“Yeni
Türkiye”den sevgilerle..!*
Fikret
Başkaya
Kapitalist
çağda, yeni olanın, yeniliğin timsali olan her teknik ilerlemenin ve büyük
olanın, mutlaka iyi bir şey olduğuna dair köklü bir inanç geçerlidir. “Yeniyse
iyidir” şeklinde genel-geçer bir kabul söz konusu. Bir şeyin “yeni” olması,
onun gerçekten ne olduğunu, velhasıl o şeye dair şüpheyi ve tartışmayı, soru
sormayı bertaraf ediyor. Mesela “yeni Türkiye” dendi mi, o artık mutlaka “iyi”,
“güzel”, “arzulanır” bir şeydir. Asla sorun edilmemesi gerekir. Tabii “yeni”
iyiyse, “eski” kötüdür ve “yeniye” itiraz etmek, sorun etmek, tartışmaya açmak
kötüyü istemektir, gericiliktir... AKP’nin son dönemdeki “yeni Türkiye” söylemi
aslında olup-bitene dair tartışmayı önleme, değilse etkisizleştirme amacı
taşıyor.
İkincisi,
kapitalist çağda sorunların çözümü daima ilerdedir, gelecektedir. Kapitalizm
öncesi toplumlarda geçerli geleneksel ideoloji, insanın nihai kurtuluşunun bu
dünyada değil, ölümden sonra cennette mümkün olduğunu vâz ediyordu. Ölümden sonra
cenneti hak edebilmek de, bazı şeyleri yapmak, bazı şeylerden sakınmakla
mümkündü. Esas itibariyle Tanrı adına konuşan egemene itaat edilirse, Cennetin
yolunun açık olduğu söyleniyordu... İbn-i
Haldun, 6 yüzyıl önce: Halkın dini efendinin dinidir” demişti... Kapitalist modernite bu söylemde küçük bir değişiklik yaptı : Cennet
bu dünyada mümkündür ama ilerdedir, gelecektedir... “Şimdinin [hâlin] sıkıntılarına, kötülüklerine katlanmadan geleceğin [âtinin]
iyi, güzel, müreffeh, mutlu... toplumuna ulaşılamaz. Bu gün çektiğimiz
sıkıntılar, gelecekte sahip olacağımız
iyi, güzel şeyler için ödemek zorunda olduğumuz bedeldir... İşte AKP’nin “Yeni Türkiye” söylemini bu bağlamda ele almak gerekiyor. R. T.
Erdoğan boşuna, 2023’ü, 2053’ü, 2071’i işaret etmiyor...