Sayfalar

08 Mart 2013

Öğretmenlik Kişiye İtibar Kazandırır Mı?



İnsan İtibar Kazanmak İçin Mi Öğretmen Olur?

Atalay Girgin*

Öğretmenlik kişiye itibar kazandırır mı? Öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenlerin itibarsızlaşmasından / itibarsızlaştırılmasından söz etmeyen eğitimcilerin sayısı yok denecek kadar azdır. Eğer bu azınlığı paranteze alacak olursak, itibar sorunu geriye kalan tüm öğretmenlerin sorunudur. Bu denli çok insanın diline pelesenk olan bir sorunun da yok sayılması, bu söylemin ardında ne olup olmadığının sorgulanmaması düşünülemez.

Peki; bu gerçek bir sorun mudur? Yoksa bir yanılsama mı? Eğer gerçek ise bunun göstergeleri nelerdir? Öte yandan, birilerinin birilerine durdukları yerde “Sana itibar veriyorum” demesiyle itibar kazanmak ya da bir anda itibarın artması mümkün müdür? Dahası itibar alınıp verilebilecek bir şey midir? Soruları daha da çoğaltabiliriz elbette ama bu kısa yazı için şimdilik daha fazlasına gerek yok.

İtibarsızlaşma ve itibarsızlaştırılma söylemi, muhatap olanlara iki bildirimde bulunur: Bunlardan biri, “Biz eskiden itibarlıydık. İtibar görürdük. Öğretmenlik itibarlı ayrıcalıklı bir meslekti.” İkincisi ise, “Biz o geçmişi, o geçmişteki itibarı geri istiyoruz. Günümüzde itibarsızlaştırıldık.”

Bu bildirimlerden ikincisine, hemencecik yöneltilebilecek, “Neden? Nasıl? Niçin? Ne zamandan beri? Kim ya da kimler tarafından?” sorularıyla uğraşmayı öncelikle okura bırakıyorum. Keza şimdiki öğretmenlerin asla gidemeyecekleri, yaşamadıkları geçmişi veri alan birinci bildirimi de…

Bunların yerine daha temel sorulara yöneliyorum: Mesleklerin, zamandan, yaşanan toplumsal koşullardan bağımsız bir biçimde, değişmez ve hep zaman ve mekân üstü olan bir itibar hiyerarşisi mi var? İtibar, kişinin yapıp ettikleriyle, karakteri, kişiliği, tutarlılığıyla kazandığı bir değer midir? Yoksa yaptığı mesleğe istinaden, kişiliğinden, karakterinden, yapıp eyleyişlerinden bağımsız olarak otomatik olarak sahip oluverdiği bir değer midir?

Durup düşünen, soran sorgulayan, duygularının esiri olmayan, değişen toplumsal gerçeklikten bağını koparmayan ve onu kavrayan herkesin yukarıdaki sorulardan ilkine verebileceği uygun cevap şudur:

Hayır! Meslekler arasında bir itibar hiyerarşisi yoktur. Her meslek yerine, zamanına ve koşullara bağlı olarak toplumlar ve kişiler için değişen öneme ve değere sahip olabilir. Hiçbir mesleğin her koşulda, her dönemde, herkes için değişmez ve aynı kalan bir değeri olamaz.

Buna bağlı olarak, kişinin itibarı, yaptığı işe, mesleğe bağlı olarak atfedilen sıfata, statüye endeskli de değildir. Çünkü kişinin mesleğine, sıfatına ya da statüsüne göre belirlenen bir itibar, hak etmediği halde birilerine yersiz ve gereksiz yere değer atfetmeyi ya da değer biçmeyi gerektirir. Dahası o kişiyi bir insan olarak değeri ve değerleriyle bütünsel olarak değerlendirmenin önüne geçer. İnsanın, karşısındakini sıfatı, mesleği ya da statüsüyle değerli ya da değersiz olarak sınıflamasına neden olur.

Elbette yukarıdaki italik sözler, ne yazık ki olanı değil, kısaca olması gerekeni dile getirmektedir. İtibarsızlaşma / itibarsızlaştırılma söylemine sarılanların aslında bir türlü kavrayamadığı hakikat de o sözlerde gizlidir. Çünkü bilinçli ya da bilinçsizce bu söyleme sarılanların talebi, bir insan olarak değeri ve değerleriyle değerlendirilmek değil, aksine mesleklerinden dolayı bir itibar, bir ayrıcalıktır. Bir başka deyişle, içindekinden bağımsız bir biçimde üniformaya itibar gösterilmesi, değer verilmesi talebi...

Büyük bir yanılsama. Çünkü hiçbir mesleğin, kendinde bir şey olarak, her koşulda değişmez, zaman ve mekân üstü bir itibar ve değerinden söz edilemez. Söz edilse de bu doğru değildir. Keza bir mesleğin, sıfatın ya da statünün de kişiye, kendisinde olmayan bir değeri, itibarı kazandırmasını beklemek de bir yanılsamadır. Dahası, salt sıfatı ya da statüsünden, mesleğinden dolayı bir insana itibar atfetmek de…

Dolayısıyla, öğretmenlerin itibar göstergeleri bunlar olamaz. Günümüz koşullarında, öğretmenlerin itibarına ilişkin iki temel gösterge vardır. Bunlar ne midir? Düşünün bakalım: Sizce bu göstergeler nelerdir? Benim cevabım bir sonraki yazıda…
 
Unutmadım. Başlıktaki ve girişteki soruların cevapları yazının içinde var. Ancak daha açıkça yazayım: Öğretmenlik mesleği, kişiye durduk yere itibar kazandırmaz. Çünkü bir meslek olarak kendi itibarı ve değeri de itibaridir zaten. İtibar kazanmak için öğretmen olanın ise vay haline…

Bunların yanı sıra şunları da unutmamalı öğretmen:

İktidarın ve o iktidara kapı kulu olan sendikanın üyesi olduğu sürece yalanlarla oyalanmaktan kurtulamayacaktır. 

Sınavlarda nesnellik kriterini unutmuş olan MEB'in oyuncağı olacaktır. Performans ve 4 yılda bir sınav yeni uygulamaların yanında çocuk oyuncağı kalacaktır. Ekonomik koşulları, vb. yazmıyorum bile...

Son olarak; öğretmenler, memurluğa ve memurlaştırılmaya karşı ayağa kalkıp haklarını arama peşine düşmediği sürece mevcut kazanımlarını da sırayla kaybedecektir. Bundan dolayı ne denli geç kalınmış olsa da "Ya Şimdi Ya da Hiç" diyerek ayağa kalkmanın zamanıdır. Yalnızca kendimiz için değil, bir parçası olduğumuz toplum için de ayağa kalkmalıyız.



* Felsefe Öğretmeni; http://atalaygirgin.blogspot.com

Okumak için tıklayın : Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder