Atıf
Ala Diyarbakır Dosyasında Münferit Kararı Mı Verdi?
Atalay
Girgin*
MEB Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı’yla yaptığım görüşme sırasında, konunun dönüp dolaşıp Diyarbakır Öğretmenevi yolsuzluğuyla ilgili soruşturma dosyasına getirilmesini manidar bulmuştum. Elimde söz konusu dosya olmadığı için de buna ilişkin herhangi bir şey soramamıştım.
Ancak
zihnimde bir dizi soru oluşmaya başlamıştı. Ben özel olarak bu soruşturma
dosyasından söz etmediğim halde ve muhtemelen yanında Atıf Ala da varken,
Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, neden konuşmayı ısrarla Diyarbakır yolsuzluk
dosyasına bağlıyordu? Bu dosyada kamuoyunun bilmediği ya da bilinmesi
istenmeyen usulsüzlükler mi vardı? Soruşturma sürecinde üstü örtülen,
görmezlikten gelinen bir şeyler ya da korunan aklanan birileri mi vardı? Yoksa
bu dosyada müfettişler ya da Teftiş Kurulu ve onun Başkanı, ehven ya da sehven
vahim yanlışlar mı yapmıştı?
Diyarbakır Öğretmenevi’nde Ne
Olmuştu?
Hatırlayacaksınız.
2020 Şubat ayının ilk günlerinde yapılan bir operasyonla birlikte kamuoyunun
gündemine düşen Diyarbakır Öğretmenevi yolsuzluğunda dönen meblağ oldukça
büyüktü. Kimilerinin iddiasına göre, yılda 250 milyona erişen bir yolsuzluk söz
konusuydu. Yanlış anımsamıyorsam, 16’sı İl Milli Eğitim Müdürlüğü personeli
olan 39 kişi gözaltına alınmıştı.
Organize bir biçimde gerçekleştirilen bu yolsuzluk faaliyetleri geçmiş yıllara doğru uzanıyordu. Ve elbette bu organize çetenin bir ayağı, hatta yereldeki ana omurgası da Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü içindeydi. Ancak bununla sınırlı değildi. Yereldeki bu rant çetesinin asli gövdesi ve beyni Ankara’daydı. Yani Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında…
Öyle
ki çetenin liderlerinden biri olduğu iddia edilen kişi Diyarbakır’a kadar giderek,
yereldeki rant organizasyonunu yapan İl Milli Eğitim Müdürlüğü içindeki
kişilerle görüşmüş, kare kare fotoğraflar bile çektirmişti.
Ne
var ki Diyarbakır’da başlayan operasyon Ankara’ya uzanamadan bitirildi. Hatta
Diyarbakır ayağı bile akamete uğratıldı. Hem Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne
hem de Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na Ankara’dan yapıldığı iddia edilen
müdahalelerle, yerelde gözaltına alınanlar bile 24 saat dolmadan, saatler
içinde serbest bırakıldı.
Hatta
doğru dürüst sorgulamalarının yapılması bir yana, savcılık ifadelerinin bile
layıkıyla alınıp alınmadığı büyük bir soru işaretiydi. Ve dahası hiçbiri
hakkında tutuklama talep edilmemiş ya da daha vahimi, talep bile edilememişti.
Ellerini kollayarak sallayarak gözaltına alınmamışlarsa da ellerini kollarını
sallayarak çıkmışlardı dışarı…
Sormamak Mümkün Mü?
Hal
bu olunca, insan merak ediyor, elbette. Deli sorular peyda oluyor zihninde... Yanıtını
veremeseniz de sormaktan kendinizi alamıyorsunuz: Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne
kim ya da kimler müdahale etmişti? Örneğin, İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu mu?
Yoksa onun da üstünde yer alan başka birileri mi?
Keza
Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na kim ya da kimler müdahale etmişti? Örneğin,
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül mü? Yoksa onu da aşan, ona da hükmeden başka
birileri mi?
Operasyonun
üzerinden 24 saat bile geçmeden hem Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne hem de
Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na talimatlar verip gözaltına alınanları serbest
bıraktıracak kadar etkili ve yetkili olanlar kim ya da kimler olabilirdi? Hangi
makam ya da makamlarda oturuyorlardı ki…? Başka işleri güçleri yokmuş gibi, bir
de Diyarbakır’daki bir yolsuzluk operasyonuna müdahale ediyorlardı. Peki;
neden?
Neyse…
Soruları daha fazla uzatmayalım… Sordukça ardı arkası kesilmiyor. Soruların nereden
nerelere uzanacağını, sıfatına, statüsü ve makamına sığınarak, kendini bir halt
sanarak söz söyleyen, yetki kullanan hangi iyi saatte olsunlara, hangi eser
akıllı aklı evvellere değeceğini kestiremiyor insan!
Biz
en iyisi başlıktaki soruya dönelim şimdilik…
Ötesine nasıl olsa bakarız vakti saati geldiğinde… Er ya da geç…
Atıf Ala Diyarbakır Yolsuzluk
Dosyasına Müdahil Oldu Mu?
Ne
ara başlıktaki sorunun yanıtı biliniyor ne de başlıktaki sorunun… Yani “Atıf
Ala Diyarbakır yolsuzluk soruşturma dosyasında “Münferittir” kararı mı verdi?”
sorusunun yanıtı… Bu konuda açık, net ve resmi olarak kamuoyunda bilinen bir
sonuç yok.
Ancak,
olup biten iki şey, bu konudaki merakımı tetikliyordu. Bunlardan ilki, Atıf Ala’nın,
“Atıf Ala MEB’deki “Domuzbağı”nın Hangi Ucunda”1
başlıklı yazım üzerine, sanki bir panik halinde twitter üzerinden yazıp
paylaştığı ve benimle “hukuk önünde hesaplaşacağı”nı beyan ettiği mesajlardı. İkincisi
ise Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı’nın konuyu Diyarbakır dosyasına getirip
durmasıydı. Hatta bu durum merakımı daha da pekiştiren ve tetikleyen bir unsur
oldu diyebilirim.
Bu
durumda da kesin bir hüküm kuramasam bile sorunu sorularla açmaktan ve ortaya
koymaktan kendimi alamadım. O halde başlayalım efendim. Bakalım Atıf Ala bir
iki kelimelik bir yanıtla kapatabileceği sorular karşısında neler yapacak?
Soruyu Anımsayalım
“Atıf
Ala Diyarbakır yolsuzluk soruşturma dosyasında “Münferittir” kararı mı verdi?” Ortalıkta
bu soruya “Evet” ya da “Hayır” denilebilecek herhangi bir belge ya da
doğrulanmış bir bilgi yok. Ancak derin ve büyük, giderilmesi gereken bir kuşku
var. Bu kuşkuyu pekiştiren de Atıf Ala’nın, benim yazım üzerine paylaştığı
mesajları ve Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı’nın da tutumu ve söylemleridir.
Bu
kuşku hali de aşağıdaki soruları sormayı kaçınılmaz kılıyor. Bu sorulara Atıf
Ala’dan ya da Teftiş Kurulu Başkanlığı’ndan herhangi bir yanıt verilirse de
köşemizde yayınlayacağımızı şimdiden söyleyelim.
İlk
soru öbeğimiz: Eğer Atıf Ala, Diyarbakır Öğretmenevi yolsuzluk soruşturma
dosyasında “münferit”tir kararı verdiyse… Bu karar sonucunda ilgili dosyadan birilerinin,
en azından idari soruşturmadan ayrıştırılarak aklanması sağlandı mı? Eğer aklanması
sağlandıysa, bu biri ya da birilerinin MEB merkez teşkilatındaki rant
çeteleriyle herhangi bir ilişkisi var mıdır?
İkinci
soru öbeğimiz: Eğer Atıf Ala, söz konusu dosyada “münferit”tir kararı verdiyse…
Bu kararı vermesinde, herhangi bir maddi ya da manevi haz ayrıcalığı rol
oynamış mıdır? Bu kararı vermesinde, MEB merkez teşkilatındaki çetelerin ya da
MEB’de örgütlü sendikalara mensup bazı sendikacıların doğrudan ya da dolaylı
bir etkisi olmuş mudur?
Üçüncü
soru öbeğimiz: Eğer Atıf Ala, yine söz konusu dosyada “münferit”tir kararı
verdiyse… Bu karar öncesinde, Diyarbakır’dan gelen ve bu kararla aklanması beklenen
birileriyle, doğrudan ya da dolaylı bir biçimde görüşmüş müdür? Eğer görüştüyse
bu görüşmeyi sağlayanlar ve aracılık edenler içinde MEB merkez teşkilatındaki
çete mensupları var mıdır? Hatta bu birileri için aracılık edenler arasında,
Bakanlığın üst düzeyinde görev yapanlar, dahası rant çetesi tarafından “Kıbrıs’a
kumara götürülmesi bedelinin 50 bin USD” olduğu iddia edilen MEB Bakan Yardımcısı
da var mıdır?
Soruları
şimdilik daha fazla uzatmadan şunu belirtmeliyim: Aslında, başlıktaki soruya
verilecek bir tek “Hayır!” yanıtı tüm soruları geçersiz kılar. Ben de bu ve
peşi sıra yapılacak açıklamaları, Atıf Ala’ya teşekkür ederek köşemde
yayınlarım. Ancak “Evet” yanıtı ve “Sukut ikrardan gelir” misali susmak ise hem
bu soruları gündemde tutar hem de bunlardan daha beter soruları olanaklı hale
getirir.
Benim
MEB Teftiş Kurulu Başkanı Atıf Ala’dan beklediğim tek yanıt, en kısa olan
yanıttır. Yani “Hayır!”
İsterse
bunun ardından “Ben Diyarbakır Öğretmenevi yolsuzluk soruşturmasında “münferit”tir
demedim. Dolayısıyla hiç kimsenin de dosyadan ayrıştırılıp aklanmasına neden
olmadım” diyerek yanıtını açabilir. Her ikisi de kendi tercihidir! Bence Teftiş
Kurulu Başkanlığı’na ve onun başkanı Atıf Ala’ya yakışan da budur. Peki; sizce?
Sizce
Teftiş Kurulu Başkanı Atıf Ala, kendisine yakışır bir biçimde “Hayır!” mı der?
Ya da “Evet!” mi? Yoksa “Sukut ikrardan gelir” dercesine derin bir sessizliğe
mi gömülür?
Yanıt
sizindir efendim!
****
Gelecek yazıda, Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı’nın “Skandal” olarak nitelenebilecek iddiası var efendim…
* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder