Mülakat
Mobbingdir
Atalay
Girgin*
Artık
anneler, babalar ve gençler başta olmak üzere ilgili herkes biliyor;
bilmeyenler de kısa zamanda öğreniyor: Günümüzde öğretmen olabilmek ve
atanabilmek için KPSS’de yüksek puan almak, alanında derece yapmak yetmiyor.
Daha fazlası gerekiyor.
Mülakat İkiyüzlülük ve Riyakârlığı
Pekiştirir
Bu
“daha fazla”nın başında da mülakatı geçmek yer alıyor. Bir başka deyişle
mülakat heyetinin öğretmenlikle ya da öğretmen adayının alanıyla ilgili-ilgisiz
sorularına, onların hoşuna gidecek, onların siyasal-ideolojik-hatta inançsal
kabullerine uygun düşen yanıtların verilmesi gerekiyor.
Bunun
anlamı ise şudur: Öğretmen adayının siyasal-ideolojik kabullerinin, inanış
biçiminin, dünya görüşü ve felsefesinin, mülakat heyetinin kabullerine ya da
onaylama sınırlarına uygun olması. (Tam da bu noktada, sakın, Anayasa’nın “herkes”
diye başlayan “din-inanç ve düşünce hürriyeti”ni ya da inanmama hürriyetini de
içeren maddelerinden söz etmeyin lütfen! Çünkü mülakatta, mülakat heyeti
nezdinde bunun hiçbir hükmü yoktur.)
Mülakat Hak ve Adalet Değil,
Ayrıcalık Arayışına Yöneltir
Hatta
bunlar da yeterli gelmiyor. Bir de ‘torpil’ hiyerarşisinin üst sıralarında yer
almak, yani size referans olanın; sizin adınıza girişimde bulunan, adınızı bu
işlere bakan malum yetkililere “Makbul kişidir. Bizdendir! Kefilim!” diye fısıldayanın
sıfatı ve statüsünün, ilgililer nezdinde önemli bir saygınlığa sahip olması da
gerekiyor. (Liyakatın, hak ve adaletin
sırra kadem bastığı yerde, adını eşit, hatta daha yüksek puan almış adayların
üstüne yazdırabilmenin yoludur ‘torpil’.)
Peki;
diyelim ki tüm bu aşamaları başarıyla, yani ‘torpil’ hiyerarşisinde üst
sıralara yerleşerek; mülakat heyetinin sorularına onların siyasal-ideolojik-inançsal
kabullerine, dünya görüşlerine uygun yanıtlar vererek, kendi düşüncelerinizi “Köprüyü
geçinceye dek ayıya dayı demek mubahtır” anlayışına sığınıp iki yüzlülük ve
riyakârlık yaparak geçtiniz. Artık atanabilir misiniz? Elbette hayır! Çünkü siz
kendinizden, yani kendinizle çelişmek ve kişilik çatışmasına düşmek pahasına, kendi
düşünceleriniz ve değerlerinizden geçseniz ya da öyle görünmeyi başarsanız da
yetmez!
Neden?
Öğretmen olarak atanmayı siz o kadar kolay mı sandınız? Bekleyin bakalım! Daha sırada,
‘devlet’in ilgili birimlerinin derin ve karanlık mahfillerinde hazırlanan,
malum ve meşhur “Güvenlik Soruşturması” raporu var. Kim bilir ki orada neler
yazılı olduğunu?
Sakın
ola “Benim polisle, jandarmayla hiçbir işim olmadı. Bugüne dek karakola,
mahkemeye hiç yolum düşmedi. Hakkımda hiçbir mahkeme kararı yok. Atanmamı engelleyecek
ne olabilir, ne yazılabilir ki?” diye düşünmeyin! Ve asla emin olmayın! Elinizdeki
“Adli sicil kaydı yoktur” yazan resmi belgeye de güvenmeyin. Çünkü hakların ve
nesnel kriterlerin olmadığı, uygulanmadığı bir yerde her şey mümkündür.
Ve
soruşturmalarda mobbingin dik alası olan cinsel taciz eylemleri “sübuta eren”leri,
hatta bu konuda adli ceza alanları bile ödüllendirircesine müdürlüğe,
yöneticiliğe yükselten, öğrencilerin arasında yatıp kalkmasına onay vererek
icraatlarını sürdürmesinin yolunu açan yetkililer, hiçbir hukuki geçerliliği
olmayan iki satır yazıyla sizi elerler, atamazlar. Oysa adli anlamda bir
mahkeme kararı olmaksızın kişiyi/kişileri herhangi bir haktan mahrum kılmak
suçtur. (Böylesi bir hak kaybına uğratılan her aday, gecikmeden, ilgili mülakat
heyeti üyeleri ve ilgili kurum yetkilileri hakkında maddi-manevi ceza ve
tazminat davası açmalı, gerekirse AHİM’e kadar gitmelidir.)
Mülakat Eğitimde Kültürel Çürümeyi
Egemen Kılar
Yukarıdan
beri kısaca ve genel hatlarıyla anlatmaya çalıştığımız mülakat aşaması, her
aday öğretmen için psikolojik bir sıkıntı ve yıpranma sürecidir. Yalnızca bu da
değil. Bireysel olarak yaşanan yıpratıcı psikolojik boyutunun yanı sıra, bunun
ahlaki ve etik değerler boyutu da vardır ve bu ilkinden daha da önemli ve
tehlikelidir. Çünkü bireysel anlamda psikolojik yıpranmayı, en kötü ihtimalle
uzman desteğiyle aşmak mümkündür.
Ancak,
ahlaki ve etik boyutta ortaya çıkan sorunları, oluşan kayıpları, açılan
yaraları, ne yazık ki hiçbir uzman yardımıyla telafi ve tedavi etmek mümkün
değildir. Çünkü bunun toplumsal ve kültürel sonuçları vardır. Başka bir deyişle
bu sorunlar ve açılan yaralar toplumsal çözülmeyi ve kendisini değer
erozyonuyla gösteren kültürel çürümeyi daha da hızlandırır.
Oysa
eğitim ve öğretmenlik; ahlaki ve etik değerlerin, ilkelerin ve tutarlılığın, sağlam
bir kişilik ve karakter eşliğinde “fikri, irfanı ve vicdanı hür” olmanın, neredeyse
her şeyin önünde yer alması, bayraklaştırılması ve korunup kollanması gereken
bir alandır. Çünkü “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştir”ebilmenin
temel koşulu, öncelikle birey olarak öğretmenin fikrinin, irfanının ve vicdanının
hür olmasıdır.
Lakin
öğretmen adayını, atanabilmek kaygısıyla, baştan ikiyüzlülük ve riyakârlığa
başvurmak zorunda bırakan ve buna uygun davranmaya mahkûm eden, kendisinden daha
yüksek puanlı adayları ekarte edebilmek için ‘torpil’ ve ayrıcalık arayışına yönelterek
haksızlık ve adaletsizliği meşrulaştıran, bunu bir bilinç hali kılmaya teşvik
den mülakat sistemi, her aşamasıyla bunu nakzetmektedir.
Dolayısıyla
bu mülakat sistemi, eğitimin ve öğretmenliğin, etik ve ahlaki değerlerin boy
verdiği, bayraklaştığı bir alan değil; aksine haksızlık, adaletsizlik ve
ayrıcalığın egemen olduğu, ikiyüzlülük ve riyakârlığın ödüllendirildiği,
ilkesizliğin ve tutarsızlığın özendirildiği bir alana dönüşmesine hizmet
etmektedir. Velhasıl bu sistemin hali pür meali buyken, bir de “Kaldırılmalıdır”,
“Tarihin çöp tenekesine, asar-ı atika müzesine atılmalıdır!” diye eklememe
gerek var mı? Bilmiyorum artık!
Ancak
şunu biliyor ve özellikle belirtiyorum: Mülakat mobbingdir. Bireyler üzerindeki
olumsuz psikolojik etkisinin yanı sıra, tüm toplumsal kurumları sarıp
sarmalamış olan kültürel çürümeyi eğitim alanında da hızlandıran boyutuyla da
ahlaken ve hukuken reddedilmesi gereken bir uygulamadır.
Son
söz: Bir yandan öğretmen atamalarında, aslında bir mobbing ve
kişiliksizleştirme operasyonu olan mülakatı uygularken, diğer yandan da öğretmene
karşı şiddete karşıyız demek ve eğitimde etikten, etik değer ve ilkelerden söz
etmek, ikiyüzlülüğün, riyakârlığın ve tutarsızlığın dik alasıdır. Çünkü mülakat
sistemiyle bir biçimde atanabilmiş öğretmenlerle eğitimde etik ve etik değerler
yeşertilemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder