Milli Eğitim Bakanlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Milli Eğitim Bakanlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

01 Temmuz 2021

MEB ve Ziya Selçuk “Eğitimde Fırsat Eşitliği”ni Bitirdi

 

MEB ve Ziya Selçuk “Eğitimde Fırsat Eşitliği”ni Bitirdi

Atalay Girgin*

Muhtemelen başlığı okuyanlardan bazıları şöyle düşünmüş olabilir: Olmayan şey bitirilebilir mi?

Haklısınız elbette… Olmayan şey bitirilemez. Bir adın, bir kavramın sakız gibi çiğnenip duruyor olması da o şeyin varlığına delalet etmez. Tıpkı; gerçeklikte bir varlığı, bir var oluşu olmayan ve düşten, düşünsellikten öte herhangi bir gerçekliğe tekabül etmeyen, salt insan zihninin ürünü olan tüm varlıklar gibi… Bu tür varlıkların gerçeklikte hiçbir yeri yoktur.

Eşitsizlik Koşullarında Eşitlik Olmaz

Keza aynı durum neliği olup da gerçekliği olmayan kavramlar için de geçerlidir. “Eğitimde fırsat eşitliği” kavramı da bunlardan biridir. Var olabilmesi, var edilebilmesi için, öncelikle, hem kabuller hem de gerçeklik boyutunda toplumsal anlamda üzerine bina edilebileceği sağlam bir nesnel zemine ihtiyaç vardır ki bunun da başında ekonomik ve sosyal eşitlik gelir.

Ayrıntılara boğmadan, en basitinden söyleyeyim: Milyonlarca işsizin, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan insanın var olduğu, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve eşitsizliğin her geçen gün arttığı koşullarda böylesi bir eşitlikten söz edilebilir mi? Yanıtı belli sorunun…

14 Mart 2021

Milli Eğitim’de Kimler Neler Yapmış Neler?

 

Milli Eğitim’de Kimler Neler Yapmış Neler?

Atalay Girgin*

Aslında, bu yazının başlığını, “Türkiye’de kimler neler yapmış neler?” diye yazıp okumak da mümkün. Ve ardı sıra gerisini Türkiye’de yapılanlar üzerinden yazmak da… Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı’nda olanlar toplumsal ve siyasal olarak yaşananların küçük bir parçası… Yani yalnızca MEB’e, MEB bürokrasisine özgü değil olup bitenler…

Bunda da şaşılacak herhangi bir şey yok. Çünkü uzun zamandır toplumsal olarak ilginç bir dönemden geçiyoruz. “İlginç” dediğime bakmayın. O sözün gelişi… Aslında olağanüstü bir toplumsal bunalımın tam ortasında yaşıyoruz. Hem de toplumsal çözülme ve kültürel çürümenin tüm temel toplumsal kurum ve kuruluşları sarıp sarmaladığı, her yere sirayet ettiği bir dönemde… “Türkiye Cumhuriyeti’nin adı1”ndan ötesinin kalmadığı, yasama ve yargıdan yürütmeye, ekonomiden siyasete dek her şeyin, bu çözülme ve çürüme sarmalında savruldukça enkaza dönüştüğü bir dönemde…

Anımsayacaksınız! Akıldanelerin yazıp promptere yükledikleri “Fikri bir buhran içinde çırpınıyoruz” sözüyle, yaşanan durumu cümle âleme ilan eden Recep Tayyip Erdoğan, bu enkazın üzerine bir nevi itiraf bayrağını dikmişti geçtiğimiz aylarda. Lakin bu, yalnızca çok gecikmiş bir teşhis ve itiraf olmaktan öte bir değer taşımıyordu. Çünkü ne yaşanan olağanüstü toplumsal bunalıma bir çareydi ne de enkaza dönüşmüş herhangi bir kurum ve kuruluşa...