Ece
Ayhan Şiirinde Politik Yansımalar…
Halit
Suiçmez
“…Genel olarak sanatta, ki esas
olarak edebiyatta, bir yapıtı, hatta bir tek şiir ya da öyküyü bile felsefeyle
sorguya çeken, felsefeyle değerlendirip değerleyen bir bakış…felsefi bir
bakıştır…”(Atalay Girgin, Edebiyat Nedir
Kİ, Dorlion Yayınları, 2019, Sayfa;113)
Ece Ayhan(1931-2002) Datça’da doğmuş, İzmir’de ölmüştür.
Tam adı,Ece Ayhan
Çağlar.
Yüksek
öğrenimine 1953'te Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde başlar
ve 1959'da mezun olur.
Aynı
yıl, İstanbul maiyet memurluğunda başladığı stajını ve kaymakamlık kursunu
tamamlar.
1962'de
Deniz Hafize Hanım ile evlenir ve kaymakam olarak atandığı Gürün'de göreve başlar.
1963'te
Alaca'da (Çorum) kaymakamlık ve belediye başkanlığı görevlerine atanır; aynı
yıl tek çocuğu olan Ege dünyaya gelir.
1964'te
Tuzla Piyade Okulu'nda yedek subay öğrenci olarak başladığı askerlik hizmetini
tamamlar ve 1965'te Çardak (Denizli) kaymakamlığına atanır.
Disiplinli
bir yaşam tarzı ve memurluk hayatı, edebiyat çevrelerinde bugün de “hırçın
şair”, “huysuz şair” olarak anılan Ece Ayhan’ın yaradılış özelliğiyle
bağdaşmayacak olgulardır.
Ece
Ayhan, 1966’da devlet memurluğu görevinden ayrılarak “soluk alıp verdiğini gerçekten
duyduğum tek kent” dediği İstanbul’a yerleşir.
Kansere
yakalanan eşi Deniz Hafize Hanım'ı 1968'de kaybeder. Ekonomik durumunun çok
kötü olması ve yaşının küçüklüğü gibi nedenlerle oğlunun bakımını eşinin
ebeveynine bırakır.
Ece Ayhan, 1974’ten ölümüne kadar, beynindeki tümörün yol açtığı birtakım hastalıkların sıkıntılarıyla yaşamıştır.
Hayatı
Bir Romana Esin Kaynağı Olmuş Şair; Ece Ayhan
Şair ve yazar, bürokrat
İsa Küçük Sarışın ve Kara romanında kendi deneyimlerinden başka Ece Ayhan’ dan da esintiler almıştır.Ama bu
roman biyografi de, oto biyografi
de değildir,kurgusal bir romandır. Öz
yaşam öykülerinden de esintiler içeren yaratıcı bir yapıttır.
“1965
yılının Türkiye’sinde Anadolu’da, taşrada, bir küçük ilçenin yönetiminde, başta
kaymakam olmak üzere çeşitli üst düzey devlet yöneticilerinin durumu ve dramı
verilmektedir bu kitapta..”
(https://www.altinovagazete.com/kalkinmanin-romani-sarisin-ve-kara-i-makale,1919.html)
(https://gercekedebiyat.com/haber-detay/sarisin-ve-kara-romani-hakkinda-bazi-dusunceler/5518)
Yazar Halit Suiçmez, İsa Küçük’ün bu yapıtını, “ülkemizde yazılmış önemli kalkınma romanlarından biri” olarak nitelendirmiştir.
Şiirlerinden…PolitikYansımalar….
Ece Ayhan Modern türk şiirinin en önemli isimleri arasında yer almayı başarmıştır.
Şiiri; toplumsal
anlamda, toplumsal ve bireysel yoksunluğun, acının-hüznün sesi olarak tanımlar.
“Biz tüzüklerle
çarpışarak büyüdük kardeşim…”
“Hangi çocukların neye
imrenmesi yalınayak şiirdir?”
Bu sahici bir şiirdir.
Şiirin özü yaşamın acılıtecrübelerine dayanır.
İktidar hayatı
tutuklayan aygıttır.
Yazar İsa Küçük, Sarışın ve Kara romanında, yurtsever
bir kaymakamın ilçe yönetiminde- deyim uygunsa- toplumsal kalkınmanın
sağlanmasına katkı vermek için, “tüzüklerle-yasalarla-haksız suçlamalarla nasıl
mücadele ettiğini…” estetik-edebi bir dille anlatmaktadır.
Kapitalizmde toplumsal
ilişkiler, üretimin toplumsal niteliği ile mülkiyetin bireysel niteliği
arasındaki çelişki bireyin hayatını büyük ölçüde tutuklamıştır.
Bu kapsamda “Meçhul
Öğrenci Anıtı” şiirine değinebiliriz.
“Buraya bakın, burada,
bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha
yaşasaydı
Tabiattan tahtaya
kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde
öldürülmüştür…”
Otorite kara mermerdir.
“Çocuk” imgesi sorgulamanın
öznesidir. Masumiyettir. Devlet ise kara mermerdir.
Bellek ve vicdan birgün
kayıpları kavrayıp kucaklayacak. Toplumsal dayanışma olacak mutlaka.
Çocuk, hakikati, okul
otoriteyi temsil eder.
Eğitim ezbere dayalı,
hayattan kopuktur. Sokak özgürleştiricidir. Çocuklar sokakta bu yapının
içindedir. Sokaklar şiirin de, direnişin de atar damarlarıdır. Tarihsel ve
toplumsal gelişmelerin bir çoğu simge ve metaforlarla ifade edimiştir. Şiirin
gücü sokaktan gelir.
Şair şiirlerinde
sorulara çokça yer vererek bizi felsefi bakışa çeker.
Diyaloglar ve diyalektik
çağrışımlar bize birer çağrıdır.
“Devlet
dersi” otoritenin kendini üretme ve sürekli kılma aracıdır.
Ülkelerde yıllardır,
“gizli güçler, faili meçhul cinayetler, aydın katliamları, sağ-sol çatışmaları,
askeri darbeler” adı altında nice aydın, yazar kıyımı yapılmış, kitlesel
cinayetler işlenmiştir.
Bizim gibi ülkelerde
toplumsal kalkınmanın sağlanamamasını şair deyimiyle, “devlet dersinden sınıfta
kalmak” olarak niteleyebiliriz.
Şiir okuyucuya bir
davettir.
Suskunlaştırılan
insanlara bir dayanışma ve diyalog kurma umuduna ve özlemine bir çağrıdır.
Hem davet hem eleştiri
var şairin dizelerinde..
“Ey son taksitlerini
yatıranların kentindeki okuyucu
Her yakın zulmün küçük
hisseli uzak ortağı”
Tıpkı Nazım’ın;
“Kabahat senin- demeğe
de dilim varmıyor ama-
kabahatın
çoğu senin, canım kardeşim!”
Demesi
gibi..
Sokakların dilini
şiirin diline dönüştürür.
Aslında bir imge
şairidir Ece Ayhan..
Derin bir siyasal
eleştiri var, içsel umut var dizelerinde..
Kendine özgüdür,
estetik anlayışını; insancıllığı acıdan, şiddetten, iktidar baskısından
kurtarmak ve gizlenmiş gerçeklerin dilini arama çabası oluşturur.
Orta ikiden terk
çocuklar için yalınayak şiirler yazmak..
Ece Ayhan tarihe nasıl
yaklaşır?
Bunu “yort savul”
şiirinden anlarız.
Yoldan çekilin, savulun
anlamındadır.
Tarihte padişah
geçerken, “yolu açın, savulun, çekilin” anlamındaki söz şiirde halkın tarihin
kapısından girmesi için kullanılır.
“Atlasları getirin!
Tarih atlaslarını!
En geniş zamanlı bir
şiir yazacağız…
Çocuklar ile bile
muhbirler! Ve bütün ahali!
Hep birlikte, üç kez,
bağırarak yazınız
Kurşun kalemle de
olabilir
Yort Savul!”
Böylece
tarihi toplumsallaştırır. Açılan kapıdan halk girer tarihe.
Bu
noktada Halil İnalcık gelir aklımıza, sosyal tarihçidir o da.
Özgürlükten,
demokrasiden, toplumsal kalkınmışlıktan uzak olanlara halk ne zaman “yort
savul” diyecek..?
“Kendi
kendinin terzisi bir kambur” şiirinde
ayrıksı insanların kendi öz güçlerine güvenmesi konu edilir.
Kambur
normalin dışını, aykırı ve yaralı bir vücudun dilini ifade eder.
Çocuk
ve kambur, yoksunluğu, başkaldırıyı, masumiyeti, toplumsallığın öteki tarafını
temsil eder.
Kambur
için üretim yapan tezgah yoktur. Bu yüzden kendinin terzisi olacaktır.
Şiir
çok işlevlidir Ece Ayhan’da..
“Şiirimiz
her işi yapar abiler!”
“Açık
atlas” şiirinde metafor hem iktidarın müfredatlarla
kendini coğrafyada kodlaması hem de çocuğun kendine yol arayışıdır.
Burada
orta ikiden terk eden çocuk ile arka sıradan seslenen çocuk bütünleşip
egemenlerin baskısından geniş atlaslara doğru kaçışı simgeler.
Yine
Nazım’ın “motorları maviliklere süreceğiz çocuklar “şiiri aklımıza
gelmektedir burada..
Şiirinin
ana renkleri mor ve karadır.
İsa
Küçük’ün romanının adı ise Sarışın ve Kara’dır.
Bu
isimlerin çağrıştırdıkları, esin kaynakları ayrı bir inceleme konusudur.
Bakışsız
Bir Kedi Kara şiir kitabı 1965’te yayımlanır.
Gelir dalgın bir cambaz. Geç
saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç
için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım. Sayıklarbir dilde bilmediğim. Göğsünde ağır
bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında.
İşler gergef. İnsancıl okullardan kovgun. Geçer sokaktan bakışsız bir Kedi
Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk. Kanatları sığmamış. Bağırır Eskici Dede.
Bir korsan gemisi! girmiş körfeze.
Bakışsızlık
neyi imgeler?
Bakıştan
hem mahrum olmayı hem de mahrum etmeyi içeren bir durum ve bu nedenle de daha çok
kenara itilmişlerin tepkiselliğini ifade ediyor.
Black
Cat Café (Kara Kedi Cafe) , San Francisco’da vaktiyle “Beat”lerin ve bohemlerin
uğrak yeri olmasıyla ünlenmiş bir kafe-barın adı.
“…1933’de
(ikinci defa) açılan mekan, zamanla bir gay bara dönüşmüş ve bu nedenle de bir
sürü sıkıntı yaşayarak 1963 yılında kapılarına kilit vurmak zorunda
kalmış. Bakışsız bir Kedi Kara kitabının 1965’de yayımlandığını
hatırlayacak olursak, şayet haberdarsa konuya hassasiyetle yaklaşmış olması
muhtemel Ece Ayhan’ın “Kedi Kara” ile Black Cat Café’ye göndermede bulunmuş
olabileceğini düşünebiliriz. Bu düşünüldüğü anda da “insancıl okullardan
kovgun” dizesi tekrar yankılanır kulaklarda…”(http://gllsmdincer.blogspot.com/2015/05/gelelim-siirin-tahliline-bakssz-bir.html ,erişim tarihi, 07.04.2021 )
Ece
Ayhan’ın ana renkleri, toplumsalın dışında ya da kenarında bulunan kişileri
temsil eder. Şiirlerinde tarihsel, toplumsal, siyasal eleştirilerin yanı sıra
ironiler de bulunmaktadır.
Ece Ayhan şiiri; hem tarihsel ve
toplumsal gelişmelerin edebiyata yansıması açısından, hem günümüz ekonomi
politiğinin temellerinin kavranmasına katkı bakımından, hem de gerçekliğin
bilgisini göstermek,insancıl duyarlılığı geliştirmek, estetik haz vermek,
insanı deneyimli kılmak ve insanda estetik bilinci oluşturup geliştirmek gibi
kazanımlar olarak yararlı olmaya devam edecektir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder