MEB
Holding'in Meçhul CEO’suna Sorular
Atalay
Girgin*
Tüm
kamuoyunca biliniyor ki MEB’de bakan olarak görünen, bakanlık koltuğunda
oturan, bu makama atanmış olan kişi Ziya Selçuk’tur. Ancak zaman içinde de
ortaya çıktığı gibi, o gerçek bir bakan değildir. Malumunuzdur ki eski Milli
Eğitim Bakanlarından Hüseyin Çelik de görevden ayrılırken, “Bakanlık otomatik
pilotta” demişti.
Dolayısıyla
resmi sıfatı, zorunlu hallerde attığı imza ve temsil görevi dışında Bakanlığı
yönetmiyor Ziya Selçuk. Zaten istese de yönetemeyeceğini, kendisine yönettirmeyeceklerini
ve yönetmesi için bu göreve atanmadığını bunca zamanda idrak etmiştir. O
yalnızca Bakanlığın görünen yüzüdür. Ve bir kişiye birilerinin “Bakan”, “Bakanım”
demesiyle de “Bakan” olunamadığının bariz örneklerinden biri de kendisidir.
Yine biliniyor ki MEB’de kavgalar, tartışmalar, çekişmeler, gruplaşmalar, eğitimin nasıl olması gerektiği üzerine farklı düşüncelerin ve önerilerin çerçevesinde başlayıp gelişmiyor. Keza tüm okullarda eğitimin niteliğini arttıracak, bunun içeriğini bilimsel ve doğru bilgilerle donatacak düşünce ve öneriler temelinde de çıkmıyor. Çünkü MEB bürokrasi açısından bunlar ayrıntıdır. Olsa da olur olmasa da… Peki; neyin başında başlıyor ve çatışmaya dönüşüyor tartışmalar, çekişmeler, gruplaşmalar?
Rant! Rant! Rant! Yalnızca Rant…
Sorunun
yanıtı ara başlıkta verildi: Yani sorun rant başında çıkıyor. MEB’deki rant ve
dolayısıyla rant kaynaklarına ulaşmanın vesilesi olan koltuk kavgası, son 18
yılda olduğu kadar ayyuka çıkmamıştı. Hatırlayacaksınız! Eylül ayı içerisinde,
sosyal medya ve whatsapp grupları üzerinden yaydıkları, suç duyurusu
niteliğindeki metinlerle birbirlerine demediklerini bırakmayan (ama şimdilik
kulakları malum yerdeki etkili birileri tarafından çekildiği için sessizleşen) MEB
içerisindeki organize koltuk ve rant çetelerinin üzerinde anlaştıkları, savundukları
ve korumak istedikleri isimlerin başında Ziya Selçuk geliyordu. Her iki grup da
birbirlerini Ziya Selçuk’u devirmekle ya da ona darbe yapmakla itham ediyorlar
ama her ikisi de ona sahip çıkıyorlardı. Acaba neden? Sorunun yanıtını düşünün
bakalım…
Ancak
aynı gruplar, geçmiş “Sayıştay Raporları”yla da defalarca gözler önüne serilen
rant çarkının fiili unsurlarına toz kondurmuyorlar, bu çarka, bu çarkın
işleyişine ilişkin (karşılıklı olarak bazı bakan yardımcılarının adını anmanın
dışında) tek kelime etmiyorlardı. Acaba aynı rant çarkının başına, yakın bir gelecekte
kendilerinin ya da kendi kontrollerindeki birilerinin gelme ihtimalinden dolayı
mı? Yoksa “Bakan” sıfatını taşısa da etliye sütlüye karışmayan/karışamayan Ziya
Selçuk’la bu işlerin daha kolay yapılabilir olduğunu düşündükleri ya da
bildikleri için mi?
Peki;
Milli Eğitim Bakanı sıfatıyla ve en azından resmiyette, Bakanlıktaki her şeyin ve
herkesin amiri ve MEB’in en yüksek yöneticisi olması hasebiyle, Ziya Selçuk’un Sayıştay’ca
ortaya konulmuş olan, “bütçe ve muhasebe dışı”, “özel hesaplar” üzerinden dönen
rant çarkını bilmemesi, öğrenmemesi mümkün mü? Eğer biliyorsa ya da öğrenmişse,
bu sürece müdahale etmesi, sorumlular hakkında idari ve adli işlemler
başlatması gerekmez mi?1
Bakanlığı, MEB Holding’i Yöneten
Kim?
Yanıtı
belli sorunun: Eğer, Bakanlığı yöneten, “Bakan değil gören olacağım” ahkâmı
kesen, Ziya Selçuk’sa elbette gerekir. Hele hele “etik”, “etik değerler”, “ahlâk”, “ahlâk telakkisi” sözlerini çok
seven, dahası “Eğitimin temeli ahlâk olacak” diyen Ziya Selçuk’un başka türlü
davranması beklenebilir mi? Elbette beklenemez! Ve elbette düşünülemez bile!
Gelin
görün ki işin aslı da astarı da bu değil. Nedendir bilinmez ama Ziya Selçuk, kendi
dönemi içinde bile “Sayıştay Raporu”yla iki kez önüne konulmuş olan “bütçe ve
muhasebe dışı”, “özel hesaplar” konusunda idari ya da adli herhangi bir işlem
yapmıyor ya da yapamıyor? Acaba hangisi? Yapmıyor olması mı vahim, yapamıyor
olması mı?
Bu
durumda sormak gerekmiyor mu? Fiiliyatta Bakanlık, yani eğitimden çok bilumum usulsüzlüğün
ve rant ilişkisinin döndüğü MEB Holding kim tarafından yönetilmektedir? Malum
ya her holdingin bir CEO’su olduğu gibi, acaba MEB Holding’i de fiiliyatta
yöneten, ama görünmez bir CEO mu vardır? Eğer varsa, MEB Holding’in, başta Ziya
Selçuk olmak üzere, tüm bakan yardımcıları ve genel müdürlerini de yöneten,
görünmez CEO’su kimdir? Yani ‘Büyük Patron’un asıl temsilcisi kimdir? Eğer
durum buysa, boynuna davul asılmış olan Ziya Selçuk, tokmağı canının istediği
gibi kullanan da ‘Büyük Patron’un asıl
temsilcisi olan bu görünmez CEO mudur?
MEB Holding Soruları
Açıkça
anlaşılabileceği gibi, eğitimden çok ticari ilişkilerle öne çıktığı için devasa
bir holdinge dönüşmüş olan bu kurumu kimin yönetmediği, “Görünen köy kılavuz
istemez” denilebilecek kadar ortadadır. Bu durumda MEB’e ilişkin sorulan ve
sorulabilecek soruların muhatabı Ziya Selçuk değildir. Zaten o, TBMM’den
kendisine “Soru Önergesi”yle yöneltilen sorulara bile cevap vermemiş/verememiştir.
Kim bilir ki belki de meçhul CEO’dan bir işaret gelmemiştir daha…
Dolayısıyla
şu saatten itibaren, Ziya Selçuk’u muhatap alarak MEB’e, MEB Holding’e ilişkin
sorular sormak gereksizdir. Bu işlerin asli muhatabı, meçhul, görünmez CEO’dur
artık! Buradan hareketle kısa bir anımsamayla başlayalım:
Biliyorsunuz
ki 2019 yılına ilişkin hazırlanan “Milli Eğitim Bakanlığı Sayıştay Düzenlilik
Denetim Raporu” açıklandı. Muhtemelen okumuş olmalısınız. Her yıl olduğu gibi,
2019 yılı “Sayıştay Raporu”nda da Milli Eğitim Bakanlığı’na ilişkin bir dizi
eksiklik ve usulsüzlük tespitine yer verildi.
Malumunuzdur
ki Milli Eğitim Bakanlığı’na ilişkin “Sayıştay Raporları”ndaki bu tür eksiklik
ve usulsüzlükler yıllar içinde alışkanlıklara dönüşüp kanıksanarak vaka-i adiye
haline gelmiştir. Ki bu Türkiye’deki tüm eğitimi düzenlemek ve içeriğini
belirlemek gibi bir iddiası, görevi, yetkisi olan MEB gibi bir kurumun düştüğü
/ düşürüldüğü hali göstermesi açısından çok vahimdir. Ne var ki bunlardan çok daha
vahimi de 2019 “Sayıştay Raporu”nda yer alan şu tespittir:
“Bakanlık
bütçesi ile ilişkilendirilmeksizin bankalarda açılan özel hesaplarda yönetilen,
çeşitli kaynaklardan elde edilen gelirler ile bu gelirlerden yapılan harcamalar
bulunmaktadır. Bu hesapların sayısına,
türlerine ve büyüklüklerine ilişkin veri bulunmamaktadır.”
“Sayıştay Raporu”ndaki bu iki cümlelik tespitin, tek
başına son cümlesi bile savcıları göreve çağırmak ve savcılıklara suç
duyurusunda bulunmak için yeterlidir.
Buradan hareketle sormak gerek;
1- “SayıştayRaporu”nda yer alan ve sayısı, türleri, büyüklükleri bilinmeyen “özel
hesaplar”ın bulunması ve sorumlularının tespit edilip yargılanması için
savcılıklara suç duyurusunda bulundunuz mu? Bunlar hakkında idari soruşturma
başlatmaları için bakan dahil olmak üzere yetkililere herhangi bir talimat
verdiniz mi? Yoksa “Başlarım Sayıştay’ına da Sayıştay Raporuna da… Siz işleri
yine eskisi gibi yürütün! Aslan payımı da kenara koymayı sakın unutmayın!” mı,
dediniz?
2- Eğer
idari olarak herhangi bir soruşturma başlatmadıysanız ya da adli olarak
savcılıklara herhangi bir suç duyurusunda bulunmadıysanız; bunun nedeni, MEB Holding’deki her şey gibi, bu“özel
hesaplar”ın da sizin bilginiz, denetiminiz, kontrolünüz ve tasarrufunuz altında
olması mıdır?
3- Eğer
öyleyse, yani bu sayısı, türü ve büyüklükleri hakkında “veri bulunmamaktadır”
denilen “özel hesaplar”, bir CEO olmanız hasebiyle, meçhul paydaş olarak ve
sizden başlayarak hiyerarşik bir sıra içinde resmi olarak açılmış ve üzerinde
tasarrufta bulunulmuşsa, bu durumda, neden Sayıştay denetimi sırasında bunlara
ilişkin herhangi bir belge sunulmamıştır? Yoksa “Sayıştay ne sayarsa saysın!
Haydi tay tay!” mı dediniz?
4- Acaba, sayısı, türü ve büyüklüğü bilinmeyen “özel
hesaplar” hakkında herhangi bir bilgi, bulgu, “veri bulunmamaktadır”
denilmesinin nedeni, bu “özel hesaplar”ın, kelimenin asli anlamında, kurum
içinde ya da dışında “özel kişi ya da kişiler” adına açılması, bu “özel kişi ya
da kişiler”in tasarrufuna bırakılmış olması mıdır? Eğer hal buysa, adlarına
“özel hesap”lar açılan bu kişiler içinde kimler vardır? Adlarına “özel hesap”
açılan bu “özel kişi ya da kişiler”den kaçı yetkili, kaçı yetkisiz MEB Holding personelidir?
Dahası adlarına “özel hesap” açılan bu “özel kişi ya da kişiler”den kaçı MEB
personeli değildir? Örneğin; bunların içinde MEB Holding’de çalışan ya da
çalışmayan herhangi bir kadın var mıdır? Varsa sayıları, sıfatları, MEB Holding
yetkilileriyle yakınlıkları nedir?
5- “Sayıştay
Raporu”nda belirtilen, sayısı, türü ve büyüklükleri hakkında “veri
bulunmamaktadır” denilen “özel hesaplar”, doğrudan ya da dolaylı olarak MEB Holding’in
hangi yetkilileri tarafından açılmıştır?
6- Avrupa
Birliği fonlarından hibe olarak aktarılan ve Euro cinsinden olup milyarlarla
ifade edilen bu paralar, Merkez Bankası’nın muhabir bankası olan Ziraat
Bankası’nda açılan hesaplara yatırılması gerekirken, neden başka bankalarda
açılan “özel hesap”larda vadeli olarak tutulmaktadır? Bu döviz cinsinden vadeli
“özel hesap”lardaki paraların faizleri, adlarına “özel hesap”lar açılmış olan
kişiler tarafından mı kullanılmaktadır? Yoksa MEB Holding’deki her şeyden ve
herkesten sorumlu, meçhul CEO olarak “Aslan payı benimdir. Geriye kalan
ötekilerindir” mi diyorsunuz?
Yakında yeni bilgiler ışığında, yeni sorularda buluşuncaya dek, hoşça kal “Meçhul CEO”… Ama cevapları da hazır et! Kaytarma sakın!
* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com
1 Burada
haksızlık yapmayalım: Ziya Selçuk, bakanlık görevine atanmasından kısa bir süre
sonra, yani kendisinin “Bakan” olduğu yanılsamasını yaşadığı cicim aylarında,
bilerek ya da bilmeyerek, bu rant çarkına çomak sokacak bir adım attı ya da bu
konuda bir talimat verdi. Aylardan Ekimdi. Ancak bu adımın da talimatın da akıbeti
hala belirsizdir. Bu talimat sonrası resmiyete dökülen işlemlerin de eğer
başlatılabildiyse akıbeti meçhuldür. Dahası rant çarkı benzer yöntemlerle ve
artarak devam ediyor olmasına rağmen, bu adımı ve talimatı izleyen yeni adımlar
ve talimatlar, en azından bu konuda gelmemiş olmalı ki resmiyete yansımadı. Çark
da dönmeye devam ediyor hâlâ… İnsan sormadan edemiyor: Acaba Ziya Selçuk da bu rant
çarkına dâhil mi oldu? Sorumlular hakkındaki soruşturma talimatının arkası
bundan dolayı mı gelmedi? Bütçe ve muhasebe dışı “özel hesap”ların açılması
bundan dolayı mı artarak devam etti? Şimdilik
dipnotta kalsa da bunu başka bir yazıda ele alacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder