Fikret
Başkaya: “Bilinç devrimine, etik ve
entelektüel bir yenilenmeye ihtiyaç var”.
Serdar Kırımlı
“Gönüllü yetingenlik tercihi yapmış, yıllardan beri öyle yaşayan biri olarak…” diyorsunuz. Gönüllü yetingenlikten ne anlamalıyız?
Azla
yetinmek, insan refahının ve mutluluğun daha çok şey sahip olmaktan geçmediğini
bilmek. Neyin gerçekten ihtiyaç olduğuna kendin karar vermek. Abuk-subuk
şeylere sahip olmak için didinip durmamak. Tüketim saçmalığından uzak durmak.
Reklamların nasıl rezil bir şey olduğunu bilmek… Tüketim yarışında başkalarını
geçmeye değil, kendini aşmaya çalışmak… Çok şeye sahip olmak değil,
olabildiğince az şeye ihtiyaç duymak… Sokrates bir pazarın içenden geçmiş,
geriye dönüp bakmış, “ihtiyacım olmayan onca şey” demiş…
Bildiğim
kadarıyla arabanız yok.
Benim
durumumda biri için bir araba sahibi olmanın hiçbir mantıkî gerekçesi olamaz.
Araba ancak yaptığın işin, mesleğinin
bir gereğiyse edinilecek bir şeydir. Benim gibi Ankara’da yaşayan biri için çok
sayıda ulaşım seçeneği var: Metro var, otobüs var, halk otobüsü var, banliyö
treni var, dolmuş var, taksi var… Duruma göre bunlardan birini kullanırsın.
Araba edinmek için önemli bir para gerekir, yakıtı var, vergisi var, sigortası
var… Araba almak buzdolabı almaya benzemez… Kaldı ki, arabanın genel ulaşım
aracı olmasına, yaygın kullanımına ilkesel olarak karşıyım… Ettiği sevap,
ürküttüğü kurbağaya değmiyor… Temel ulaşım aracı ‘toplu taşıma’ olmalıdır…
Arabanın (otomobilin) topluma ve doğaya verdiği zararlar saymakla bitmez…
Bir
zamanlar cep telefonunuz da yoktu. Hala yok mu?
Birkaç yıl önce bir devlet dairesine işim düşmüştü. Memur cep telefonumu sordu. Söyledim. “Bu olmaz, cep telefonu numarası lâzım” dedi… Anladım ki, cep telefonu zorunlu ihtiyaç haline gelmiş… Ben de 90 liraya ‘akılsız’ bir cep telefonu aldım. Şu anda cep telefonum var…