Cüppeli Ahmet hoca bir istisna değil
Fikret Başkaya
" İşçi çıkarılınca kıdem tazminatı almak caiz midir? şeklindeki soru
üzerine, Ahmet Mehmet Ünlü, "Caiz
değil. Çünkü, kıdem tazminatı hakkı değil, maaşını almış. Kendi çıksa alamıyor,
adam çıkarırsa alıyor. Hakkı olsa kendi çıksa da alması lâzım. Demek ki hakkı
değil" demiş. Tepkiler hocaya yönelik ama asıl önemli olan böyle bir
sorunun sorulabiliyor oluşudur. Zira bu soru, işlerin nereye vardığını, dinci
gericiliğin aldığı mesafeyi gösteriyor. Fakat daha da önemli olan, Cüppeli
Ahmet Hoca'nın bir istisna olmamasıdır.
Dinler her zaman mülk sahibi
sınıfların ve devletlerinin hizmetinde oldu. Tarih sahnesine çıktığı günden
beri din, sömürüyü, yağma ve talanı, savaşları, toplumsal eşitsizliği, adaletsizliği
meşrulaştırma ve kabullendirme işlevi gördü. Velhasıl egemenlik sistemini
meşrulaştırma aracıydı. Elbette bunu söylerken bir 'kurum' olarak dinden söz
ediyoruz. Bir de bireyi ilgilendiren veçhe var. Öleceğini bilerek yaşayan bir
varlık olarak insan, haklı olarak ölümden sonrasını merak ediyor. Bir rahatlamaya
ihtiyaç duyuyor. Tanrı arayışının, bir "kurtarıcı" arayışının asıl
nedeni bu...