Deneme Hakkında Bir “Deneme”
Halit
Suiçmez
“Hayatı
bir yara gibi deşmek gerek,
Hayatı
bir buğday tanesi gibi keşfetmek gerek”(Ö.İnce)
(Kaynak;
Atalay Girgin, ÖĞRETMEN, Düzenin Duvarındaki Tuğla, 2. Baskı,
Sobil Yayıncılık, 2014, s;129)
Deneme bir yazınsal türdür.
Bir yazarın bilim,
felsefe, yazın ve sanat konuları üzerinde kişisel düşünce ve duygularını
içtenlikle dile getirdiği bir düzyazı türüdür.
En sevdiğim
edebiyat dallarından biridir deneme. Konuyu özgürce seçersin. Yazıda düşünsel
boyut ağır basar.
Bir konuşma-sohbet
havası içinde, güler yüzlü, iddiasız, samimi bir tarzda yazarsın anlatmak
istediklerini.
Şişinmeden,
böbürlenmeden, bilgiçliğe kaçmadan...
Bu türün babası
16.yüzyılda Fransız yazar Montaigne’dir.
Yazar, “yeni bir
edebiyat türünü deneme” anlamında deneme kavramını ilk kullanan kişidir. O
günden beri bağımsız bir yazın alanı olarak büyük bir gelişme göstermiştir.
Denemeci öne
sürdüğü her düşünceyi kanıtlama peşinde değildir. Denemeyi makale ve
eleştiriden ayıran yönü burasıdır. Çünkü bilgilendirme ve öğretme temel amaç
değildir denemede.
Ünlü denemecimiz Nermi Uygur’a göre:
“…Yaşantı
insanıdır denemeci, yaşantı sanatçısıdır, yaşantılaştırdıklarını yazar.”
Ciddi sorunlardan
bile söz ederken gülümser denemeci. Vedat Günyol’un “Güleryüzlü Ciddiyet”
isimli kitabı buna güzel bir örnektir.
Denemede ince
alay, gülmece olmalıdır. Mizah ile ironi kişiliğinde buluşmuştur deneme
yazarının. Bir örnek verelim bu düşünceye:
Silivri noteri
edebiyatsever bir insandır. Melih Cevdet’in denemelerini okurken bir gün
telefon eder Şaire;
-Melih Bey ölümden korkuyor musunuz? diye sorar, üstat soruyu yanıtlamadan önce,” herhalde Tanrı noter aracılığıyla bana bir bildirimde bulunmak istiyor” diye düşünür. İşte böyle ince, güzel, çarpıcı bir mizahla donanımlıdır denemeci..
Denemeci çağının
tüm bilgilerinin ardına düşmüş gibidir. Bunları okuyucusuna aktarmaktan çok, bu
bilgilerin yardımıyla onları düşündürmeye, doğru diye bellediklerinden kuşku
duymaya götürmek ister.
21.yüzyıl deneme
asrı olacaktır. Çünkü “özgürlük” ve “düşünce” kavramları bu yüzyılda çok daha
önemli olacaklardır. Bu da denemeye “en yakışanı” dır. Deneme gittikçe felsefe
ve şiire yakınlaşacaktır. Aydınlanmaya en çok hizmet eden tür denemedir.
Bizim ilk
denemecimiz Beşir Fuad’dır.(1852-1887) Beşir Fuad’ın Mektupları bu açıdan
önemli bir yapıttır.
Çağdaş yazınımızın
deneme yazarlarından bazıları;
Ahmet Haşim, Falih
Rıfkı, Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemal Yetkin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Vedat Günyol, Melih
Cevdet, Salah Birsel, Oktay Akbal, Nermi Uygur, Fethi Naci, İlhan Selçuk’tur.
Batıda Montaigne,
Russell, Sartre, Bacon en ünlüleri arasındadır.
Tüm edebiyatın
konusu insandır. Yazın türleri insanın kafasını besler, yüreğini inceltir.
Denemede, öyküde, şiirde yürekler ve beyinler arası bir büyüleyici yolculuğa
çıkarsınız. Böylece daha çok insanlaşır, insanları daha iyi tanımaya ve onların
serüvenine katılmaya yöneliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder