“Andımız”
Bahane Gaz Alma Operasyonu ve İlan-ı Aşk Şahane
Atalay
Girgin*
İlk gündeme düştüğü andan beri, “Andımız” konusu, bir mesaj düellosuna vesile olmaktan öte gitmedi. Hem de ikiyüzlülüğün, riyakârlığın ve tutarsızlığın arz-ı endam eylediği, zora düşenin sıvışmaya hazır olduğu bir düello…
İktidar
mahfilleri, herkesin gözünün içine bakarak, hatta MEB’in “Andımız” marşının okullarda
okunmasını yasaklayan işlemini iptal eden yargı kararına rağmen, bu konuda
kararlılıklarının gereğini yaparken… Sözüm ona “Andımız da Andımız” diye
tutturan sendikacılar, öğretmenler1 ve “Türk
milliyetçiliği” dendiğinde mangalda kül bırakmayan parti yetkilileri, bir
bardak bile değil, bir kaşık suda fırtına kopartırcasına açıklamalara giriştiler.
Ve her biri bilinçli ya da bilinçsizce kendi rolünü oynadı. Tüm figüranlar gibi, kimi inanarak, kimi de kendini akıntıya kaptırarak… Hem de bir kez değil. Tam üç kez… İlk ikisi hüsrandı. Üçüncüsündeyse kurşunlar da dâhil oldu mesajlara… Elbette yalnızca görsel olarak…