Üretmek,
tüketmek, yok etmek!
Fikret
Başkaya
Neoliberal
küreselleşme çağında tüm toplumlar daha çok üretime ve daha çok tüketime
kilitlenmiş durumda. Üretim artarsa, ekonomi büyürse işlerin yoluna gireceği
söyleniyor. Lâkin her üretim artışının sonunda beklenen sonuç ortaya çıkmıyor,
işler daha da sarpa sarıyor. Kapitalist ürettiğine değil, üreteceğine bakar. Gözü
ürettiğini görmez. Onu önündekine değil de ilerdekine, gelecektekine baktıran
da çılgın rekabettir. Aslında kapitalist, “ileriye doğru kaçmaya mahkûm” bir
bireydir ve bu yüzden de bireysel iradesinin bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Rekabet
onu her seferinde daha çok üretmeye mecbur eder. Zira daha çok üretemez ise,
daha büyük bir artı-değer kitlesine el koyamaz ise, toplam artı-değerden daha
büyük pay alamaz ise, rakipler tarafından yutulur, alan dışına itilir, yarışı
kaybeder. Tabii daha çok üretmek de, daha çok satmakla mümkündür. Kapitalizm
koşullarında bu işi başarmanın yolu, kapitalizmin
kendi suretinde bir insan yaratmasından geçiyordu. Ancak o zaman insanlara
ihtiyaçları olmayan şeyleri satmak mümkün olurdu. Şimdilerde çok sayıda
gereksiz, dahası zararlı şeyin üretiliyor ve satılıyor olmasının sırrı orada
yatıyor.