Etik
Bağlamında Felsefe
(TARAF Gazetesi'nin kitap eki TarafKİTAP'ın Nisan sayısında Başbakanın Günlüğü'ne ilişkin yayınlanan yazı...)
Özgül
Bike YÜCALAN
Her
olasılığı hesaplayabilirsiniz ama belirleyemezsiniz.
Max Palanck’ın Kuantum Teorisi ve Werner Heisenberg’in Belirsizlik Kuramı’na da
dayanan bu felsefi anlayış ve yaklaşımı, “Başbakanın Günlüğü” adlı romanında
Atalay Girgin bir kez daha anımsatıyor okura.
Yazar bu anımsatmayı
söz konusu teorileri anlatarak ya da o bilim insanlarının adlarını belirterek
yapmıyor. Aksine “Kemeutopyalılar roman dizisi” adını verdiği serinin ilk iki
çalışmasında olduğu gibi, kurgulanan olaylar ve etik ilişkiler üzerinden
sergiliyor.
Kahramanları fareler
olan bir gezegenin kurgulandığı romanda, fabl türü anlatının ironik ve politik
dili, akıcı bir üslup içinde olaylara, olaylar karşısındaki kişi ve kişiler
arası ilişkilere eşlik ediyor. Bu boyutuyla siyasal bir roman niteliği de
taşıyan “Başbakanın Günlüğü”nde, her şeyi belirlemeye ve kontrol etmeye çalışan
bir iktidarın kırılganlığı da anlatılıyor. Keza iktidarın büyüsüne kapılıp
sormadan sorgulamadan itaat ilişkisi içerisinde yapıp eyleyenler de…
Romanda, son seçimleri,
tüm rakiplerinin toplamından daha fazla oy alarak, ezici bir çoğunlukla kazanan
bir başbakanın, kendini tek muktedir ve en güçlü gördüğü bir dönemde, kaybolan
ve Kızıllar’ın eline geçen günlüğüyle birlikte gelişen olaylar sürükleyici bir
dizi film gibi, neredeyse sinemografik bir tarzda kare kare kesintisizce
sergileniyor. Romanın kahramanlarından birisi olan Başbakan, her şeyi kontrol
edip hesaplamaya, tedbirlerini ona göre almaya çalışırken, en güvenli mekânında
paçayı ele veriyor.
Bunlardan habersiz olan
ve Başbakan’a yakınlığını ilişki kurduğu kişi ve kurumlar karşısında ayrıcalığa
dönüştürmeye çalışan birileri ise bu geçici statülerini kendilerinden daha
değerli görmeye ve başkalarına da algılatmaya yöneliyor. Yazar, gündelik yaşam
içerisinde de sık sık karşılaşılan ve kişinin değeri ve değerlerinden çok onun
statüsü ekseninde gelişen hatta belirlenen ilişki ve davranışları, etik açıdan sergilemekle
kalmıyor, aksine belirginleşen şu sorular çerçevesinde bunları tartışmaya
açıyor: Kişinin değerini ve değerlerini belirleyen statü müdür? Bir kişiye
statüsüne göre mi davranmak gerekir? Yoksa değerine göre mi? Statüye değer
katan değerinin ve değerlerinin bilincinde olan kişi midir? Yoksa kişiyi
değerli kılan statüsü mü?
Çok yönlü, çok boyutlu,
çok anlamlı çok katmanlı bir yapıya sahip olan her roman gibi, Başbakanın
Günlüğü’nde de siyasal, psikolojik boyutun yanı sıra özellikle etik ilişkiler
bazında felsefe öne çıkıyor. Yazar, romanda ironik anlatıyla yer yer okuru
gülümsetirken, kurguladığı olaylar karşısında kişilerin tutum ve davranışları,
kurdukları etik ilişkiler aracılığıyla da düşündürmeye, sormaya sorgulamaya
yöneltiyor. Eğer amacı buysa Atalay Girgin’in, Başbakanın Günlüğü’nde bunu
başarıyla gerçekleştirdiğinin altını çizmek gerekiyor. Ve “Ya yarın olmasaydı?”
derken, her şeyin hesaplanıp belirlenmeye, kontrol edilmeye çalışıldığı bir
evrende, düşündüren bir başka kapıyı aralıyor. Elbette bakmaya, düşünmeye cüret
edenlere…