MEB:
Mahmut Özer’e Bypass Yargı Yolunda
Atalay
Girgin*
Milli Eğitimin ‘Bakan’ı Mahmut Özer’in televizyon ekranlarından, eğitimde yirmi yılda yapılanların bir devrim olduğunu ilan edişini takip eden, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve eğitimdeki ‘devrim’in de dördüncü ‘bakan’ yardımcısıyla ‘taç’landırıldığı gündü.
Bakanlık
bürokrasisindeki kaynaklardan biri “Size bir haberim var” dedi. Konu “MEB Bürokrasisinde Yargı Paniği Başladı”
başlıklı yazıydı. Bu yazı sonrası bazı gelişmeler yaşanmış.
“Türkçe Öldü” Diyene Suç Duyurusu
“Bilginiz
var mı, bilmiyorum ama” dedi, “Adliye kaynaklarından bize ulaşan bilgilere
göre, “Türkçe Öldü” sözüyle meşhur
olan Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, Daire Başkanı Cabbar Aksoy ve ilgili MEB
personeli hakkında suç duyurusu yapılmış. Konu ciddi…”
Söz
konusu yazıyı okuyanlar anımsayacaktır. Danıştay, içlerinde bir Daire Başkanı
ve şube müdürlerinin de bulunduğu yedi kişi hakkında Ziya Selçuk’un “Soruşturma
İzni Verilmemesine” diyerek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının “Soruşturma İzni”
talebini reddettiği ve bu kişileri de soruşturma ve yargıdan kurtardığı
kararını geçersiz kılmıştı.
Danıştay’ın
kararı kesindi. Dolayısıyla hem bu Danıştay kararına, hem de 4483 sayılı
kanunun 11. Maddesine ve aynı zamanda da Anayasanın 129. Maddesine göre ilgili
MEB bürokrasisinin yapması gereken biri yasal, diğeri yasaya ve mevzuata aykırı
iki şey kalmıştı geriye.
Yasaya ve mevzuata aykırı olan aynı kişiler hakkında soruşturması yapılmış bir konuda yeniden soruşturma yapıp yeniden karar vermekti. Yasal olan ise bu yedi kişiyi ve onlarla ilgili dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim etmek...
“Şapkadan Tavşan Çıkaranlar…”
Ancak,
yanlarına Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz’ı da alan Personel Genel Müdürlüğünün
bazı mahir MEB bürokratları ne birinciyi tercih ettiler ne de ikinciyi, yani
yasal olanı...
“Sapkadan tavşan çıkar”ırcasına ara bir yol buldular kendi meşreplerince. Bu yaptıklarından, bazı müfettişlerin “Tezli yüksek lisans yaptığı söylenen ama okumak için, YÖK kayıtlarında bile tezine ulaşamıyoruz” dedikleri Metin Çakır’ın başında bulunduğu Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bürokratlarının bilgisi ve onayı var mıydı, bilinmez ama… Onlar kendi bildikleri ve alışkın oldukları yol ve yöntemlerle işin içinden sıyrılmayı ve haklarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca “soruşturma izni” istenen yedi kişiyi yargıya teslim etmemek için ellerinden gelen ne varsa onu yapmayı seçtiler.
Tabiri
caizse, Danıştay’ı da onun kararını da bir kenara ittiler. Yalnızca bu da
değil. 4483 sayılı yasanın 11. Maddesini ve Anayasanın 129. Maddesini de çiğnediler.
Ve daha önce yapılmış ve eski ‘bakan’ Ziya Selçuk tarafından “Soruşturma İzni
Verilmemesine” denilen müfettiş teklifi de onaylanıp karara bağlanarak kapatılmış
olan dosyaya ilişkin, “yeniden verilen karar” diye niteledikleri, yeni bir resmi
belge daha imal ya da tanzim etmeyi seçtiler.
Ve
kaynakların aktardığına göre Personel Genel Müdürlüğünün on parmağında on
marifet olan mahir bürokratları 29 Haziran 2022 tarihli belgeyi hazırladılar. Şimdi
ortada aynı dosyaya ilişkin “Soruşturma İzni Verilmemesine” denilen iki belge
vardı. İlki eski ‘bakan’ Ziya Selçuk imzalıydı. Peki; ya ikincisi…?
‘Bakan’ı Bypass Ettiler
Personel
Genel Müdürlüğü’nün Müdürü Fehmi Rasim Çelik’ti ve bu birim herhangi bir ‘bakan’
yardımcısına değil, doğrudan MEB ‘Bakan’ı Mahmut Özer’e bağlıydı. Dolayısıyla “yeniden
verilen karar” diye nitelenen ve “Soruşturma İzninin Verilmemesine” hükmünü
taşıyan, ikinci kez imal edilmiş olan resmi belgeyi imzalaması ya da onaylaması
gereken ‘Bakan’ Mahmut Özer’di. Çünkü yasal olarak ‘Bakan’ın ne yetkisini başka
birine devretmesi mümkündü ne de vekâlet vermesi…
Lakin,
kaynakların aktardığına ve onların kendi sözlerine göre “Mahmut Özer bypass
edildi” ve imal edilmiş resmi belge ‘Bakan’ Yardımcısı Nazif Yılmaz’ın önüne
gitti. Adı Mahmut Özer’in halefleri arasında sayılan Nazif Yılmaz da kendisine
bile bağlı olmayan Personel Genel Müdürlüğü bürokratlarınca tanzim edilmiş bu
yeni belgeyi imzalayıp onayladı.
İşte
yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım, “yeniden verilen karar” diye nitelenen ve
‘Bakan’ın da bypass edildiği yeni bir resmi belge imal süreci… Şimdi bu sürecin
başta gelen sorumluları yargı yolunda… Cumhuriyet Savcılığına suç duyusu
yapılmış durumda…
Sordum…
“Peki;
ne olur?” dedim kaynağıma…
“Eğer”
dedi, “taşıdığı sıfatın hakkını veren ve gereğini yapan bir savcıya düşerse çok
şey olur, hem de çok… O yedi kişiyi yargıya teslim etmemek için neden bu kadar
çok uğraştıklarını sanıyorsunuz. Düşünün… Adamlar alenen Danıştay kararının
gereğini yapmıyorlar. Yasayı ve Anayasayı hiçe sayıyorlar. Üstüne üstlük suç
olduğunu bile bile yeni bir resmi belge tanzim etmekten de kaçınmıyorlar.”
“Sizi
bulmuşken bir sorum daha var” dedim, “Mahmut Özer’in eğitimde 20 yılda
yapılanları devrim diye niteleyişine ne diyorsunuz?”
Gülerek
yanıtladı ve “Ne devrimi hocam” dedi, “Onun söylediklerine, ona yağcılık,
yalakalık yapanlar bile itibar etmez. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Öyle bir
devrim yaptılar ki Bakanlıkta bile çocuklarını devlet okuluna gönderen bürokrat
sayısı yok denecek kadar azdır. Yani personelin seçilip atanmasından eğitimin
her şeyine kadar kendileri belirledikleri ve denetledikleri halde kendi çocuklarını
devlet okullarına göndermezler. Çünkü ne devlet okullarına güvenirler ne o
okullardaki öğretmene ne de yapılan eğitime… Kendi çocukları için özel okullar
arasından özel okul beğenirler. Para verirler mi? Allah bilir! Bu sorunun
cevabını özel okullarda çalışan öğretmenlerin durumuna bakarak vermek de mümkün
ama… Neyse… İşte devrim dedikleri 20 yılın sonunda gelinen yer…”
****
Fazla söze ne gerek… İşte MEB’de yaşananlar ve malum ‘Bakan’ın, adına ‘devrim’ dediği 20 yıllık süreçte başardıkları… Eğitimi öyle bir hale getirdiler ki kendi çocuklarını göndermeye layık görmedikleri okullar, öğretmenler yarattılar. Daha aylar önce boşuna, “Ha Ziya Ha Mahmut! Burası MEB’tir Eğitim Teferruattır” denilmedi.
* Ankara
Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Öğretmen
Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Güncel ve Düşünsel; http://atalaygirgin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder