İoanna Kuçuradi: Dünyamızı insanoğlu insanlar ayakta tutuyor
Türkiye’nin
felsefedeki bir numaralı ismi o. Türkiye Felsefe Kurumu’nu kurdu;
Uluslararası Felsefe Kurumları Federasyonu’na başkanlık etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkçe’nin mevcut kelime hazinesiyle felsefe
yapamazsınız” deyince, on yıllardır Türkçede felsefe yapan İoanna
Kuçuradi’ye sorduk... Hem “Yapılır” dedi hem nasıl yapacağımızı anlattı.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan “Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız”
dedi, ortalık karıştı. Türkçenin felsefe üretmede, tartışmada diğer
dillere göre bir eksiği var mı? Felsefe, ‘üretmeyle’, yani
yeni felsefi bilgi ortaya koyma, olan bitenlerde problem görebilmemizle
ilgili. ‘Problem’ derken bir aykırılığı kastediyorum: Örneğin
gördüğümüz, farkına vardığımız bir şeyle aynı konuda bildiğimiz arasında
bir aykırılık. Bir problem yakaladığımız zaman, onu herhangi bir dille
dile getirme yolunu da buluruz. Türkçeyle de öyle. O halde “Türkçede problem yok” diyebilir miyiz? Birkaç
dille aynı ‘şeyi’ dile getirmeye çalıştığımız zaman, her dilde farklı
güçlüklerle karşılaşabiliyoruz. Ama ben buna ‘eksiklik’ demem. Diller, o
dillerde yazanların eserleriyle zenginleşir. “Türkiye’den
filozof çıkmadı, çıkmıyor” denir sürekli. Bildiğim kadarıyla siz
hocanız Takiyettin Mengüşoğlu’nun ‘filozof’ olduğunu söylüyorsunuz.
Nedir onu diğer isimlerden ayıran?
Aşkın ne öğretmeni vardı, ne okulu, ne de ustası… Her insanın yüreğinde çıraktı aşk… Ne denli uysal olursa olsunlar, yolu aşka düşenler asileşirdi...
Liseli iki öğrencinin, bahçede, koridorda, sınıfta kısacık bakışma anlarının
arasında saklı bir tohumdu aşk. Bu anlarda filizlenir, bu anlarda büyürdü. Eğer bilmiş büyükler dünyası karışmasa, gençler kendi deneyimleriyle
yaşayıp öğrenecekler ve gökyüzünün maviliklerinden geçip güneşe uzanacaktı
aşkları. Ama karıştılar…
Ve bir gün gençler “Aşk Öğretmen”le karşılaştılar. Çünkü o “Aşkın rengi
nedir?” diye sorabilen biriydi. Aşkı bakışmalardan öğrenmiş bir kız öğrenci,
Tavbanu: “Aşk mavidir Öğretmenim! Aşk mavidir.” diyebilme cesaretini
gösterdiğinde bilmiş büyüklerin dünyası gücünü yitirmeye başladı…
Atalay Girgin, iki liseli sevgilinin ilişkisiyle başlayan romanında okulu,
öğretmeni sorgular. Okulu kuşatan toplumsal koşullardaki iktidar çarkının
öğretmenler üzerindeki etkisini, yarattığı güçlü karakterler üzerinden
gösterir. Soru sormaktan geri durmayan öğrencileri, onlara sahip çıkan velileri
ve duruşlarıyla iktidar çarkına çomak sokan öğretmenleri anlatır. Sıfatlarının,
statülerinin, makamlarının ardına sığınan okuldaki iktidar temsilcilerini de…
Ve onların söz ve eylemleriyle öğrencilerin zihninde billurlaşır sorular: “Sevmek günah mı?” “Sevmek ahlâksızlık mıdır? Ya da namussuzluk mudur sevmek?”
Bir kez sorulmaya görsün, her soru yanıtını bulur… Her soru bir
itiraza dönüşürdü. (Tanıtım yazısı)
NOT: "Aşk Mavidir Öğretmenim", yeni kapağıyla 15 Ocak'tan itibaren kitabevlerinde ve tüm D&R'larda...