İnsan
İtibar Kazanmak İçin Mi Öğretmen Olur?
Atalay
Girgin*
Öğretmenlik kişiye
itibar kazandırır mı? Öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenlerin
itibarsızlaşmasından / itibarsızlaştırılmasından söz etmeyen eğitimcilerin
sayısı yok denecek kadar azdır. Eğer bu azınlığı paranteze alacak olursak, itibar
sorunu geriye kalan tüm öğretmenlerin sorunudur. Bu denli çok insanın diline
pelesenk olan bir sorunun da yok sayılması, bu söylemin ardında ne olup
olmadığının sorgulanmaması düşünülemez.
Peki; bu gerçek bir
sorun mudur? Yoksa bir yanılsama mı? Eğer gerçek ise bunun göstergeleri
nelerdir? Öte yandan, birilerinin birilerine durdukları yerde “Sana itibar
veriyorum” demesiyle itibar kazanmak ya da bir anda itibarın artması mümkün
müdür? Dahası itibar alınıp verilebilecek bir şey midir? Soruları daha da
çoğaltabiliriz elbette ama bu kısa yazı için şimdilik daha fazlasına gerek yok.
İtibarsızlaşma ve
itibarsızlaştırılma söylemi, muhatap olanlara iki bildirimde bulunur: Bunlardan
biri, “Biz eskiden itibarlıydık. İtibar görürdük. Öğretmenlik itibarlı ayrıcalıklı
bir meslekti.” İkincisi ise, “Biz o geçmişi, o geçmişteki itibarı geri
istiyoruz. Günümüzde itibarsızlaştırıldık.”
Bu bildirimlerden
ikincisine, hemencecik yöneltilebilecek, “Neden? Nasıl? Niçin? Ne zamandan
beri? Kim ya da kimler tarafından?” sorularıyla uğraşmayı öncelikle okura
bırakıyorum. Keza şimdiki öğretmenlerin asla gidemeyecekleri, yaşamadıkları
geçmişi veri alan birinci bildirimi de…
Bunların yerine daha
temel sorulara yöneliyorum: Mesleklerin, zamandan, yaşanan toplumsal
koşullardan bağımsız bir biçimde, değişmez ve hep zaman ve mekân üstü olan bir
itibar hiyerarşisi mi var? İtibar, kişinin yapıp ettikleriyle, karakteri,
kişiliği, tutarlılığıyla kazandığı bir değer midir? Yoksa yaptığı mesleğe
istinaden, kişiliğinden, karakterinden, yapıp eyleyişlerinden bağımsız olarak
otomatik olarak sahip oluverdiği bir değer midir?
Durup düşünen, soran
sorgulayan, duygularının esiri olmayan, değişen toplumsal gerçeklikten bağını
koparmayan ve onu kavrayan herkesin yukarıdaki sorulardan ilkine verebileceği
uygun cevap şudur:
“Hayır! Meslekler
arasında bir itibar hiyerarşisi yoktur. Her meslek yerine, zamanına ve
koşullara bağlı olarak toplumlar ve kişiler için değişen öneme ve değere sahip
olabilir. Hiçbir mesleğin her koşulda, her dönemde, herkes için değişmez ve
aynı kalan bir değeri olamaz.
Buna
bağlı olarak, kişinin itibarı, yaptığı işe, mesleğe bağlı olarak atfedilen
sıfata, statüye endeskli de değildir. Çünkü kişinin mesleğine, sıfatına ya da
statüsüne göre belirlenen bir itibar, hak etmediği halde birilerine yersiz ve
gereksiz yere değer atfetmeyi ya da değer biçmeyi gerektirir. Dahası o kişiyi
bir insan olarak değeri ve değerleriyle bütünsel olarak değerlendirmenin önüne
geçer. İnsanın, karşısındakini sıfatı, mesleği ya da statüsüyle değerli ya da
değersiz olarak sınıflamasına neden olur.”
Elbette yukarıdaki
italik sözler, ne yazık ki olanı değil, kısaca olması gerekeni dile
getirmektedir. İtibarsızlaşma / itibarsızlaştırılma söylemine sarılanların
aslında bir türlü kavrayamadığı hakikat de o sözlerde gizlidir. Çünkü bilinçli
ya da bilinçsizce bu söyleme sarılanların talebi, bir insan olarak değeri ve
değerleriyle değerlendirilmek değil, aksine mesleklerinden dolayı bir itibar,
bir ayrıcalıktır. Bir başka deyişle, içindekinden bağımsız bir biçimde üniformaya
itibar gösterilmesi, değer verilmesi talebi...
Büyük bir yanılsama.
Çünkü hiçbir mesleğin, kendinde bir şey olarak, her koşulda değişmez, zaman ve
mekân üstü bir itibar ve değerinden söz edilemez. Söz edilse de bu doğru
değildir. Keza bir mesleğin, sıfatın ya da statünün de kişiye, kendisinde
olmayan bir değeri, itibarı kazandırmasını beklemek de bir yanılsamadır.
Dahası, salt sıfatı ya da statüsünden, mesleğinden dolayı bir insana itibar
atfetmek de…
Dolayısıyla,
öğretmenlerin itibar göstergeleri bunlar olamaz. Günümüz koşullarında,
öğretmenlerin itibarına ilişkin iki temel gösterge vardır. Bunlar ne midir?
Düşünün bakalım: Sizce bu göstergeler nelerdir? Benim cevabım bir sonraki
yazıda…
Unutmadım. Başlıktaki ve
girişteki soruların cevapları yazının içinde var. Ancak daha açıkça yazayım:
Öğretmenlik mesleği, kişiye durduk yere itibar kazandırmaz. Çünkü bir meslek
olarak kendi itibarı ve değeri de itibaridir zaten. İtibar kazanmak için
öğretmen olanın ise vay haline…
Bunların yanı sıra şunları da unutmamalı öğretmen:
İktidarın ve o iktidara kapı kulu olan sendikanın üyesi olduğu sürece yalanlarla oyalanmaktan kurtulamayacaktır.
Sınavlarda nesnellik kriterini unutmuş olan MEB'in oyuncağı olacaktır. Performans ve 4 yılda bir sınav yeni uygulamaların yanında çocuk oyuncağı kalacaktır. Ekonomik koşulları, vb. yazmıyorum bile...
Son olarak; öğretmenler, memurluğa ve memurlaştırılmaya karşı ayağa kalkıp haklarını arama peşine düşmediği sürece mevcut kazanımlarını da sırayla kaybedecektir. Bundan dolayı ne denli geç kalınmış olsa da "Ya Şimdi Ya da Hiç" diyerek ayağa kalkmanın zamanıdır. Yalnızca kendimiz için değil, bir parçası olduğumuz toplum için de ayağa kalkmalıyız.
Bunların yanı sıra şunları da unutmamalı öğretmen:
İktidarın ve o iktidara kapı kulu olan sendikanın üyesi olduğu sürece yalanlarla oyalanmaktan kurtulamayacaktır.
Sınavlarda nesnellik kriterini unutmuş olan MEB'in oyuncağı olacaktır. Performans ve 4 yılda bir sınav yeni uygulamaların yanında çocuk oyuncağı kalacaktır. Ekonomik koşulları, vb. yazmıyorum bile...
Son olarak; öğretmenler, memurluğa ve memurlaştırılmaya karşı ayağa kalkıp haklarını arama peşine düşmediği sürece mevcut kazanımlarını da sırayla kaybedecektir. Bundan dolayı ne denli geç kalınmış olsa da "Ya Şimdi Ya da Hiç" diyerek ayağa kalkmanın zamanıdır. Yalnızca kendimiz için değil, bir parçası olduğumuz toplum için de ayağa kalkmalıyız.
* Felsefe
Öğretmeni; http://atalaygirgin.blogspot.com
Okumak için tıklayın : Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla
Okumak için tıklayın : Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder