Fikret Başka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fikret Başka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ocak 2016

Üniversite Olmanın Kriteri



Bir binanın ön cephesine 'üniversite' yazmakla orası üniversite olmaz!


Fikret Başkaya

 
Özerklik üniversite için vazgeçilmezdir. O kadar ki, "özerk değilse üniversite değildir" denecektir. Kendi kendini yönetemeyen bir kurum üniversite adını hak etmez... Fakat, devlet ve sermaye karşısında özerklik önemli olmakla birlikte, yeterli değildir. Veya aynı anlama gelmek üzere, özerklik bir şekil sorunundan ibaret değildir. Özerk üniversite, özgür düşünceyi, eleştirel düşünceyi içselleştirmiş, bilim namusuna ve entelektüel dürüstlüğe sahip akademi üyelerini varsayar. Aksi halde, kapısına istediğiniz kadar üniversite yazın, diğer devlet kurumlarından bir farkı olmaz. Bizde üniversite üyelerinin ezici çoğunluğu, bilimsel- entelektüel kaygılara yabancıdırlar. Pekâlâ başka bir devlet kurumunda, bir bankada, bir şirkette de çalışıyor olabilirlerdi... Onun için, şeylerin gerçeğine nüfuz etmek gibi kaygılar taşıyanlar, bilimsel- entelektüel iddiası olanlar çok küçük bir azınlıktır. Aslında orada Mete Kaynar'ın, "uzman yetiştiren uzmanlar" dediği söz konusudur.



Türkiye'de gerçek üniversite tanımıma uygun kurumlar hiç bir zaman olmadı. Ama her zaman sayıları çok az da olsa, bilim namusuna ve entelektüel dürüstlüğe sahip, üniversiteye yakışan hocalar oldu! Zaten devletin kutsal sayılıp tabu mertebesine yükseltildiği bir rejimde, hiç bir özerk kurumun yaşamasına izin verilmezdi ve verilmedi. Tabii hiç bir farklı, aykırı, eleştirel düşünceye de yaşama şansı tanınmadı. Böylesine bağnaz, böylesine köşeli, böylesine boğucu bir resmi ideolojinin geçerli olduğu bir rejimde, özgür düşüncenin serpilip, gelişmesi mümkün değildir. Türkiye'nin sürekli yerinde saymasının, patinaj yapmasının başlıca nedenlerinden biri, toplumun bağnaz bir resmi ideoloji tarafından rehin alınmış olması, özgür düşüncenin ve özgür tartışmanın önünün kesilmesidir. Özgür düşünce ve özgür tartışmanın yasaklandığı, dahası lânetlendiği durumdaysa, toplum kendisi hakkında düşünme yeteneğini kaybeder, önünü göremez, yolunu bulamaz, çürür ve çöker...