Edebiyat Nedir Ki...
"Edebiyatta Felsefe / Sanatta Nesneleştirme Sorunu"
“Hiçbir
kitapta” diyor Atalay Girgin, “gerçek
yoktur. Bu önermeye, dinlerin kutsal sayılan metinleri de dâhildir. Neden?”
Ve devam ediyor: O halde edebiyatta anlatılan nedir?
Edebiyatın neliği nedir? Edebiyatta felsefi olan nerede başlar nerede biter?
Felsefi roman nedir? Keza eleştiri nedir?
Hiçbir kitapta gerçek yoksa bu durumda “Edebiyat
nedir ki…?”
İşte kitaba adını veren bu soru, edebiyatta
felsefeden sanatta nesneleştirme sorununa dek düşünmenin, sormanın,
sorgulamanın, dahası okura da kendi yanıtlarını vermenin kapılarını aralıyor. Elbette
edebiyatı neliği ve gerçekliği temelinde nesne edinerek… Ve elbette edebiyatı
ve edebiyatçıları kuşatan toplumsal gerçekliği asla unutmadan…
Toplumsal çözülme ve çürümenin yaşamın tüm kurumlarını
sarmalına aldığı ve insan ilişkileri ve davranışlarında düşünüş, söyleyiş ve
eyleyiş boyutuyla değer erozyonu olarak kendini gösterdiği günümüzde,
edebiyatçıları ve edebiyat okurunu, aralanan bu kapıdan içeri bakmaya
çağırıyor. Felsefeyle bakmaya, felsefeyle düşünmeye ve sorgulamaya...
Çünkü edebiyat camiası ve onların kurduğu ilişkiler
ve ortaya koydukları ürünler de bu çözülme ve çürümeden ari değildir. Aksine
dönemsel olarak edebiyat adına üretilen her şey içindedir bunun… Hele hele her şeyin metalaştırıldığı ve
metalaştırılamayanın değersiz sayıldığı bir dönemde… Edebiyat ve edebiyatçılar
dışında kalabilir mi bu sürecin?