Hangi Bakan Erdoğan’a “İstifa Resti” Çekti?
Atalay
Girgin*
İddia büyük! Hem de “kabinede üçüncü istifa vakası” olarak nitelendirilebilecek kadar önemli…
Ancak
üç gündür, yani bu satırların yazıldığı ana kadar da hâlâ yalanlanmayan bir
haber1 var ortada: Bakan “İstifa restini masaya
koyarak” Erdoğan’ın isteğini engelledi. Bir başka deyişle “istifa resti”yle
karşılaşan Erdoğan isteğinden vazgeçti.
Erdoğan’a
“istifa resti” çekmek… Hem de onun isteğini engellemek için… Akla hayale
gelmeyecek ve sığmayacak bir şeydi. Özellikle de bu dönemde… Buna hangi bakan
cüret edebilirdi ki… Kabinede yer alan herkesi bakanlık koltuğuna oturtan, “bakan”
sıfatıyla taçlandıran o değil miydi? Bir lütuf sahibine karşı bu nasıl
yapılabilirdi ki…
İki Bakan Cüret Edemedi
Anımsayacaksınız!
Sedat
Peker ortaya çıktığından beri süngüsü düşmüş olan İç İşleri Bakanı Süleyman
Soylu bile en güçlü olduğu söylenen bir dönemde ancak Twitter üzerinden istifa
mesajı yayınlamaya cesaret edebilmişti.
O
mesajın üzerinden yirmi dört saat bile geçmeden de soluğu Erdoğan’ın huzurunda
alan Soylu, kendilerine olan sarsılmaz bağlılığını açıklamış ve kamuoyuna
yansıyan skandallara rağmen, bir daha da istifanın “i”sinden bile söz edemez hale
gelmişti.
Keza
Berat Albayrak, Erdoğan’ın damadı olmasına rağmen, sesini duyuracak başka
hiçbir mecra bulamadığı için, istifasını ancak Instagram üzerinden sunabilmişti. İlerleyen günlerde de bu istifa, bir “affedilme”
talebi olarak nitelendirilip değerlendirilmiş, günler, haftalar, hatta aylar
boyunca kendisinden haber alınamamıştı. Böylece lütuf sahibinin
lütfettiği bir bakanlıktan istifa edilemeyeceğini cümle âlem öğrenmişti.
Yani Erdoğan’ın damadı olan Berat Albayrak bile, yüz yüze istifasını bildirebilecek bir cesarete sahip olmadığı için, instagramdan paylaştığı bir metinle “At izi it izine karıştı” diyerek çekilmişti sahneden. Hem de geride bıraktıklarından kimlere “it”, kimlere “at” dediği hâlâ kamuoyunca anlaşılamamış olsa da kısaca vaka buydu.
Masaya Konan “İstifa Resti”
Ancak
son olayda, “istifa resti” ne twitter ve instagram gibi sosyal medya mecraları
aracılığıyla duyurulmuştu ne de gazeteler, televizyonlar ve internet haber
siteleri üzerinden… Bakan işini sessiz sedasız görmüş ve amacına ulaşmıştı.
Habere
göre, söz konusu bakan, önce, Erdoğan’ın telefonda kendisine söylediği, ilgili
kişinin “Personel Genel Müdürlüğüne atama”sının yapılmasına dönük ricasını/emrini,
“yüz yüze görüşelim diyerek ötele”mişti.
Daha sonra da ihtimaldir ki yüz yüze geldiklerinde, “istifa
restini masaya koyarak”, Erdoğan’ın bu talebini tamamen hükümsüz kılmıştı. Bu
durumda anlaşılan odur ki Erdoğan ne istifayı kabul edebilmişti ne de bakanı
görevden azletmeyi göze alabilmişti.
İşte
bu bakan, yalnızca Erdoğan’ın ricasını/emrini geri çevirmek ve ısrarlar
karşısında “istifa restini masaya koy”makla da kalmamıştı. Bu olaydan sonra cesaretlenmiş
ve eleştirilerini daha görünür ve daha duyulur ortamlarda hem de hedef
gözeterek dile getirir olmuştu.
Artık AKP hakkında ileri geri
değerlendirmeler yapıyor, onu “Çıfıt çarşısı” olarak niteliyordu. Bununla da
yetinmiyordu.
“En son Eskişehir’de il
müdürleriyle yapılan toplantıda, Ak Parti’ye karşı eleştirinin dozunu arttıran”
bakan, kürsüden il müdürleri ve bürokrasiye hitaben yaptığı konuşmada, AKP’nin
hamiliğindeki kuruluşları da hedefe koyarak, “Devlet parasıyla sendikacılık,
vakıfçılık yapılmaz. Hem devletin parasıyla vakıfçılık yapıyorlar hem de
dedikodu ve fitneye sebebiyet veriyorlar “ diyordu.
Hatta, “Bilal Erdoğan’ın başında bulunduğu Tügva başta olmak
üzere, 9’lu çete diye tarif ettikleri İlim yayma, Ensar, Türgev, İmam Hatip
Platformu vb vakıfların oluşturduğu yapının devlet tarafından beslendiği ve bu
vakıfların dedikodu yaptığı”nı da söylüyordu.
Peki; kimdi bu bakan? Hâlâ yalanlanmayan ve siteden de
kaldırılmayan habere göre bu bakan, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tu.
Haberde aktarılanları ve ona atfedilen sözleri dikkate
aldığımızda, buradan çıkan ilk sonuç şudur: Ziya Selçuk ya gemiler yakmış ya da
olup biten her şey canına tak dediği için Albert Camus’un “Başkaldıran İnsan”ına
dönüşmüştür.
Elbette başka ihtimaller de vardır. Kim bilir ki belki de
bizim bilmediğimiz ve şu ana kadar kapalı kapılar ardından dışarı sızmayan çok
önemli gelişmeler yaşanmakta ve iktidar oyunu yeniden kurulmaktadır. Ve Ziya
Selçuk da şimdiden hangi safta olduğunu deklare etmektedir.
Hem de Erdoğan’a “istifa resti” çeken bakan sıfatıyla, bu
dönemin tarihine geçerek… Ne dersiniz? Bu son hamlesiyle, Ziya Selçuk zevahiri
kurtarabilir mi?
****
Neyse… Bu yazıya kaynak oluşturan haberin tamamını okumak
isteyenler aşağıdaki linkten buna ulaşabilirler.
* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder