“Çocuk
Fuhuşu” Raporu Ve “Teenage Girls Sex Party”
Atalay
Girgin*
“Çocuk anneler…”, “Çocuk fahişeler…”, “Fuhuşa sürüklenen kız çocukları…” ve “Çocuk fuhuşu…” Bu sözler, ne denli üzücü olsa da geçmişten bu yana konuya ilişkin yayımlanan haberlerin başlıklarında ya da içeriklerinde yer alır.
Ne yazık ki haber bir sonuçtur. Ve bunlar haber konusu
olmadan önce de başta ilgili kurum ve kuruluş yetkilileri olmak üzere, toplumun
farklı kesimlerine mensup kişiler tarafından yıllardır bilinir. Buna rağmen, bilinebilir ve tahmin edilebilir
birçok nedenden dolayı, çocukların göz göre göre ve alenen cinsel istismarı ve
sömürüsünün ifadesi olan çocuk fuhuşu konusunda kayda değer ve kapsamlı
önlemler alın(a)maz.
Anlatanların iddialarına göre haberlere yansıyanlar
buz dağının yalnızca görünen kısmına ilişkindir. Ve görünen kısmına ilişkin
yeterli bilgiyi bile kamuoyuna aktarmaya yeterli değildir.
Yine bu iddia sahiplerine göre, genellikle yapılan
ihbarların büyük bir bölümü de karşılıksız kalır. Acaba neden? Ellerinde
gerekli ve yeterli olanaklar olduğu halde kimler, hangi etkili ve yetkili
kişiler bu olayların üzerine gitmez?
“Çocuk Fuhuşu” raporuna giden süreci başlatan ihbar
ise mucize kabilinden bir istisnadır. Çünkü bunun öncesinde, sonuç alınma umudu
yok denecek kadar az olsa da bilindik ve ilk akla gelen birçok kurumun yanı
sıra, çok sayıda milletvekiline de ihbarlar yapılmış, bilgi ve iddialar
aktarılmıştır. Sanki ihbar olup yağmıştır isimsiz ve adressiz birileri…
Ne gariptir ki bu ihbar yağmurundan ıslanan, kendisine aktarılan bilgi ve iddialarla dertlenen ve bunların peşine düşen bir tek kişi çıkmıştır. Peki; o kişi kimdir?