparişinde bulunulmadığı; okul
müdürlüklerinden de herhangi bir cihazın alınmasının talep edilmediği;
dezenfektan cihazı alınması konusunda okulların hiçbir şekilde zorunlu
kılınmadığı, belirtilmektedir” deniliyor.
Elbirliğiyle, Zincirleme Yalan Mı
Söyleniyor?
Ancak
15 Mayıs 2020 tarihli “Soru Önergesi”nin verilişinden yaklaşık 7-8 gün önce, Adana
İl Milli Eğitim Müdürlüğü adına, birim fiyatı 1420 TL’den 500 adetlik bir
fatura kesiliyor. Yani Adana Valiliği’nin ve ona dayanarak da Strateji
Geliştirme Başkanlığı’nın belirttiğinin aksine, daha o tarihte siparişten öte
bir satın alma söz konusudur. Ama
Valilik herhangi bir sipariş bile olmadığından söz ediyor. Peki; kim ya da
kimler yalan söylüyor? Neden ve niçin söylüyor?
Keza
olup bitenlerin görgü tanıkları ve whatsapp mesajları da satın almanın daha
Mayıs ayının ilk haftasında gerçekleştiğini ve ikinci haftasında Adana’ya
geldiğini doğrular niteliktedir. Örneğin; bir görgü tanığı, cihazların Ankara’dan
geldiğini belirterek, “İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kitap deposunda
depolanarak ücreti ödeyen müdürlere teslim edilmiştir” diyor.
Bir
whatsapp mesajında ise o dönem Yüreğir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü
olan Salih Erden, cihaz parasının
yatırılması gereken IBAN numarasını da yazarak, “Adana İl Milli Eğitim
Müdürlüğü tarafından yaptırılan “Otomatik Sensörlü Dezenfaktan Cihazları”
Adana’ya getirilmiş olup, haftaya okullara dağıtılacaktır” diyor.
Kimler Ne İçin Kimleri Kandırıyor?
Bu
da gösteriyor ki Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un Milletvekili Orhan Sümer’in
“Soru Önergesi”ne verdiği cevaptan yaklaşık 70 gün önce kesilen 7 Mayıs 2020
tarihli fatura, sırasıyla hem Bakanı, hem Strateji Geliştirme Başkanlığı
sorumlularını, hem de Adana Valiliği yetkililerini yalanlamaktadır.
Dahası
“İl Milli Eğitim Müdürlüğünce de herhangi bir cihaz siparişinde bulunulmadığı”
bilgisini aktaran Adana Valiliği yetkilileri de Bakanı ve kendilerinden bilgi
soran Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerini kandırmakta, verdikleri gerçeğe
aykırı bilgilerle onları yanıltmaktadır.
Peki;
neden? Yoksa Adana Valiliği’nden birileri de bu işin içinde mi?
Tepeden Tırnağa Çürümüş Bir Düzen
Akıl
sağlığını yitirmemiş, aklını birilerinin ya da herhangi bir varlığın ipoteğine
vermemiş ve bunların ardında vecd içinde secde etmeyen herkesin fark
edebileceği gibi tepeden tırnağa ahlâki çürüme bataklığında hüküm süren ve
adına kapitalist sömürü düzeni denen bir düzen var Dünyanın dört bir yanda…
Boşuna
toplumsal çözülme ve kültürel çürümenin başladığı bir yerde hiçbir kurum ve
kuruluş bunun dışında kalamaz, diye yazmıyorum.
Boşuna
eğitimde ve “MEB’de Ahlâki Çürüme ve Ahlâksız Teklif2”lerden
söz etmiyorum. Çünkü kültürel ve ahlâki çürüme öylesine nüfuz etmiş ki her
yere, tabir-i caizse patlamış dev bir çıban misali, düzenin duvarlarının her
bir yerinden, bulabildiği her bir yarıktan irin sızıyor; kara mı kara, kanlı mı
kanlı, pis mi pis bir irin…
Peki;
kim, kimler temizleyecek bu irini? Kime, kimlere çıkacak bu irinin faturası?
Eyy okur! Yine sen, ben, o, yani bizler mi ödeyeceğiz faturayı? Yoksa, kendi
pisliklerinde boğulması gereken haramzadeler ve onların aymaz çemişleri mi?
* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder