AYDINLANMA ve TANRININ ÖLÜMÜ ÜZERİNE
Ahmet KOÇ
...
"İnsanlar yüzyıllardır mutlaka ulaşmak
için ihtişamlı yapılar kurmuş, düşünce sistemleri geliştirmiş, ütopyalar
düşlemişlerdir. Mutlak ister doğa ister Tarih isterse de burada ve
şimdi şu diye gösterebileceğimiz bir objenin özü olsun bu düşünce
insanları hep cezbetmiştir. Her şeyin geçici ve değişmeyen tek şeyin
değişim olduğu bir dünyada mutlakı bulmak çok zordur. Hele gücünü bitmek
bilmeyen dinamizminden alan kapitalizmin hüküm sürdüğü beldelerde
imkansıza yakınsar."
....
" Öznenin yükselişi romantizmle doruğa
ulaştı. Romantizmde tanrının adı imgelemdi. Yaratıcılık bahşedilen
imgelem kendisi dışında her şeyin kurucusuydu. Tanrının ölümünü ilan
eden Niçe 'Babanın adlarını' tek tek müthiş bir gayretkarlıkla teşhis
etse de kendisi de mutlak düşüncesinden kurtulamamıştı. Uçurumun
kenarında dans eden üstün insan, mutlak olan güç isteminin ete kemiğe
kavuşmuş hali idi."
...
"Tanrı tıpkı medusa gibi kesilen
yerlerden tekrar doğuyor, sadece ismi değişiyordu. Yine de öldüğü
sanılan tanrıyı mezarından hortlatmak, tek başına yeterli değildi. Tanrı
düşüncesinin yanında dinlerin işlevini yukarıda açıklamıştık. Din
tanrıdan da dayanıklıydı kılık değiştirip birçok alana sirayet etti.
İçinde bulunduğumuz çağda hemen her şeyde dinsel etkileri bulmak mümkün,
spor mabetlerinde panteonların geçişinden tutun demokrasinin kutsal ve
yüce meclisine kadar. Üstelik kapitalizmin metalaştırıcı gücü tam da
metayla birlikte telaffuz edilecek son şey olduğu düşünülen dinlere de
bulaştı. Artık modern tüketici istediği dini tanıtım cd'siyle birlikte
paket halinde satın alabiliyor. Dinler gerçi hiç yok olmadı ama kendini
aynı ile koruyamadı, modernizm öncesi cemaat dinlerinin yerini çok
değişkenli karikatürleri aldı."
...
"Toplumun organik birliğini sağlama işi,
artık siyasi pratiklere, spor müsabakalarına, ve bireyin sınırsız seçme
gücü sebebi ile kendini tanrı gibi gördüğü alışveriş merkezlerine ihale
edilmiş durumda. Üstelik tanrının öldüğü sanılan bir dönemin hazin
anıtları olarak tanrının diğer adları ve kılıkları da halen vaki."
NOT: Yazının tamamını okumak isteyen meraklı okurlar için, işte adresi:
«Ortaçağ karanlıklarına dönme tehlikesi», siyaset sahnesine (1973 yılında) ERBAKAN'ın çıkması üzerine değil fakat (2002 yılında) ERDOĞAN'ın çıkması üzerine baş göstermiştir. Emek (DiSK) ve sermaye (TUSiAD), «AYDINLANMA» adına omuz-omuza, ERBAKAN değil ERDOĞAN karşıtı cephede vermişlerdir [bkz: «Prof. Soysal: ‘CHP'nin en doğal iktidar ortağı MSP'dir’» (tek sütun üzerine) başlıklı haberi, Yeni Ortam gzt., Sahibi Kemal Bisalman, Haberlerden Sorumlu Müdür Yavuz Kösemen, Yıl 2 Sayı 396, 16 Ekim 1973 Salı, Dizgi - Baskı Ortam Matbaacılık, Ankara Baskısı Halkçı Matbaası İşletmesi, s.1].
YanıtlaSil