Tekgül Arı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tekgül Arı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2016

AŞKSIZ BİR DÜNYA OLMAYACAK!




 Aşksız Bir Dünya Olmayacak


Röportaj: Tekgül Arı
  
         Atalay Girgin:Türkiye toplumunda geçer akçe olan değerler ve ilişki biçimleri neyse okul ve öğretmende yansıyan da odur.


“Mehdi ve Mesih”, “Lağımpaşalı”, “Başbakan’ın Günlüğü” ve “Kıranlar Kırılanlar Zamanı” adlarını taşıyan fabl türü romanlarının ardından, öykülerini derlediği “Allah Dedi Üstad-ı Azam”la okurun karşısına çıkan Atalay Girgin ile yayınlanan son romanı “Aşk Mavidir Öğretmenim” üzerine söyleştik.

Girgin’in ilk kitabı  “Öğretmen; Düzenin Duvarındaki Tuğla” kitabını da okumuştum. Sistem ve sistemin kendine entegre etmeye çalıştığı öğretmenin eleştirisi oldukça etkileyiciydi. “Aşk Mavidir Öğretmenim” kitabını raflarda görünce şaşırmadım, çünkü Atalay Girgin, düzenin duvarında tuğla olmamak için mücadeleyi seçmiş bir felsefe öğretmeniydi.  Romanı okuduğumda, okul, öğretmen, öğrenci ve sistemin dayattığı eğitim ilişkisini, kurguladığı karakterlerin üzerinden edebiyat disipliniyle verirken Türkiye’deki mevcut eğitim sisteminin ve öğretmenin gelmiş olduğu durumu da okura güçlü karakterler üzerinden gösteriyor. Öyle sanıyorum ki roman okurları, bilmediklerini öğrenecekler, bildiklerinin de aslında bilmedikleri olduğunu görecekler. Her roman gibi çok katmanlı bir yapıya sahip olan Aşk Mavidir Öğretmenim bağlamında yer alan her katmana, her konuya değinemesek de Girgin’le uzunca konuştuk bu konuları.

- Önceki romanlarınızın aksine, Aşk Mavidir Öğretmenim’de karakteriniz hayvanlar değil insanlar.  Merak ettim: Artık fabl türü yazmayacak mısınız? Yoksa Kemeutopyalılar’a ara mı verdiniz?

Hayır… Elbette yazacağım. Ancak fabl türü öykü ve romanlar, nedense birçok insanda masal algısına neden oluyor. Masalların da yetişkinler değil de sanki yalnızca çocuklar için yazıldığının düşünülmesine… Bu sorun birçok başka sorunla birleşince Kemeutopyalılar roman dizisindeki kitapların hem arafta kalmasına hem de okurla buluşmasına engel oldu. Oysa bu dizi bir masal değildi. Aksine fablın ironik anlatısıyla örülü siyasal ve felsefi bir çalışmaydı. Dolayısıyla Kemeutopyalılar’a şimdilik ara verdim. Ancak bu dizi benim ilk göz ağrım ve en kısa zamanda yeniden döneceğim.  

-  İçinde dört uzun öykünüzün yer aldığı ve özellikle kitaba adını veren, bir tür novella olarak değerlendirilecek “Allah Dedi Üstad-ı Azam” ile “Anarşist Öğretmenin Veda Hutbesi”ni “Aşk Mavidir Öğretmenim”i yazmaya iten bir geçiş olarak değerlendirmek mümkün mü?

Yalnızca adını andığınız öyküler değil. “Allah Dedi Üstad-ı Azam”da yer alan diğer iki öykü de olay ve kişileriyle insanlar üzerinden kurgulanıp anlatılmıştır. Ele alınıp işlenişleri, gelişmeye açık oluşlarıyla neredeyse dördü de romana teşnedir ki bildiğiniz gibi novelladan romana uzanan yol çok da uzun değildir. Bu anlamda öyküleri kısmen de olsa Aşk Mavidir Öğretmenim’e bir geçiş, romanlar arası bir soluklanma olarak değerlendirmek de mümkündür.

- İlk romanlar otobiyografiktir” denilse de sizin ilk romanlarınız için böylesi bir sonuca varmak mümkün değil.  Ancak son romanda öğretmen oluşunuzu dikkate aldığımda,  acaba otobiyografik özellikler taşıyor olabilir mi? Eğer öyleyse sizi,  roman kahramanlarından hangisinde bulabiliriz?

Haklısınız. Şu ana kadar yazdıklarımın, hele hele Kemeutopyalılar kapsamındaki romanların otobiyografik nitelikte olmadığı açık. Ama bunun yanı sıra şunu da söylemek gerek: Her yazar zamansal ve mekânsal anlamda kendi gerçekliğinden, içerisinde yaşadığı çevrenin, toplumun, çağın olaylarından beslenir. Onlardan olumlu ya da olumsuz etkilenir. Tepkiler verir. Onlar karşısında üzülür, sevinir, kızar, küfreder, öfkelenir. Yazdıklarında şu ya da bu oranda olup bitenlerden, dahası kendinden izler vardır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, romanda, tanıklıklarımdan, yaşantılarımdan izler var. Hatta şu kadarını da belirteyim: Romanı okuyanlar, bazı kahramanlar için sergilenen özellikler, anlatılan olaylardan hareketle “Aaa! Ben bunu tanıyorum. Bu şu!” da diyebilir. Beni tanıyanlar, olaylar karşısındaki tutumlarımı bilenler, benden izler de bulabilir. Ne var ki bunlar romanı otobiyografik olarak nitelemeye yeterli değildir. Dahası roman kahramanlarından hiçbiri de ben değilim. Galiba otobiyografik bir roman yazmak için kendimi ne yolun başında görüyorum ne de yolun sonunda… Kim bilir, belki bir gün yazarım.
Atalay Girgin: Okul mücadele alanıdır.


- Öğretmen ve okuldan söz etmişken şunu sormak istiyorum: Genelde var olan öğretmen ve okul algısıyla, gerçekten var olan okul ve öğretmen arasında büyük farklar var mı?

24 Ocak 2015

Taşa Fısıldayan Öyküler - KOBANÊ

Taşa Fısıldayan Öyküler - KOBANÊ

Öykücü-yazar Tekgül Arı'nın öncülüğünde ve editörlüğünde  derlenip hazırlanan bu kitap Şubat ayının ilk haftasından itibaren kitapçılarda...

Nota Bene yayınları arasında yer alan "Taşa Fısıldayan Öyküler-KOBANÊ"de Türkiye dahil, dünyanın değişik ülkelerinden yazan 38 yazarın öykü ve yazıları yer almaktadır ki bu yazarlardan biri de 17 yaşındaki Fırat Öztürk'tür. 

05 Şubat 2013

DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜ'NDE TOPUK SESLERİ...


Dünya Öykü Günü’nde Topuk Sesleri

Atalay Girgin

 “14 Şubat Dünya Öykü Günü” etkinliği, Haymana’da topuk sesleri eşliğinde gerçekleştirilecek. Nuri Bektaş Anadolu Lisesi’nin Haymana’da üçüncü kez düzenlediği “14 Şubat Dünya Öykü Günü” etkinliğinin teması, “Kadına yönelik şiddete karşı daha fazla duyarlılık”, “Kadına yönelik şiddete hayır” olarak belirlendi.

Çakışan İki Etkinlik
Dünya Öykü Günü, 2013 yılında, uluslararası V-Day Hareketi’nin kuruluşunun 15. yıldönümünde, kadına şiddete karşı çıkanları ve kadına değer verenleri, 14 Şubat’ta, bu şiddete son vermek için sokağa çıkmaya, yürümeye, dans etmeye ve taleplerini yükseltmeye çağıran kampanyasıyla çakıştı. Kendini "küresel bir direniş, dansa davet, kadınlara ve erkeklere tecavüz ve tecavüz kültürü sona erene kadar statükoyu reddetmeleri için bir çağrı, kadınların mücadelesinde bir dayanışma hareketi, kadın ve kız çocuklarına yönelik verili şiddetin kabulüne bir itiraz, yeni bir zaman ve yeni bir varoluş biçimi" olarak tanımlayan V-Day Hareketi, yaptığı açıklamalarda hem genel olarak şiddete, hem de özel olarak kadına yönelik şiddete karşı, “Direnin, Dansedin, Ayaklanın!” çağrısında bulundu.
V-Day Hareketi’nin öncülüğünde eylem biçimi dans olarak belirlenen ve “Bir milyar kadının dans etmesi devrimdir!” sloganıyla duyurulan etkinlik 14 Şubat Günü Türkiye’de ve Dünya genelinde gerçekleştirilecek.
Her Şiddetin Öyküsü Vardır
Dünyada ve Türkiye’de kadına yönelik şiddetin azalacağı yerde her geçen gün arttığını, buna karşı çıkmanın ve duyarlılığı geliştirip yükseltmenin bireysel ve toplumsal anlamda insani bir sorumluluk olduğunu belirten Nuri Bektaş Anadolu Lisesi Müdürü Soner Çeki, “Bu iki etkinliğin aynı güne gelmesi ve çakışması güzel ve anlamlı bir tesadüftür. Çünkü insana dair her şeyin bir öyküsü olduğu gibi, yaşanan ve yaşatılan şiddetin de öyküsü vardır. Öyküler, roman ve tiyatro eserleri gibi, etik ve estetik boyutuyla yaşanan gerçekliği anlama ve anlamlandırmada, bireye farklı insanlık durumlarını gösterme ve farkındalık yaratmada, bunları yaparken manevi olarak zenginleştirip düşünsel ufuklarını genişletmede işlevseldir. Böylesi anlamlı bir temayla bu etkinliği düzenleyen Felsefe Kulübü öğrencilerimizi kutluyor ve davetimizi kırmayıp Dünya Öykü Günü’nde bizlerle birlikte olmayı kabul eden değerli yazarlarımıza da şimdiden teşekkür ediyorum. Çünkü onların da katılımıyla, Dünya Öykü Günü ve kadına yönelik şiddete karşı ‘Bir milyar kadın dans ediyor’ etkinliğini, bilebildiğimiz kadarıyla Türkiye’de –belki de Dünya’da- bir arada gerçekleştirecek tek lise bizim okulumuzdur.” dedi.

Katılımcı Üç Kadın Yazar
Uluslararası “V-Day Hareketi”nin “Kadına yönelik şiddete karşı” başlattığı “Bir milyar kadın dans ediyor” kampanyasıyla aynı güne gelen ve konusu da bu doğrultuda belirlenen, Nuri Bektaş Anadolu Lisesi Felsefe Kulübü’nce düzenlenen 2013 yılı Dünya Öykü Günü etkinliğinin konuk katılımcıları da kadın yazarlardan oluşuyor. “Bedenim Tetikte” adlı öykü kitabıyla tanınan öykücü-yazar Tekgül Arı;Arıza Babaların Çatlak Kızları”nın yazarı Ayten Kaya Görgün; çocuk kitapları ve masallar üzerine çalışmalarıyla bilinen, eserleri arasında “Masal Masal Matitas”, “Büyüklerle Dalga Geçme Dersleri”, “Sakız Çiğneyen Kedi”, “Dolapta Kim Var”, “Masallar ve Toplumsal Cinsiyet”in  de yer aldığı, yazar Melek Özlem Sezer bu yılki 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nün katılımcıları olacak.
Nuri Bektaş Anadolu Lisesi öğrencilerinin kendi yazdıkları ve seçtikleri öyküleri de seslendirecekleri ve halka açık olan etkinlik, Haymana Belediyesi Kültür Merkezi’nde, “Bir milyar kadın dans ediyor” kampanyasının müzikleri ve kısa film gösterisi eşliğinde başlayıp, yine kısa film ve müzikler eşliğinde katılımcıların ve kadına yönelik şiddeti protesto eden öğrenci, öğretmen ve tüm dinleyicilerin dansıyla sona erecek.

* Felsefe Öretmeni; http://atalaygirgin.blogspot.com
** Nuri Bektaş Anadolu Lisesi Felsefe Kulübü; http://nbalfelsefekulubu.blogspot.com

07 Şubat 2012

"Bir Öykünüz Olsun!"


"Bir Öykünüz Olsun!"

                                     
Bir öykünüz olsun!”

Evet! Sizin de bir öykünüz olsun. İster kadın olun ister erkek, ister genç olun ister yaşlı, ister öğrenci olun isterse öğretmen, 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nde sizin de bir öykünüz olsun.

İster kendiniz yazın isterse sevdiğiniz bir yazardan bir öykü seçin kendinize… Çünkü yazarı kim olursa olsun, ne denli kısa ya da uzun olursa olsun, ne kadar acemice ya da ustaca olursa olsun, her öyküde insan vardır. Her öyküde ötekine açılan bir pencere… Her öyküde ötekine açılan bir kapı… Elbette bakmasını ve görmesini bile… Elbette anlayana… Elbette kendinden taşıp ötekine yönelebilene… Haydi! Kendinden taşıp ötekini anlayan sen ol! Ötekine yönelebilen sen…

Her pencerenin ardında insan vardır. Önündeki sen ol! Her kapının ardında yaşantılar, acılar, umutlar, sevinçler, mutluluklar, paylaşımlar, dertler, kederler, tasalar vardır. Kapıyı çalan sen ol! Paylaşan sen…  Çünkü her öykü insan açısından insan için bir anlatıdır.

Haymana’da Dünya Öykü Günü

“Bir öykünüz olsun!” Haymana’da, Nuri Bektaş Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirilecek olan 14 Şubat Dünya Öykü Günü etkinliğinin sloganı. Haymana’da Dünya Öykü Günü ikinci kez düzenleniyor. İlk etkinlik 2011 yılında yine Nuri Bektaş Anadolu Lisesi’nde Edebiyatçılar Derneği’nin işbirliği ve katkılarıyla yapılmıştı.

Bu yıl ki 14 Şubat Dünya Öykü Günü etkinliği, Nuri Bektaş Anadolu Lisesi ve Dünyanın Öyküsü Dergisi’nin işbirliğiyle düzenleniyor. Etkinliğe, Dünyanın Öyküsü Dergisi adına Çankaya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı, dilbilimci-yazar-eleştirmen Prof. Dr. Aysu ERDEN, öykücü-yazar Tekgül ARI, öykücü-yazar Esra ODMAN, öykücü-yazar Müyesser GÜNER katılıyor. Öğrencilerin aktif katılımıyla gerçekleşecek etkinliğin tarihi ise 17 Şubat 2012.

Haydi! Yalnızca Haymana’da değil! Dünyanın neresinde olursanız olun siz de katılın bu etkinliğe! Yazın ya da bir öykü seçin kendinize! 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nde sizin de bir öykünüz olsun!