22 Kasım 2020

Atıf Ala MEB’deki “Domuzbağı”nın Hangi Ucunda?

 

Atıf Ala MEB’deki “Domuzbağı”nın Hangi Ucunda?  

Atalay Girgin*

MEB ve Eğitime Atılan Domuzbağı”nda1, İsmail Saymaz’ın Sözcü Gazetesi’nde yayımlanan “Dersimiz Domuzbağı2 başlıklı yazısına atıfla, Diyarbakır’da olup bitenlerin, bu işin bir boyutu olduğunu belirtmiştim.

Asıl üssün ise çeteler arasında rant ve koltuk kavgasına sahne olan MEB merkez teşkilatı olduğuna değinerek şöyle demiştim: Bu işin, kadrolaşma açısından MEB’deki önemli ayaklarından birisi Personel Genel Müdürlüğü, diğeri ise Teftiş Kurulu Başkanlığı’dır. Bilin bakalım! Bunların başkanları, etkili ve yetkili konumdaki yöneticileri, hangi sendikanın kontrolündeki “arpalık” olarak nitelenen kuruluşların yönetim kurulu üyeliğinden maaş almaktadır?

Yanıtı olan var mı?”

Soruya yanıt yazının yayınlandığı gün geldi. Hem de MEB’den…

20 Kasım 2020

MEB ve Eğitime Atılan "Domuzbağı"

 

MEB ve Eğitime Atılan “Domuzbağı”

Atalay Girgin*

İsmail Saymaz “Dersimiz Domuzbağı” demişti. Diyarbakır eğitim camiasına ilişkin birçok kişinin malumu olan bilgi ve iddiaları dile getirirken... Keşke “Domuzbağı” yalnızca bir tek dersten ibaret olsaydı. MEB ve eğitime atılan “Domuzbağı”nın yanında bir tek ders nedir ki…

“Domuzbağı”nın Bir Ucunda Rant Diğerinde Kadrolaşma Vardır

MEB ve eğitimin içler acısı hali, öğretmeninden veli ve öğrencisine dek, birçok kişinin malumudur. Keza MEB’deki rant ve koltuk kavgasına tutuşmuş çetelerin neler yaptıkları da… Bir ‘Vali’nin yazdığı iddia edilen “MEB’de Büyük Operasyon”u ve “Adım Adım Ziya Selçuk Operasyonu”nu anımsayın!

Bu çetelerin, ranta el koyma, koltuk ve kadrolaşma sürecinde çıkarları çatışmaya başladığında, birbirlerine karşı ne denli çirkefleşebildikleri ve birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortalığa sermekte zerre tereddüt etmedikleri de ilgililerin malumudur.

Ama ne hikmetse, bu çeteler, karşılıklı restleşirken bile çıkarları kesiştiğinde işbirliği yapmaktan ve dayanışmadan asla imtina etmezler. Çünkü hepsi aynı bataklıkta kulaç atıp aynı bataklıktan beslenirler.

18 Kasım 2020

Alaattin Çakıcı Kendine Yakışanı Yaptı!

 

Farkında Mısınız? A. Çakıcı Kendine Yakışanı Yaptı!

Atalay Girgin*


Yazılarımı takip edenler ve okuyanlar anımsayacaktır: Kısa bir süre önce “Gerçek Gündem”de yayınlanan bir yazıda, “Bir ülkede toplumsal çözülme ve kültürel çürüme başlamışsa eğer, en tepeden en aşağıya dek, hiçbir kurum bunun dışında kalamaz. Varlığını ve etkisini özellikle ahlâki değer erozyonuyla gösteren kültürel çürüme her kuruma sirayet eder.

Yani yasamadan yargı ve yürütmeye, siyasetten ekonomiye, dinden eğitime dek aklınıza gelen ya da gelmeyen her tür kurum ve kuruluş, büyüklüğü ve etkisi oranında bu ahlâki çürümeden nasibini alır ve onu yeniden yeniden üretir. Yalnızca üretmekle de kalmaz. Aynı zamanda bunu, ilişki içerisinde olduğu toplumun ya da toplumsal grupların en küçük birimlerine kadar yayarak genelleştirir.”1 demiş, ve ardı sıra sormuştum:  Peki; bununla birlikte neler olur, o ülkede ve toplumda?

16 Kasım 2020

MEB'in 640 Milyon Euro'su Nerede?

 

MEB’in 640 Milyon Euro’su Nerede? Kimlerin “Özel Hesaplar”ında?

Atalay Girgin*

Kime soralım başlıktaki soruyu? Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturtulmuş Ziya Selçuk’a mı? MEB Holding’in meçhul ve ortalıkta görünmeyen, en yetkili CEO’suna mı?

Yoksa MEB’de bakan değişikliği ihtimalinden söz edilir edilmez etekleri tutuşan, karalar bağlayan ve kontrolleri altında olduğu iddia edilen internet haber siteleri üzerinden, vakit yitirmeden ‘sevilen bakan’ algısı yaratmaya çalışan Bakanlık Merkez Teşkilatındaki rant çetelerine mi?

Ziya Selçuk, “nöbet değişimi” kılıfıyla görevden azledilir ya da son zamanların revaçta deyişiyle, eğer “affedilir”se, muhtemeldir ki bu çeteler üç gün yas tutarlar. Ama sonra da onu unuturlar. Yenisinin önünde ya da ardında vecd içinde secdeye dururlar! Ne de olsa mal canın yongası! Ne de olsa para tatlı ve sıcak! Hele de Euro’ysa…

13 Kasım 2020

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'u Bile Kandırdılar!

 

Adana Valiliği ve Adana MEM, Bakanı Neden Kandırdı?

Atalay Girgin*

“MEB’de Fransız Öpücüğü Değil Dezenfekte Öpüş Zamanı1” başlıklı yazıda değinmiştik. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü üzerinden okullara, 1675 TL gibi fahiş bir fiyatla satışı yapılan “Elektronik Ahşap Dezenfektan Standı”na ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yanıtlaması istemiyle bir “Soru Önergesi” verilmişti.

CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer tarafından 15 Mayıs 2020 tarihinde verilen bu “Soru Önergesi”ne, Ziya Selçuk, 17 Temmuz 2020 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın yazısıyla yanıt verdi.

Fatura Orta Yerde Dururken…

Strateji Geliştirme Başkanlığı, bu cevabi yazıyı hazırlamadan önce Adana Valiliği’ne sormuş. Muhtemeldir ki Valilik de Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dolayısıyla İl Müdürü Veysel Durgun’a sormuştur. Ve gelen bilgiler ışığında da Milletvekili Orhan Sümer’in “Soru Önergesi”ne cevap verilmiştir.

Bu cevabi yazıda Adana Valiliği’nden gelen bilgiler ışığında, “Okullara dezenfektan cihazı alımı için herhangi bir ihalenin yapılmadığı” doğrulandıktan sonra şöyle devam ediliyor:

MEB’de Fransız Öpücüğü Değil Dezenfekte ‘Öpüş’ Zamanı!

 

MEB’de Fransız Öpücüğü Değil Dezenfekte ‘Öpüş’ Zamanı!

Atalay Girgin*

Herkesin malumu ya Koronavirüs günlerindeyiz. Bu meret de bulaştıkça bulaşıyor. Sırnaşık mı sırnaşık! Sanki bulaşmak için bahane arıyor.

Eline geçen, önüne çıkan hiçbir fırsatı da kaçırmıyor haspam… Hele de biri yakınlaşmaya görsün olur olmaz birilerine… Ve bir Fransız öpücüğü konduruversin birinin dudaklarına… Örneğin; otel odalarında… Kapı arkalarında… Boş bir sınıfta… Bir garsoniyerde… Kapısını arkadan kilitleyiverdiğiniz bir makam odasında… Gözlerden uzak köşe bucak bir yerlerde… Tenhada menhada… Al başına belayı…

İyi de… Koronavirüs günlerindeyiz diye memleketim insanı hiç kaçamak yapmasın, hiç öpüşmesin mi? Hiç sevişmesin mi? Ya da işini öpüşmeden mi görsün? Olur mu hiç öyle şey?

Yeri ve zamanı ne olursa olsun… Her şey adabınca, usulünce olmalı… Sevişmeden öpüşmek olursa da öpüşmeden sevişmek olmaz. Ama her ikisi için de hijyen önce gelir!

03 Kasım 2020

MEB'de Ahlâki Çürüme ve "Ahlâksız Teklif" -2-

 

MEB’de Ahlâki Çürüme ve "Ahlâksız Teklif"-2-

Atalay Girgin*

MEB’de Sular Durulmuyor

Bir “Vali”nin yazdığı iddia edilen ve sosyal medya üzerinden etkili ve yetkili kişi ve kurumlara iletilen ve ihbar niteliği taşıyan, “MEB’de Büyük Operasyon” metni, çıkar çeteleri arasındaki rant ve koltuk kavgasının fitilini ateşleyen bir işaret fişeğine dönüştü.

Bu metnin ardından karşı çete, vakit geçirmeksizin, hem de ‘derin mahfiller’den alınmış teknik bilgi desteği eşliğinde, kontrolü altında olduğu ileri sürülen internet siteleri aracılığıyla buna yanıt verdi. Hem de “MEB’de Büyük Operasyonun Şifrelerinin Deşifresi” gibi iddialı bir başlıkla… (“Bu rant çetesine teknik bilgileri veren ‘derin mahfiller’deki hangi birim ve kişilerdir? Bu bilgiler kimlerle kurulan hangi ilişkiler ve neler karşılığında verilmiştir?” sorularının yanıtını, şimdilik, bir yana bırakarak devam edelim.)

Lakin bununla yetinmediler. Ardı sıra hızlarını alamayıp kurdukları whatsapp grubu ya da grupları üzerinden, “Adım Adım Ziya Selçuk Devirme Operasyonu” başlıklı açıklamalarla ifşaatlarını sürdürdüler. Ta ki etkili ve yetkili birileri tarafından kulakları çekilinceye ve sonrasında, “MEB’de Büyük Operasyon” metnini yazdığı iddia edilen “Vali”yle, onun “tetikçi”si olduğu ileri sürülen eski bir daire başkanının buluşup karşılıklı oturup konuşmasına dek. Bu gelişmelerin ardından sessizliğe bürünen her iki rant ve koltuk çetesinin suskunluğu uzun sürmedi.

02 Kasım 2020

MEB'de Ahlâki Çürüme ve "Ahlâksız Teklif"!!!

 

MEB’de Ahlâki Çürüme ve “Ahlâksız Teklif”!

Atalay Girgin*


Bir kurum olarak MEB’in, elbette bir ahlâkı yoktur. Yani MEB, tüm kurumlar ve örgütler gibi, ahlâksızlıkla kaim, ahlâk dışı bir kurumdur. Onun ahlâki bir eylemde bulunabilmesi bir yana, herhangi bir eylemde bulunması bile söz konusu değildir.

“İyi” ya da “kötü” herhangi bir ahlâki eylemde bulunanlar, statüsü ve sıfatı ne olursa olsun, MEB teşkilatının değişik birim ve kademelerinde görevli ve “şu” diye gösterilebilen, gerçek kişilerdir. Dolayısıyla MEB’i düşünüş, söyleyiş ve eyleyişleri doğrultusundaki tercih ve eylemleriyle, ilişki kurma biçimleriyle, rant peşinde koşuşlarıyla, ikiyüzlülük ve riyakârlıklarıyla ahlâki çürüme girdabına çekenler bunlardır. Ve ne yazık ki bunlar ve bunların ahlâki anlayışı ve ilişki kurma biçimi MEB’de egemendir.

Hatta MEB bürokratlarıyla düşüp kalktıkları ve bunlardan bazılarını kendi denetimleri altında tuttukları akçeli kurumların yönetim ve denetim kurullarına aldıkları halde; sözüm ona, bu süreçlerin dışındaymış gibi bir görüntü vermeye çalışan eğitim sendikalarının bazı sendikacıları bile MEB’deki bu ahlâki çürüme girdabının içindedir.

28 Ekim 2020

Devlet Miti Mit Devleti

                                              Devlet Miti Mit Devleti

Atalay Girgin*

Bilirsiniz ki kimileri “Devlet Ana”dan söz eder, kimileri “Devlet Baba”dan…

Devlet Dişi Midir? Yoksa Erkek Mi?

Birincilere göre devlet dişidir, kadındır. Şefkatlidir. Öylesine ‘şefkatli’dir ki bazı ‘evlatlar’ının üzerinden elini, ayağını hiç çekmez. Boşuna dememişler ya “Cennet anaların ayaklarının altındadır” diye… O da bu sözü haklı kılmak istercesine elinden geleni ardına koymaz. Ve bu ‘evlatlar’ını çok sevdiğinden olsa gerek ki onları, posaları kalıncaya, mevta eyleyip ‘cennet’e gönderinceye dek çiğnedikçe çiğner, ezdikçe ezer! Bazı evlatları içinse koca memeli dev bir sağmal inek gibidir. Onları bağrına basar. Nerelerine sığdıracağını bilemez! Şefkatle sarar sarmalar! Kendisi yemez, onlara yedirir. Toplumun geri kalanından derleyip topladığını aklınıza gelen ya da gelmeyen bilumum yol ve yöntemle oluk oluk bunlara aktarır.

İkincilere göre ise devletin cinsiyeti erkektir. Tıpkı “Tanrı baba” gibi…

22 Ekim 2020

MEB Kimlere Teslim? İlinek İnsana Mı? Yoksa...?

 

MEB Kimlere Teslim İlinek İnsana Mı? Yoksa…? 

Atalay Girgin* 

Başlıktaki soruyu bir kez daha tekrar edip devam edelim: MEB kimlere teslim? MEB’i bu kişilere kim ya da kimler teslim etti?

Malumunuzdur ki Türkiye’de eğitim hem nicelik hem de nitelik anlamında hızla enkaza dönüş(türül)müştür. Eğitimin bu içler acısı halini günümüzde hâlâ bilmeyen, duymayan kaldı mı? Bilmiyorum.

Hatta “Fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz”, “Topyekûn bir eğitim öğretim reformu yapmamız gerekiyor” sözleriyle Recep Tayyip Erdoğan bile mevcut durumu kabullendi ve sonunda bunu bilenler ve bildirenler (Bu konuda herkes aynı şeyi bilmiyor ve bildirmiyorsa da) kervanına katıldı. O’nun bu sözlerinden sonra, bakalım, “2023 Eğitim Vizyonu”nda mevcut eğitim enkazına “nicel başarı hikâyesi” diyerek methiye düzen Ziya Selçuk ne söyleyecek?

Gerçekten merak ediyorum: Ziya Selçuk kem küm mü edecek? “Kim ne derse desin! Ben sözümün arkasındayım!” mı diyecek? Yoksa bir gün önce söylediklerinin tam tersini işitir işitmez, hem de zerre utanıp sıkılmadan, yüzleri bile kızarmadan, “Biatsa biat! İtaatse itaat! Liderim ne derse odur!” diyen çemişler misali, boynunu büküp “Sukut ikrardan gelir!” dercesine susacak ya da onların sözlerini mi yineleyecek?