Sendikacı
Öğretmene Faşist Saldırı!
Atalay
Girgin*
Geçtiğimiz günlerde, eğitim alanında yeni bir sendika kuruldu. “Hürriyetçi Eğitim Sen” adını taşıyan bu sendikanın kurucu üyelerinin neredeyse geneli (eğer varsa istisnalar hariç), Türk Eğitim Sen’den ayrılan öğretmenlerden oluşuyordu.
Türk
Eğitim Sen’in şube kongreleri öncesinde başladığı ve kongre sürecinde de devam
ettiği iddia edilen, basına ve kamuoyuna da yansıyan baskı ve tehditlere karşı
tepkilerini istifayla gösteren bu öğretmenler, yeni bir sendika kurmaya giriştiler.
Hazırlık ve örgütlenme çalışmalarını çok kısa denilebilecek bir sürede
sonuçlandırarak, 20 Aralık 2021 tarihinde Hürriyetçi Eğitim Sen’in kuruluşunu
ilan ettiler.
İşte
ne olduysa bu kuruluş ilanından sonra gerçekleşti. O güne dek karşılaştıkları
baskı ve tehditlere rağmen yılmayan, geri adım atmayan ve Hürriyetçi Eğitim Sen’in
öncülüğünü yapan kurucu üyelere karşı, hangi adreste ve kimin dizinin dibinde
oturdukları bilinmeyen meçhul(!) birileri düğmeye basıverdi.
Düğmeden
gelen sinyali alan birileri ise tıpkı uyarıcıyı algılayan Pavlov’un köpeği
misali kendilerinden beklenen davranışı sergilediler. Yani “Klasik koşullanma”
yoluyla öğrenen ve eğitilen iki ayaklı ve dört ayaklı tüm hayvanlarda olduğu
gibi uyarıcı ve uyarım ilişkisi gerçekleşiverdi.
Kuruculara İlk Faşist Saldırı
Ve
bunun sonucunda da Hürriyetçi Eğitim Sen kurucularına yönelik fiili anlamda ilk
faşist saldırı gerçekleşti. “İlk faşist saldırı” dediğime bakmayın! Çünkü bunun
geçmiş yıllarda gerçekleşmiş ve öldürürcesine dövülmüş başka örnekleri de var
ama şimdi onlara girip de ne konuyu dağıtmanın yeri ne de yazıyı uzatmanın… Dolayısıyla
devam edelim:
Saldırıya ilişkin Yeniçağ Gazetesi’nde1 yer alan haberde, Hürriyetçi Eğitim Sen’in kurucu Genel Sekreteri Ali İhsan Hasanpaşaoğlu’nun okul çıkışında 4-5 kişiden oluşan, kar maskeli, ellerinde sopalar bulunan grubun saldırısına uğradığı belirtiliyordu.
Faşist Çete Saldırısına
İlk Tepkiler
Kendisine yapılan saldırıyı “çağdışı” olarak niteleyen Ali İhsan
Paşaoğlu, saldırının kendilerini mücadeleden vazgeçirmek isteyenlerce yap(tır)ıldığını
ve bunların kim/ler olduğunu bildiklerini ima edercesine, “Bu çağdışı saldırılarla
bizi mücadelemizden ve sendikal yürüyüşümüzden vazgeçireceğini sananlar
yanılmaktadır. Kaldığımız yerden yılmadan yorulmadan devam edeceğiz” diyordu.
Hürriyetçi Eğitim Sen Kurucu Genel
Başkanı Levent Kuruoğlu ise yaptığı açıklamada “Son dönemde sendika
yöneticilerine karşı baskı ve şiddet olaylarına bir yenisi daha eklenmiştir.
Hürriyetçi
Eğitim Sen kurulduktan bir gün sonra 21 Aralık Salı yani bugün, Genel
Sekreterimiz Ali İhsan Hasanpaşaoğlu okul çıkışında kar maskeli 4-5 kişilik eli
sopalı bir grubun kalleşçe saldırısına uğramıştır. Yapılan saldırıyı nefretle
kınıyoruz” derken, sözlerini şöyle sürdürüyordu:
Bu saldırı
sadece bir eğitim çalışanına bir sendika yöneticisine değil tüm eğitim
çalışanlarına ve hak ve emek mücadelesine karşı yapılmıştır. Türk
sendikacılığının hangi zihniyetle karşı karşıya olduğu ortadadır. Sendika
başkanlığı makamlarını korumak için üç maymunu oynayanlara, şiddete ortak
olanlara yazıklar olsun!
Yeterli Tepki Gelmedi
Hürriyetçi Eğitim Sen yöneticisi her
iki ismin de imalı ve çok göndermeli açıklamalarına konu olan bu saldırıya
karşı, ne yazık ki etkili ve yaygın bir tepki gelmedi. Hatta aynı cenaha mensup
olduğu bilinen birkaç isim dışında önemli bir kınama da basına ve kamuoyuna yansımadı.
Bu saldırı sonrasında en üzücü ve
düşündürücü olan ise neredeyse tüm eğitim sendikaları ve yöneticilerinin derin
bir sessizliğe bürünmesiydi. Keza aynı durum, kendisini eğitim haber sitesi
olarak takdim eden, incir çekirdeğini doldurmayacak konularda bile “Özel Haber”
ibareleriyle ortalığı ayağa kaldırmaya çalışan çıkar ve rant mahfillerinin;
saldırıyı, kısacık ya da küçücük bir haber olarak dahi yazmaması ve takipçilerine,
okurlarına duyurmamayı seçmesiydi.
Elbette bunların tartışılabilecek
birçok nedeni vardır. Şimdilik bunların üzerinde durmayacağım. Ancak özellikle
eğitim sendikaları ve yöneticilerinin Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Sekreteri Ali
İhsan Hasanpaşaoğlu’na yapılan faşist saldırı karşısında sessizliğe bürünmesi
ahlaki ve etik anlamda ilkesel ve önemli bir sorunu, bir kez daha gündeme taşımıştır.
Şiddet ve Saldırıya Karşı İlkesel Duruş
Bu sorun; hangi şart altında, hangi nedenle
olursa olsun, bir insana ya da bir gruba karşı yapılan cinsel, dinsel,
siyasal-ideolojik ya da etnik temelli fiziksel ya da psikolojik şiddete,
saldırı ve ayrımcılığa karşı olup olmama sorunudur. Ve bu konuda, ne yazık ki
özellikle eğitim sendikaları, sendikacılar ve öğretmenler bir kez daha sınıfta
kalmıştır.
Bu faşist saldırı tüm eğitim
sendikacılarına ve öğretmenlere ders olmalıdır. Ve başta, bir yöneticisi saldırıya
uğrayan ve darp edilen, Hürriyetçi Eğitim Sen yönetici ve üyeleri olmak üzere
eğitim sendikalarının yöneticileri ve öğretmenler şiddetin her türüne karşı “amalara,
ancaklara” sığınmadan ilkesel bir anlayışla hareket etmelidir:
Şiddet ve saldırının, türüne ve
yerine; hangi kişi ve kurumdan kime, hangi toplumsal, siyasal, dinsel ya da
etnik gruba yöneldiğine; hangi cenaha mensup resmi ya da gayri resmi, para-militer
güçlerden ve çetelerden geldiğine bakmaksızın hep birlikte tavır almalıdır. Yalnızca kendilerine yöneldiğinde değil. Taşıdığı
sıfatın gereğini yapan her eğitimci ve öğretmene, hatta her insana yakışan
budur.
Kimse Demagoji Yapmasın!
Aksi halde, “Şiddete, şiddetin her
türüne karşıyız” sözü ikiyüzlülüğün ve riyakârlığın demagojik bir ifadesi olmaktan
öte gitmez. Tıpkı; bugüne kadar olduğu gibi…
Peki; toplumsal yaşamın hangi
alanında olursa olsun; şiddetin, doğrudan ya da dolaylı müsebbiplerinden
düşünce, söylem ve davranış düzeyinde etik tutarlılığın göstergesi olacak böylesi
ilkesel bir davranış beklenebilir mi? Yanıt sizindir efendim…
Eğer yanıtınız “Evet” değilse, herkes
bilmelidir ki Hürriyetçi Eğitim Sen’in, Genel Sekreteri Ali İhsan Hasanpaşaoğlu’nun
“çağdışı”; Genel Başkanı Levent Kuruoğlu’nun “kalleşçe” dediği faşist
saldırılarla, er ya da geç karşılaşmanız kaçınılmazdır.
Hele de içerisinde yaşadığımız;
toplumsal çözülme ve kültürel-ahlâki çürümenin tüm toplumsal kurumları
sarmalına alıp bir bataklığa dönüştürdüğü topyekûn çöküş koşullarında… Çünkü bu
koşullar çözülene, çürüyene teslim olan tetikçi faşist çetelerin, paramiliter
güçlerin, hızla büyütülüp seferber edilebileceği bir fundalıktır.
****
Not: Yukarıda yazdıklarımdan da
anlaşılacağı üzere, Hürriyetçi Eğitim Sen kurucu Genel Sekreteri Ali İhsan
Hasanpaşaoğlu’na yapılan faşist saldırıyı kınıyor ve hem kendisine hem de
arkadaşlarına geçmiş olsun, diyorum.
* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Güncel ve Düşünsel; http://atalaygirgin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder