Milli
Eğitimde “Harama Bulaşmayan Kalmamış”
Atalay
Girgin*
MebPersonel.com tarafından yayınlanan haberin görseli |
Lakin
her şeyin üzerinde de Allah’ın izni vardır. Hatta Türkiye’de yolsuzluk ve
yoksulluk olmasının bile… Allah’ın izni olmasa ne yolsuzluk ve faiz olur ne de
yoksulluk ve haram… Eğer gün gelir de Allah izin verirse bunların hepsi
kaldırılacaktır!
Tam
bir tenakuz hali söz konusu olsa da durum budur. Ancak bir de gerçeklere ve o
gerçeklerin belgelere yansıyan ifadelerine bakarsanız, bu sözün hükmü, çöl
sıcağındaki kar tanesinin ömrü kadar bile değildir.
Özellikle de ‘tek seçici’nin özene bezene seçip bir ‘Bakan’ ya da bir ‘yetkili’ sıfatıyla koltuğa oturttuğu ve kıskançlıkla koruyup kolladığı kişilerin yönettiği kurumlarda olup bitenleri dikkate alırsanız, sormadan edemezsiniz: Eğer nas varsa ve faiz de haramsa, o halde haram yenmeyen, haram yedirilmeyen kurum var mıdır?
Diyanette Haram Yenilir ve
Yedirilir
Yanıtınızı
duyar gibiyim. Ama ben konumuz bağlamında devam edeyim.
Recep
Tayyip Erdoğan’ın en muteber adamlarından biri olarak Diyanet İşleri Başkanlığı
koltuğuna oturttuğu Ali Erbaş’lı Diyanet’in bile faiz geliri olduğu ve
Diyanette bile faiz yenilip yedirildiği açığa çıktıktan sonra ötekilerin nas,
faiz, haram dinlemesi mümkün müdür?
Peki;
tepeden tırnağa, faiz ve insanın insanı sömürü düzenine teslim olmuş bir
toplumda, bu bataklığın içinde olup, bu bataklıktan beslenerek kirlenmeden
kalmak mümkün müdür? Mucizelere inanırsanız belki…
İstisnaları
var mıdır, bilemiyorum. Ancak içerisinde yaşadığımız koşullarda, mucize
kabilinden olabilecek istisnaları hariç, bu sorunun yanıtı koskocaman bir
“HAYIR”dır. Ne de olsa her şey Allah’ın
izniyle gerçekleşiyor! Faiz almak ve haram yemek de onun izniyle, bunca yıldır
yaşanan yoksulluk ve yolsuzluklar da…
Peki;
camilerinde “Faiz haramdır” diye fetva verilen Diyanet bile nası takmazken,
faiz gelirleriyle ve haramla hemhal olurken;
acaba okullarında Din Derslerinde çocuklara “Faiz haramdır” denilen
Milli Eğitimde durum nedir?
MEB’de Faiz Haram Değildir
‘Bakan’
sıfatıyla koltuğa oturtulduktan sonra “Kirli işler yapan ve harama bulaşan
haramzadelerle çalışmayacağız”1 dediği iddia
edilen ve alenen yalanlanmayan ve tekzip edilmeyen bu sözle haber konusu olan
Mahmut Özer’li MEB’in de tıpkı Diyanet gibi faiz gelirleri olduğu açığa çıktı.
Göreve
getirilişinin üzerinden bir ay bile geçmeden, birden çok yüksek bürokratın
fotoğrafları eşliğinde “MEB’de Harama Bulaşmayan Kalmamış” başlığı atılan
Mahmut Özer’li Milli Eğitim Bakanlığı, bu kez de Sayıştay denetimine takıldı.
Sayıştay’ın
MEB’e ilişkin yaptığı denetim sonucu 2022 Eylül ayında yayımlanan raporuna
göre; Milli Eğitim Bakanlığı, kendisinin hazırlayıp sunduğu belgelerde yer alan
“Faiz Gelirleri” başlığı altında faiz aldığını beyan etti.
“Milli
Eğitim Bakanlığı Mali Tabloları” başlığı altında hazırlanıp Sayıştay’a sunulan
belgelerin “Faiz Gelirleri” ibaresiyle 5. ve 7. sayfalarında belirtilen rakamlara
göre, MEB faiz almış. Beyan edilenlere göre 2021 yılında MEB’in toplam faiz
geliri yaklaşık 13 milyon 212 bin TL olarak gerçekleşmiş. Peki; beyan
edilmeyenler de var mı?
MEB’in Vazgeçilmezi “Özel Hesaplar”
Soru
manidar görünse de “Resmi bir kurumda beyan edilmeyen herhangi bir şey olabilir
mi?” sorusunu akla getirse de geçmiş yıllardan beri Sayıştay Denetim
Raporlarını okuyup inceleyenler için bu hiç de yersiz ve mesnetsiz bir soru
değildir.
Sayıştay
geçmiş yıllardan beri, neredeyse her “Denetim Raporu”nda, MEB bütçesinin
dışında değerlendirilen ve muhasebeleştirilmeyen “sayısına, büyüklüğüne ve
kimler adına açıldığı”na erişilemeyen ve tespit edilemeyen “Özel hesaplar”dan
söz eder.
Bunların
içinde öyle “Özel hesaplar” vardır ki neredeyse tamamı döviz cinsindendir. Yurt
dışından hibe olarak gelen ve yüz milyonlarca Euro olarak ifade edilen bu
dövizler, nedendir bilinmez, MEB bürokrasisi tarafından özel bankalarda ve
vadeli “özel hesaplar”da değerlendirilir. Ne hangi bankalarda, hangi büyüklükte
olduğu tespit edilebilir ne de sayısı ve kimler adına açıldığı…
Döviz Uğruna Kanunu Bile
Çiğneyenler
MEB
bütçesiyle ilişkilendirilmeyen ve muhasebeleştirilmeyen bu dövizler ve “özel
hesaplar”ın, aslında Merkez Bankası Kanuna göre, Merkez Bankasının muhabir
bankası olan Ziraat Bankasında açılması gerekmektedir. Sayıştay, bu durumu defaten
raporlarında yazar ve MEB bürokrasisine bildirir.
Ancak
ilgili MEB bürokratları bu bildirimlere rağmen, döviz cinsi hesapları, hem de “özel
vadeli hesaplar” açarak, özel bankalara yatırmaya devam eder. Hatta Sayıştay
denetçilerine, dalga geçercesine, baştan savma yanıtlar verir ki bu yapılan
yazışma bile raporlarda yer alır. İşin
ilginç tarafı, Sayıştay Raporlarına göre, bu döviz cinsi “özel hesaplar”ın
sayısı da büyüklüğü ve kimler adına açıldığı da belli değildir.
Elbette
bu vadeli hesaplardan alınan faiz gelirlerinin ne olduğu, kimlerin uhdesinde kalıp
kalmadığı ya da kimler arasında bölüşülüp bölüşülmediği de tespit edilemez. İşte
bundan dolayıdır ki “Peki; beyan edilmeyenler de var mı?” sorusunun akla
gelmesi manidar değildir.
“Özel Hesplar” TBMM’ye Taşınır
Örneğin;
bir Sayıştay Raporunda, hibe yoluyla geldiği kayıtlarda görünen 1 milyar 150
bin Euronun 510 milyon Eurosunun harcandığı tespit edilmiş. Ancak geriye 640
milyon Euro kalmıştır. Nerede olduğu Sayıştay tarafından tespit edilemeyen bu
paranın akıbeti ve hangi “özel hesaplar”da, kimlerin adına olduğu bir “Soru
önergesi”yle dönemin ‘Bakan’ı Ziya Selçuk’a sorulmuştur.
MEB’in
eski ‘Bakan’ı Ziya Selçuk, bu soruya, 640 milyon Euroya hiç değinmeden şu “Muhteşem
Cevabı”2 vermiştir: Bakanlığımız
Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca gerçekleştirilen incelemeler sonucunda bahsi geçen
Yönetmelik hükümlerine uygun olarak muhasebeleştirilmesi yapılmayan, yasal
dayanağı olmayan özel hesaplar raporlandırılmış ve mevzuata uygun olmayan
hesapların kapatılması sağlanmıştır.
Ziya Selçuk, CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer’in TBMM’den
kendisine yönelttiği “Soru önergesi”ne “mevzuata uygun olmayan hesapların
kapatılması sağlanmıştır” diyerek “özel hesaplar”ın varlığını kabul etmiştir.
Ancak “huylu huyundan vazgeçmez” sözünü anımsatırcasına, MEB bürokrasisinin, eskiden
olduğu gibi yine “özel hesaplar” üzerinden işleri yürüttüğü bir kez daha
Sayıştay Raporunda yer almıştır. Elbette MEB bütçesiyle ilişkilendirilmeden ve
muhasebeleştirilmeden…
‘Sansürlü’ Sayıştay Raporları
2021
yılından itibaren yayımlanan Sayıştay Raporlarının ‘sansürlü’ olduğunu ima eden,
hatta “Sayıştay Raporlarına Müdahale Mi Ediliyor?” soruları eşliğinde Sayıştay’da
gelinen noktanın vahametini anlatan yazılar biliniyor3.
Sayıştay
Raporları üzerindeki bu sıkı ‘başkan’ denetimine ve Ziya Selçuk’un “özel
hesaplar raporlandırılmış ve mevzuata uygun olmayan hesapların kapatılması
sağlanmıştır” yanıtına rağmen; Sayıştay’ın son raporunda da MEB’deki “mevzuata
uygun olmayan özel hesaplar” bir kez daha tespit edilmiş ve bunların “muhasebe
sistemi dışında tutulduğu ve tablolarda gösterilmediği” belirtilmiştir.
Elbette
yalnızca bunlar değil. Sayıştay denetimi sonucunda; artık önceki raporlardaki
gibi ayrıntıya girilmese ve “özel ve vadeli hesaplara” gönderme yapılmasa da AB
projeleri kapsamındaki bütçe büyüklüğünün 1 milyar 700 milyon Euro olduğu
bilgisi verilmekle yetinilmiştir.
Keza
birçok konuda ayrıntıya girilmeksizin, en kestirme yoldan eksiklikler
belirtilmiş, ancak şartlı bağışlar ve yardımlar konusunda, MEB’in sunduğu belge
ve tabloların “doğru bilgi sunmadığı”nın altı çizilmek zorunda kalınmıştır.
Dönem
sonu işlemler ise evlere şenliktir. Sayıştay Raporunda bu duruma ilişkin “mevzuat
gereği yapılması gereken söz konusu dönem sonu işlemlerinin yapılmamış olduğu
anlaşılmıştır:” hükmüne yer verilmiş ve “dönem sonu işlemlerinin muhasebe
düzenlemelerine uygun olarak yapılmaması sonucu, Bakanlık 2021 yılı Bilanço ve
Faaliyet Sonuçları Tablosu yukarıda yer verilen hesaplar itibarıyla hatalı
bilgi sunmaktadır” denilmiştir. “Yanlış” ve “yanıltıcı bilgi sunmaktadır”
sözünden ise kaçınılmıştır.
Velhasıl; merkezinden taşra teşkilatlarına dek MEB yönetimi ve bürokrasisi, ‘başkan’ denetimli Sayıştay Raporuna göre bile dökülmektedir. Ancak ne “özel hesaplar”dan vazgeçmektedirler ne de faiz gelirlerinden… Anlaşılan odur ki MEB’de faiz de caizdir haram da… Peki; hal buyken, yani MEB2de faiz alınıp yenilirken, “Harama bulaşan haramzadelerle çalışmayacağız” dediği hala yalanlanmayan MEB’in ‘Bakan’ı Mahmut Özer’e ne denir?
Yanıt sizindir artık!
* Ankara
Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Öğretmen
Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Güncel ve Düşünsel; http://atalaygirgin.blogspot.com
2 “Ziya Selçuk’tan 640 Milyon Euroluk Muhteşem
Cevap” https://atalaygirgin.blogspot.com/2021/01/ziya-selcuktan-640-milyon-euroluk.html
3 “MEB’de Euro Aşkı” https://atalaygirgin.blogspot.com/2021/10/mebde-euro-ask.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder