13 Ağustos 2017

Sakın Bu 'Üniversiteliler'den Olmayın!

Sakın Bu 'Üniversiteliler'den Olmayın!!!

‘Buraya kitap okumaya değil, diploma almaya geldik!’


Aşağıdaki yazıyı okuduğunuzda başlığı da anlayacaksınız. Eğer o 'üniversiteliler'den biri olursanız, ülkeyi yöneten siyasetçilerden, birilerinin önünde vecd içinde secde  ederek, onun bunun elini eteğini öperek makam-statü-servet sahibi kişilerden biri olabilirsiniz belki... Lakin, sorun kendinize "Ya İnsan?" olabilir, insan kalabilir misiniz? Eğer insan olmak ve insan kalabilmek sizin için önemli  değilse, koyverin gitsin! Bu yazıyı da okumanıza gerek yok zaten...

İşte  TAYFUN ATAY'ın kaleme aldığı o yazı:



"ÖSYS sonuçları ve kontenjan açıkları tartışılması gereken o kadar çok eksene sahip ki kanımca en doğrusu bir “yazı dizisi” hazırlamak olabilir. Bunu düşünecek arkadaşlarım için başlık da önereyim: “Üniversite nereye?”

Veya çok daha güçlü ve vurucu şekilde, “Elveda Üniversite!..”

Böyle bir başlığı bana en çok duyumsatan, sevgili hocam Prof. Bozkurt Güvenç’in öğrenciliği dâhil olmak üzere neredeyse ömrünün 70 yılını verdiği üniversite ortamına “veda”sına sebep teşkil eden bir hadise...

Kendisinden insan nedir, kültür nedir, toplum nedir, bilim nedir öğrendiğim, dolayısıyla öğrettikleriyle bırakın bin yılı sonsuza dek kulu-kölesi olacağım Bozkurt Hoca, 1990’larda emekli olduktan sonra da okumaya, yazmaya, öğrenmeye, öğretmeye devam etmiş, neredeyse asırlık bir üniversite emekçisi..."

Devamı:


07 Ağustos 2017

Samir Amin'in Çağrısı

İşçi sınıfının ve dünya halklarının Enternasyonalini yeniden inşa etmek zorundayız




Samir Amin
 Dünya sisteminde; yerel ve uluslararası, ekonomik ve askeri, toplumsal ve kültürel olmak üzere tüm boyutlarda inanılmaz ölçülerde bir iktidar merkezileşmesi oldu.
Aşağı yukarı bin tane dev şirket ve yüzlerce finans kuruluşu kendi aralarında karteller oluşturdular ve ulusal ve küresel üretim sistemlerini taşeron statüsüne indirgediler. Bu yolla, finans oligarşileri, emekten ve kendi özel çıkarları için rant üretricilerine dönüştürülen şirketlerden gelen büyüyen kâr hisselerine el koyuyorlar.
Belli başlı sağ ve sol partiler ile sendika ve sözde sivil toplum örgütlerini ehlileştirdikten sonra bu oligarşiler ayrıca; bunların emrine amade medyanın, kamuoyunu depolitize etmek amacıyla gerekli dezenformasyonları yaratması ile birlikte şu an mutlak bir politik güç uyguluyorlar. Oligarşiler, sermaye tarafından denetlenen neredeyse tek partili bir sistemi geleneksel çok partili pratiğin yerine ikame ederek, sözü edilen pratiği imha ettiler. Temsili demokrasi, tüm anlamını yitirdiği için meşruiyetini de kaybetti.