Sayfalar

26 Temmuz 2022

MEB: Mahmut Özer’e Bypass Yargı Yolunda

 

MEB: Mahmut Özer’e Bypass Yargı Yolunda

Atalay Girgin*

Milli Eğitimin ‘Bakan’ı Mahmut Özer’in televizyon ekranlarından, eğitimde yirmi yılda yapılanların bir devrim olduğunu ilan edişini takip eden, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve eğitimdeki ‘devrim’in de dördüncü ‘bakan’ yardımcısıyla ‘taç’landırıldığı gündü.

Bakanlık bürokrasisindeki kaynaklardan biri “Size bir haberim var” dedi. Konu “MEB Bürokrasisinde Yargı Paniği Başladı” başlıklı yazıydı. Bu yazı sonrası bazı gelişmeler yaşanmış.

“Türkçe Öldü” Diyene Suç Duyurusu

“Bilginiz var mı, bilmiyorum ama” dedi, “Adliye kaynaklarından bize ulaşan bilgilere göre, “Türkçe Öldü” sözüyle meşhur olan Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, Daire Başkanı Cabbar Aksoy ve ilgili MEB personeli hakkında suç duyurusu yapılmış. Konu ciddi…”

Söz konusu yazıyı okuyanlar anımsayacaktır. Danıştay, içlerinde bir Daire Başkanı ve şube müdürlerinin de bulunduğu yedi kişi hakkında Ziya Selçuk’un “Soruşturma İzni Verilmemesine” diyerek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının “Soruşturma İzni” talebini reddettiği ve bu kişileri de soruşturma ve yargıdan kurtardığı kararını geçersiz kılmıştı.

Danıştay’ın kararı kesindi. Dolayısıyla hem bu Danıştay kararına, hem de 4483 sayılı kanunun 11. Maddesine ve aynı zamanda da Anayasanın 129. Maddesine göre ilgili MEB bürokrasisinin yapması gereken biri yasal, diğeri yasaya ve mevzuata aykırı iki şey kalmıştı geriye.

Yasaya ve mevzuata aykırı olan aynı kişiler hakkında soruşturması yapılmış bir konuda yeniden soruşturma yapıp yeniden karar vermekti. Yasal olan ise bu yedi kişiyi ve onlarla ilgili dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim etmek...

“Şapkadan Tavşan Çıkaranlar…”

Ancak, yanlarına Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz’ı da alan Personel Genel Müdürlüğünün bazı mahir MEB bürokratları ne birinciyi tercih ettiler ne de ikinciyi, yani yasal olanı...

“Sapkadan tavşan çıkar”ırcasına ara bir yol buldular kendi meşreplerince. Bu yaptıklarından, bazı müfettişlerin “Tezli yüksek lisans yaptığı söylenen ama okumak için, YÖK kayıtlarında bile tezine ulaşamıyoruz” dedikleri Metin Çakır’ın başında bulunduğu Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bürokratlarının bilgisi ve onayı var mıydı, bilinmez ama… Onlar kendi bildikleri ve alışkın oldukları yol ve yöntemlerle işin içinden sıyrılmayı ve haklarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca “soruşturma izni” istenen yedi kişiyi yargıya teslim etmemek için ellerinden gelen ne varsa onu yapmayı seçtiler.

Tabiri caizse, Danıştay’ı da onun kararını da bir kenara ittiler. Yalnızca bu da değil. 4483 sayılı yasanın 11. Maddesini ve Anayasanın 129. Maddesini de çiğnediler. Ve daha önce yapılmış ve eski ‘bakan’ Ziya Selçuk tarafından “Soruşturma İzni Verilmemesine” denilen müfettiş teklifi de onaylanıp karara bağlanarak kapatılmış olan dosyaya ilişkin, “yeniden verilen karar” diye niteledikleri, yeni bir resmi belge daha imal ya da tanzim etmeyi seçtiler.

Ve kaynakların aktardığına göre Personel Genel Müdürlüğünün on parmağında on marifet olan mahir bürokratları 29 Haziran 2022 tarihli belgeyi hazırladılar. Şimdi ortada aynı dosyaya ilişkin “Soruşturma İzni Verilmemesine” denilen iki belge vardı. İlki eski ‘bakan’ Ziya Selçuk imzalıydı. Peki; ya ikincisi…?

‘Bakan’ı Bypass Ettiler

Personel Genel Müdürlüğü’nün Müdürü Fehmi Rasim Çelik’ti ve bu birim herhangi bir ‘bakan’ yardımcısına değil, doğrudan MEB ‘Bakan’ı Mahmut Özer’e bağlıydı. Dolayısıyla “yeniden verilen karar” diye nitelenen ve “Soruşturma İzninin Verilmemesine” hükmünü taşıyan, ikinci kez imal edilmiş olan resmi belgeyi imzalaması ya da onaylaması gereken ‘Bakan’ Mahmut Özer’di. Çünkü yasal olarak ‘Bakan’ın ne yetkisini başka birine devretmesi mümkündü ne de vekâlet vermesi…

Lakin, kaynakların aktardığına ve onların kendi sözlerine göre “Mahmut Özer bypass edildi” ve imal edilmiş resmi belge ‘Bakan’ Yardımcısı Nazif Yılmaz’ın önüne gitti. Adı Mahmut Özer’in halefleri arasında sayılan Nazif Yılmaz da kendisine bile bağlı olmayan Personel Genel Müdürlüğü bürokratlarınca tanzim edilmiş bu yeni belgeyi imzalayıp onayladı.

İşte yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım, “yeniden verilen karar” diye nitelenen ve ‘Bakan’ın da bypass edildiği yeni bir resmi belge imal süreci… Şimdi bu sürecin başta gelen sorumluları yargı yolunda… Cumhuriyet Savcılığına suç duyusu yapılmış durumda…

Sordum…

“Peki; ne olur?” dedim kaynağıma…

“Eğer” dedi, “taşıdığı sıfatın hakkını veren ve gereğini yapan bir savcıya düşerse çok şey olur, hem de çok… O yedi kişiyi yargıya teslim etmemek için neden bu kadar çok uğraştıklarını sanıyorsunuz. Düşünün… Adamlar alenen Danıştay kararının gereğini yapmıyorlar. Yasayı ve Anayasayı hiçe sayıyorlar. Üstüne üstlük suç olduğunu bile bile yeni bir resmi belge tanzim etmekten de kaçınmıyorlar.”

“Sizi bulmuşken bir sorum daha var” dedim, “Mahmut Özer’in eğitimde 20 yılda yapılanları devrim diye niteleyişine ne diyorsunuz?”

Gülerek yanıtladı ve “Ne devrimi hocam” dedi, “Onun söylediklerine, ona yağcılık, yalakalık yapanlar bile itibar etmez. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Öyle bir devrim yaptılar ki Bakanlıkta bile çocuklarını devlet okuluna gönderen bürokrat sayısı yok denecek kadar azdır. Yani personelin seçilip atanmasından eğitimin her şeyine kadar kendileri belirledikleri ve denetledikleri halde kendi çocuklarını devlet okullarına göndermezler. Çünkü ne devlet okullarına güvenirler ne o okullardaki öğretmene ne de yapılan eğitime… Kendi çocukları için özel okullar arasından özel okul beğenirler. Para verirler mi? Allah bilir! Bu sorunun cevabını özel okullarda çalışan öğretmenlerin durumuna bakarak vermek de mümkün ama… Neyse… İşte devrim dedikleri 20 yılın sonunda gelinen yer…”

****

Fazla söze ne gerek… İşte MEB’de yaşananlar ve malum ‘Bakan’ın, adına ‘devrim’ dediği 20 yıllık süreçte başardıkları… Eğitimi öyle bir hale getirdiler ki kendi çocuklarını göndermeye layık görmedikleri okullar, öğretmenler yarattılar. Daha aylar önce boşuna, “Ha Ziya Ha Mahmut! Burası MEB’tir Eğitim Teferruattır” denilmedi.


* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”,  Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Güncel ve Düşünsel; http://atalaygirgin.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder