20
Kasım Dünya Felsefe Günü Mesajı / Bildirisi
Sıfatlar
Değil Aslolan İnsandır
İnsanın yeryüzündeki
serüveni acılarla, katliamlar, tehcirler ve soykırımlarla bezenmiştir. “İnsan” adı verilen
varlığın, “insan olmayı öğrenme” süreci her çağda, sıfatlarının ardına sığınan
insanın, sıfatlarıyla mahkûm ettiği insana yaptığı zulümlere karşı duruş,
düşünüş, söyleyiş ve eyleyiş biçimiyle gelişmiş ya da ağır darbeler almıştır.
Bu tarih, bir yandan
insanlığın ortak mirasına katkıların bir yandan da yakıp yıkmaların, yağma ve
talanın, insanın insana yaptığı zulmün tarihidir. İnsan olmayı, etnik ya da
dinsel, ideolojik ya da derisinin rengi anlamında yalnızca kendi sıfatıyla,
yalnızca kendisi gibi olmayla özdeşleştiren sıfatzede insanın, hâkimiyet kurma
ve ekonomik zenginliğe el koyma tarihidir. Bu anlamda, yaşanmış tarihin zalimi
de mazlumu da sıfatzedelerdir.
Tarihte yaşananlara
rağmen, günümüz insanı için Dünya, geçmişten ne daha iyi ne de daha kötüdür. Bazı
insanlar insanlığın ortak mirasına katkılarda bulunmaya, yapılan savaşlara, zulüm
ve vahşete karşı durmaya çalışırken, bazıları ise yalan, talan, hırsızlıkla
hükmetmeye devam etmekte ve bunlardan beslenmektedir. Dünyanın her yanında
olduğu gibi, yanı başımızda da birileri hala sıfatları için öldürmekte,
sıfatları için öldürülmektedir. Oysa insanın değerini belirleyen sıfatları,
statüleri değildir. Sıfatlar değişebilir, statüler gelip geçicidir.
Kavranması gereken temel
düstur şudur: