Serbay Mansuroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Serbay Mansuroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2016

Öğretmen Toplumsal Çürümeden Etkilendi



Öğretmen toplumsal çürümeden etkilendi

Atalay Girgin, Aşk Mavidir Öğretmenim’de çürümeye dikkat çekiyor. Kitap, Karaman’da şeytanlaştırılan öğretmenin sistemden bağımsız olmadığını da ortaya koyuyor.



Serbay Mansuroğlu
serbaymansur@birgun.net

Okul, öğrenci, öğretmen ve sendika ekseninde toplumsal alanda yaşanan dönüşümü ve bu dönüşüm çerçevesindeki ilişkileri konu alan Aşk Mavidir Öğretmenim kısa süre önce raflarda yerini aldı. Kitabın yazarı Atalay Girgin ile kitabı ve eğitim dünyasını konuştuk.
Girgin yıllar önce yazdığı Lağımpaşalı kitabı nedeniyle aynı zamanda kısa süre önce Cumhurbaşkanı’na hakaretten hakkında soruşturma başlatıldı ve ön rapor kapsamında sürgün edildi. Girgin'in anlattıkları Karaman'da 45 öğrenciye tecavüzle suçlanan öğretmenin çürüyen bir sistemden bağımsız olmadığını ortaya koyuyor.
Aşk Mavidir Öğretmenim kitabı sizin yedinci kitabınız. Kitapta ne anlatıyorsunuz?

İdealize bir düzeyde, eğitimin, toplumsal çözülme ve çürümenin panzehiri, değer erozyonunun engelleyicisi olduğu düşünülür. Yanılsamalı ve eğitimin içeriğinden bağımsız bir biçimde de öğretmen, sanki bu panzehirin genç kuşaklara şırıngacısıdır. Okulda ve sınıftaki duruşuyla, toplumsal değişme sürecinde olumluluk atfedilen, ahlâki anlamda yüceltilen doğruluk, dürüstlük, iyilik, ilkelilik ve tutarlılık gibi, her biri görelilik arz eden değerlerin öğrenci karşısında model alınması gereken örneğidir.

İşte Aşk Mavidir Öğretmenim, okul-öğretmen-öğrenci ve kısmen de veli çerçevesinde kurulan olayları, kişileri ve aralarındaki ilişki biçimleriyle yukarıdaki kabullerin bir yanılsama olduğunu sergiliyor. Bunları sergilerken, hem eğitim ve okulun hem de öğretmenin kendilerini kuşatan ve sürekli değişen toplumsal, siyasal koşullardan bağımsız olmadığını ve aynı zamanda toplumsal çözülme ve çürümeden nasıl nasiplerini aldıklarını anlatıyor. Aynı zamanda ahlaki açıdan olumlu anlamda öğrenciye örnek olmak bir yana, ilkesiz ve tutarsız düşünüş, söyleyiş ve eyleyişleriyle değer erozyonunun fiili bir unsuru haline gelişlerini, gücün karşısında rüzgârın önündeki kuru bir yaprak gibi savruluşlarına işaret ediyor. Keza tüm bunlara inat, gerçek hayatta olduğu gibi, umudu yeşertmeye çalışanlara da…

Hem öğretmenlik hem yazarlık bir arada nasıl oluyor? Yazmak meşakkatli bir süreç değil mi?

Elbette… Yazmak meşakkatli bir süreç. Öğretmenliği ve yazarlığı bölünmeden, düşünsel sürekliliği koparmadan bir arada yürütebilmek oldukça zor. Bundan dolayı, eğitim öğretim sürecinde uzun erimli ve hacimli çalışmalara girişemiyorum. Kısa yazılarla, bazen de yalnızca okuyup araştırmakla yetiniyorum. Kapsamlı çalışmalar, örneğin roman yazımı için, eğitim öğretim döneminin bittiği yaz tatilini sabırsızlıkla bekliyorum.

Yazarken hangi gayeyle yazıyorsunuz? Bir derdiniz var mı?