MEB’deki
“Soygun Grubu”nu Ziya Selçuk TBMM’den Sakladı
Atalay
Girgin*
Dünü bugüne bağlayan gece bir tweet atıldı. Tweet olmasa da içerisinde dışa vuran bir bilgi beklenmedikti.
O ana dek tahmin ediliyor, konuşuluyor, hatta sorulup yazılıyor
olsa da yetkililerin hakkında konuşmadığı, yok saydığı iddiaları doğrulayan bir
tweet… Ya da hiç umulmadık bir anda birilerini yazılan üç beş sözcükle açığa
düşürüveren bir tweet…
İşte dün gece atılan tweet böyle bir işleve sahipti. Tweeti
atanın böyle bir kaygısı ve amacı var mıydı? Bilmiyorum. Ama onu paylaşan sıradan
biri değildi. Yıllardır işin içindeydi. Ya olup biten her şeyden haberdardı ya
da hiçbir şeyin farkında olmayacak kadar saf…
Ancak hakkında ileri sürülen iddialar üzerine, yıllardır emek
vererek yaptığı işi anlatıp, kararlılıkla kendini savunurken, sanki farkına
bile varmadan, o güne dek telaffuz edilmeyen MEB’deki rant ve koltuk
çetelerince sürdürülen soygun düzeninin “Omerta” kuralını çiğneyip geçiverdi.
İşte O Kişi: Dr. Selçuk
Özdemir
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşi Oktay Selçuk’un
yönetim kurulunda olduğu İnova Akademi Bilişim Eğitim Hizmetleri Sanayi ve
Ticaret Anonim Şirketi’nin ortağı Dr. Selçuk Özdemir, MEB’de “soygun yapmak
üzere örgütlenmiş bir grubun” var olduğunu dile getirdi.
Halkın
Kurtuluşu Partisi-HKP’nin, Ziya Selçuk da dâhil, kendisi hakkındaki suç
duyurusunun ardından, twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda, “Bakanlık içinde
soygun yapmak üzere örgütlenmiş bir grubun” olduğundan söz eden Selçuk Özdemir,
Ziya Selçuk öncesinde de sonrasında da bunların kendilerini “alet etmeye çalıştığı pisliğe bir
gram bulaşma”dıklarını belirtti.
Peki; bunlar ne anlama geliyordu? Kimin yazdıklarını doğruluyordu? Ve kimi, neden açığa düşürüyor, gerçeğe aykırı beyanda bulunmuş olma konumuna itiyordu?
MEB’de
Çeteler Yeni Değil
Selçuk Özdemir, MEB’de en az bir rant çetesinin,
onun deyişiyle “soygun yapmak üzere örgütlenmiş bir grubun” olduğunu beyan
ediyordu. Dahası bu rant ya da “soygun grubu”nun Ziya Selçuk’tan önce de sonra
da var olduğunu belirtiyordu. Yani bunların varlığını geçmişten beri biliyordu.
Ve buna rağmen yıllarca susmuştu!
Peki; onun bildiklerini başka kimler biliyordu?
Örneğin; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bakan yardımcıları, kardeşi Oktay
Selçuk, daha önceki bakanlar, genel
müdürler, daire başkanları, vb bilmiyorlar mıydı? Bildikleri halde neden
üzerine gitmemişlerdi? Acaba kendileri de bunun bir parçası mıydı? Neyse…
Soruları çoğaltmadan devam edelim.
Bunları dikkate aldığımızda ortaya çıkan kaçınılmaz
sonuç şudur: Bu “soygun grubu”nun tamamı değilse bile en azından birkaç üyesi
Selçuk Özdemir tarafından biliniyordu. O halde Selçuk Özdemir’in yapması
gereken ilk iş MEB’de “soygun yapmak üzere örgütlenmiş grubu”n bildiği ya da
tanıdığı elemanlarını tüm kamuoyuna açıklamaktır. Hatta idari ve adli anlamda suç
duyurusunda bulunmaktır.
Elbette bu olup bitenleri, geçmişten beri tanıdığı ‘bakan’
Ziya Selçuk ve hem onun kardeşi hem de kendi ortağı olan Oktay Selçuk ve diğer
şirket ortakları ve yönetim kurulu üyeleriyle paylaşıp, sonra da hep birlikte işin
üzerini örtmeye karar vermedilerse…
Atılan tweete kadar ki yaşanan sessizliğe bakılırsa,
kendi aralarında konuşmuş olmaları büyük olasılıktır. Çünkü MEB’de akçeli işler
yapıp hem de hiçbir yetkili ve etkili birilerinin desteğini almadan, bir “soygun
grubu”na karşı, tek başına Selçuk Özdemir olarak iş yapabilmek herkesin harcı
değildir. Hele de ortada bir şirket varken… Onun yönetim kurulu üyelerinden
biri de Oktay Selçuk’ken…
Selçuk Özdemir
Yazdıklarımızı Doğruladı
Selçuk Özdemir’in “soygun grubu” diye adlandırdığı,
MEB’deki rant ve koltuk çetelerinin varlığı sır değildi. Bu durum geçmişten
bugüne biliniyordu. Hatta bazı sendika liderleri, arada sırada ya da kendi
istekleri yönünde gelişmeler olmadığında yaygarayı basıyorlar ve “MEB’in taşra
teşkilatları çetelerin elinde” türünden açıklamalar yapıyorlardı.
Ama nedendir bilinmez, MEB merkez teşkilatına
ilişkin hiç seslerini çıkarmıyorlardı. Tam da bunları gözeterek, “Sendikalar MEB’deki “Büyük Operasyon”un neresinde? Ya Bakan…?1” başlıklı bir
yazı kaleme almıştık. Ne var ki ne ‘bakan’dan herhangi bir ses geldi ne de sendikalardan…
Elbette bu kadar değildi. Ve bunun öncesi de vardı.
Çünkü asıl sorun “MEB’de Büyük Operasyon”la deşifre olmaya başlamıştı.
Çeteler
Ayyuka Çıkıyor
“MEB’de Büyük Operasyon” metni, Bakanlıktaki rant
ve koltuk çetelerinin alenileştiği ve sosyal medya, whatsapp grupları ve kendi
kontrollerinde olduğu ileri sürülen internet siteleri üzerinden birbirlerini
deşifre ettikleri bir sürecin işaret fişeği olup çıkmıştı. İsimler ve olan,
olması beklenen olaylar sayılıp dökülüyordu. Ama hiçbir MEB yetkilisi bunlar
hakkında harekete geçmiyor, herhangi bir işlem yapmıyor ya da talep etmiyordu.
İşte bu sürecin daha ilk günlerinde şöyle yazdık: “Büyük
Operasyon” ya da MEB’de Neler Oluyor?2” Yine ne ‘bakan’dan bir ses vardı ne bir sendikacıdan
ne de bir başka yetkiliden. Herkes dut yemiş bülbül misali sus pustu. Oysa söz
konusu metin, iktidarın en tepesinden bakanlıklara, emniyetten muhalefet
partilerine ve gazetelere dek, sosyal medya üzerinden iletilmişti. Gazeteler ve
haber siteleri bile ortaya saçılan bilgi ve iddiaları yazmıyordu.
Ancak rant ve koltuk çetelerinin birbirlerine
ilişkin ifşaatları devam ediyordu. Ve söz konusu yazıyı “MEB’de ÇetelerSavaşıyor! Bakan Ne Yapıyor?3” başlıklı yazı izledi. Sonra da “MEB’de Büyük OperasyonuYazan Bir Vali Mi?4” başlıklı yazı ile daha önemli bir iddiayı kaleme
aldık. Aslında “Vali” de malum biriydi.
Sürekli soruyor ve yeni sorular yöneltiyorduk.
Lakin tüm yetkililer hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu. Neredeyse ‘bakan’ından
bakan yardımcılarına dek herkes, MEB’de rant ve koltuk çeteleri yokmuş ve
herhangi bir kesim arasında da hiçbir çekişme yaşanmıyormuş gibi davranıyordu. Tabir-i
caizse tam bir “Omerta” haliydi hüküm süren…
Yani MEB merkez teşkilatında olan, başta en yetkililer
olmak üzere, neredeyse herkes hem her şeyi biliyor, tarafları tanıyor ama hiç
kimse hiçbir şey anlatmıyordu. Hatta, savcılıklara suç duyurusunda bulunmak bir
yana, nedendir bilinmez, başta Ziya Selçuk olmak üzere, hiçbir yetkili, idari
soruşturma talebinde bile bulunmuyor ya da bulunamıyordu.
Sorun TBMM’ye
Taşınıyor
Bu arada “Büyük Operasyon” ya da MEB’de Neler
Oluyor?” ve “MEB’de Organize Çeteler Çatışıyor; Bakan Ne Yapıyor?” başlıklı
yazılar ve tarafların ilgili metinlerinden hareketle, CHP Ankara Milletvekili
Yıldırım Kaya konuyu TBMM’ye taşıyordu.
Yıldırım Kaya, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un
yazılı olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği “soru önergesi”nde
MEB’deki çeteleri ve bunlara ilişkin iddiaları soruyordu. Tabir-i caizse, Ziya
Selçuk’a “Bunlar hakkında hangi işlemleri yaptınız?” diyordu.
Yanıt süresi içinde ve yazılı olarak gelmişti.
Ancak MEB’de rant ve koltuk çetelerinin varlığına ilişkin en küçük bir bilgi
yoktu. Bakanlıkta her şey normaldi! ‘Bakan’ Ziya Selçuk’un verdiği yanıtta, çetelerin
esemesi bile okunmuyordu. Koskoca ‘bakan’ “Var” demiyorsa yoktu! Olsa söylemez
miydi hiç! Yüce milletin yüce meclisinden, TBMM’den de saklayacak değildi ya…
Zaten Meclis’te hep doğrular söylenir ve hiç
gerçeğe aykırı beyanda bulunulmazdı. Meclis’e hep doğru yanıtlar verilir, hiç
yalan söylenmez ve ondan hiçbir şey saklanmazdı! Orada hakikatten gayrı hiçbir
kişiye, güce, çıkara biat edilmezdi. Ve beyan esastı.
Hele de o beyan bir bakana, özellikle de “ahlak”, “ahlaki
değerler”, “ahlak telakkisi” ve “etik” gibi kavramları dilinden düşürmeyen bir ‘bakan’a
aitse… Hele de o bakan tüm öğretmenlere, öğrencilere örnek olması beklenen bir ‘bakan’sa…
Onun beyanından sual edilir miydi hiç!
Ziya Selçuk’un
Yanıtları Hükümsüzdür
Ne var ki Milli Eğitimin ‘bakan’ı Ziya Selçuk’un
beyanının ömrü “yatsı”yı aşsa da Selçuk Özdemir’in açıklamalarına kadar sürdü.
Ve Selçuk Özdemir’in attığı 140 karakterlik bir tweetin içinde yer alan MEB’deki
rant ve koltuk çetelerine işaret eden “Bakanlık içinde soygun yapmak için
örgütlenmiş bir grubun” varlığından söz eden sözleriyle tüm geçerliliğini
yitiriverdi.
Peki; bu gelişmeler üzerine Ziya Selçuk, yazılarda
dile getirdiğimiz sorular neyse de CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın TBMM’den
kendisine yönelttiği “soru önergesi”ne, hiçbir şeyi saklamadan, gerçeğe aykırı
olmayan bilgilerle yeniden bir cevap verir mi? Bu kez doğru bilgilerle, MEB’deki
rant ve koltuk çetelerini ya da Selçuk Özdemir’in ifadesiyle “soygun grubu”nu TBMM’ye
anlatır mı?
Sizi bilmem ama ben hiç sanmıyorum. Belki gün gelir
anılarında yazar… Onlar da ne kadar doğru olur ne kadar gerçeğe aykırı ve
yanlış, yalnızca Allah bilir diyeceğim ama orasını Allah bile bilemez. Çünkü
Allah kimin neyi nasıl yazıp yazmayacağına karışmaz! Tıpkı kişinin ağzından
çıkan ile yaptığı arsındaki tutarsızlıklara karışmadığı gibi… Yoksa yanılıyor
muyum Ziya Selçuk?
Peki; bu tweetlerden sonra Selçuk Özdemir’e ne
olur? Onun başına herhangi bir şey gelir mi? Yoksa uygun bir biçimde susar ya
da susturulur mu? Kim bilir belki de daha yüksek bir sesle konuşur. Kim bilir belki de…
* Ankara
Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı
Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com
1 https://www.gercekgundem.com/yazarlar/atalay-girgin/2567/sendikalar-mebdeki-buyuk-operasyonun-neresinde-ya-bakan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder