AKP
ve TBMM’yi Susturan Tacizci
Atalay
Girgin*
AKP MKYK üyesi Şamil Tayyar’ın “Çocuk tacizcisi eski vekil” açıklamaları üzerine Odatv, “Çocuk tacizcisi eski AKP’li Kim… Şamil Tayyar’a sorduk1.” başlığını atmıştı habere. Bu başlıkla birlikte, daha ilk andan itibaren “çocuk tacizcisi vekil”in “AKP’li” olduğunu ilan etmişti.
Şamil
Tayyar ise Odatv’nin “kimi kastettiğine” ilişkin sorusuna, “Hassasiyetiniz için teşekkür ederim. Mevzuyu bu noktada bırakmak istiyorum.2” yanıtını vererek konuyu kapatmak istemişti.
Oysa kapatmak istediği “mevzu”,
hem “çocuk tacizci”liği gibi bir suçu hem de “çocuk tacizcisi” sıfatını
yapıştırdığı bir suçluyu içeriyordu. Lakin bunu kapatmak da bildiği halde
suçluyu yargıdan saklamak da suçtu. Hem eski gazeteci hem de eski milletvekili
olması hasebiyle Şamil Tayyar’ın bunu bilmiyor olması mümkün değildi.
Peki; buna rağmen, Şamil Tayyar, neden,
bir “çocuk tacizcisi”ni hem kamuoyundan hem de yargıdan saklayabilme uğruna
suçlu konumuna düşmeyi bile göze alıyordu? Acaba bunun nedeni ya da nedenleri
nelerdi?
Şamil Tayyar, Odatv’nin “eski AKP’li” olduğunu yazdığı bu “Çocuk tacizcisi vekil”i, hangi kirli, ak ya da temiz hesaplar ve çıkarlar, hangi maddi ve manevi haz ayrıcalıkları uğruna saklamayı tercih etmişti? Yoksa söz konusu “çocuk tacizcisi vekil”den ve çevresinden korktuğu için mi susmuştu? Bu susuşun bedeli ya da ödülü neydi?