Sayfalar

26 Ekim 2021

Yine Milli Eğitim… Yine Taciz İddiası Ve Yer: Yine…

 

Yine Milli Eğitim… Yine Taciz İddiası Ve Yer: Yine…

Atalay Girgin*

Başlığı okuyan birçok kişi, taciz iddiasına konu olan olayın nerede, hangi ilde, hangi ilin hangi ilçesinde gerçekleştiğini merak edecek olsa da… Biz olaya odaklanalım önce…  

Malum; yine Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir okul… Bir lise… Geçmişte de adı cinsel taciz iddialarıyla anılan, hatta soruşturma sonucunda bazı öğretmenleri ve bir idarecisi yer değişikliğine tabii tutulan bu lisede tüm öğrencileri kız çocuklarından oluşan bir sınıf… Ve ders beden eğitimi…

Covid-19 tedbirleri kapsamında maske mesafe kuralları uygulanıyor ya da uygulandığı söyleniyor ya… Anlatılanlara göre, ders esnasında ne olduysa, öğretmen, adı bizde saklı olan bir öğrencinin yanına yaklaşıyor. Ve maskesini indirmesini ya da çıkarmasını istiyor. Öğrenci bu isteği yerine getiriyor.

Öğretmenin Kız Öğrencisine ‘İltifat’ı!

İşte tam da bunun hemen sonrasında, ders öğretmeninin ağzından, ‘iltifat' kabilinden, “Senin ne güzel dudakların var. Tam öpüşmelik. Fiziğin de şahane… Bu fiziği olan kızı kimseye yedirmem. Ben yerim…” sözlerinin döküldüğü ileri sürülüyor. Hem de sınıfta bulunan tüm öğrencilerin önünde…

Hiçbir öğretmenin hiçbir öğrencisine söylememesi gereken ve söylemeyeceği varsayılan, hatta söyleyeceğine ihtimal bile verilmek istenmeyen bu sözler, kısa zamanda önce öğrenciler arasında dolaşmaya başlıyor. Sonra da bazı velilere dek erişiyor.

Bunu öğrenen söz konusu öğrencinin velisi, haftanın ilk günü soluğu okulda alıyor. Küfürler, hakaretler eşliğinde bağırıp çağırıyor. Öğretmen, o gün okulda olduğu halde, velinin küfür ve hakaretleri havada uçuşurken ortalıklarda gözükmüyor. Veli okuldan ayrılıncaya dek de bulunduğu yerden çıkmıyor. Lakin her şey kameralara yansıyor.

Okul İdaresi Devreye Giriyor

Velinin bağıra çağıra söylediği küfür ve hakaretleri okul çevresinde dükkânları olan esnaflar da işitiyor. Bunun üzerine okul idaresi devreye giriyor. Yani başta okul müdürü ve bazı idareciler, kendilerinin her şeyi halledecekleri ve bu sorunu çözeceklerini belirterek veliyi sakinleştirmeye çalışıyorlar. Bu sakinleştirme çabasında öylesine başarılı oluyorlar ki veli, o an itibariyle şikâyetçi olma gereği bile duymuyor. Olayı ne emniyete ve savcılığa bildiriyor ne de milli eğitime…

Ne var ki sorun velinin sakinleştirilmesiyle bitmiyor. Söylentiler dinmiyor ve okul idaresi olayı kaymakamlığa ve ilçe milli eğitim müdürlüğüne bildirmek zorunda kalıyor. Elbette okul idarecileri yalnız bunu yapmakla yetinmiyorlar.

Öğrencileri de uyarıyorlar! Velinin okula gelişinin ertesi günü, iddiaya göre, hem de kadın bir müdür yardımcısının, başta olayın geçtiği sınıf olmak üzere, sınıfları dolaşarak “Okulda olup biten her şeyi ailelerinize söylemeyin. Bize söyleyin. Aramızda hallederiz.” dediği söyleniyor.  

Rehberlik Servisi İfadeleri Alıyor

Olayın hem ilçe kaymakamına hem de ilçe milli eğitim müdürlüğüne yansıması sonucu, okulun Rehberlik Servisi öğretmeni öğrencilerin ifadelerine başvuruyor. Ve yine iddialara göre, ders öğretmeninin kız öğrenciye söylediği sözler, bazı öğrencilerin imzalı ifadelerine yansıyor ve kayıt altına alınıyor.

Ancak olayın üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen, hâlâ ne kaymakamlık ve ilçe milli eğitim müdürlüğünce ne de okul idaresince öğretmen hakkında adli ya da idari herhangi bir işlem yapıldığına ya da başlatıldığına dair bir bilgi var.

Olumlu ya da olumsuz herhangi bir bilgi olmamasından dolayı, yani gereğinin yapılmış olma ihtimalini de düşünerek, şimdilik kaydıyla, hiçbir yer ve isim belirtmemeyi seçtim. Hem de bazı velilerin işin kapatılabileceğine ya da göstermelik bir soruşturmayla olayın üstünün örtülebileceğine ilişkin kaygılarına rağmen; ne okulun ve ilgili idarecilerin adını yazdım ne de öğretmenin…

Lakin bu durum, tüm yetkililer ve herkes bilsin ki şimdilik kaydıyla ve yalnızca bu yazı için geçerlidir. Konuya ilişkin yeni bilgi ve belgeler ortaya çıkarsa bunu takip eden yazıda şu an yazılmayan isimler uygun bir biçimde ve geçmiş bağlamıyla birlikte yer alacaktır. Çünkü bunun bir de öncesi var. Okuldan ilçe geneline, ilçeden de il milli eğitim müdürlüğüne uzanan bir geçmişi…

Başta bir il milli eğitim müdür yardımcısı olmak üzere, tüm yetkililere soralım: Yoksa yanılıyor muyum zevat-ı muhteremler?

Mahmut Özer’e Neden Sormuyorum?

Aslında benzeri soru ve soruları Milli Eğitim ‘Bakan’ı Mahmut Özer’e de yöneltebilirdim. Özellikle de son günlerde internet haber sitelerine ve sosyal medyaya yansıyan bilgi ve belgeler üzerine…

Ancak Mahmut Özer, hem yakın geçmişte soruduğumuz sorulara yanıt vermediği ve gereğini yapmadığı hem de bu belge ve bilgilere göre, cinsel taciz eylemleri “sübuta ermiş” ve cezalandırılmış olanlar konusunda bile seçici olmadığını sergilediği için, ona sorma gereği duymuyorum. 

Ve şimdilik yalnızca şunu söylüyorum: Daha fazla gecikmeden hemen radikal tedbirler almaya başlayın ki okullar "Arzu Okulu"na dönüşmesin...


* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”,  Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder